Ekonomik/siyasal krizler, savaşlar, küresel ısınma/iklim değişikliği, Covid-19 salgını gibi toplumları derinden etkileyen sorunlar yaratan kapitalizm, kitle eylemlerinin, grevlerin, direnişlerin, isyanların yayılmasını da kaçınılmaz kılıyor. Boyutları farklı olsa da dünyanın farklı ülkelerinde kitle hareketleri patlak veriyor.
Kitlelerin isyan ettiği yerlerden biri de Orta Amerika ülkesi Panama’dır. Amerikancı gerici rejimler tarafından yönetilen bu ülkede son dönemlerde ekonomik/sosyal sorunlar derinleşirken, rejim de yolsuzluk, rüşvet, zorbalık batağına saplanmış görünüyor. Hal böyleyken enflasyonun yükselmesi, pek çok temel tüketim maddesine ve hizmetlere yapılan yüksek zamlar, kitlelerin öfkesinin sokaklara taşmasına neden oldu.
***
Üç hafta önce eğitim emekçilerinin eylemleriyle başlayan dalga, kısa sürede toplumun geniş kesimlerini de harekete geçirdi. Kısa sürede işçiler, emekçiler, gençler, yerliler de harekete katıldı. Üçüncü haftasını dolduran eylemler hem kitleselleşti hem ülkenin farklı kentlerine yayıldı.
Protestocular akaryakıt, temel gıda maddeleri ve ilaç fiyatlarının dondurulması, maaş ve emekli maaşlarında artış, eğitim ve sağlık sektörlerine daha fazla bütçe ayrılması, eğitim ve sağlık sektörlerinde daha iyi çalışma koşullarının sağlanması, okulların, hastanelerin, yolların ve diğer kamu altyapısının onarılması, yolsuzlukla mücadele edilmesi gibi talepleri dile getiriyor.
***
Diğer Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi Panama’da da kitle hareketi kısa sürede militan bir mahiyet kazandı. Ülkenin en önemli kara taşımacılığı yolu olan Pan-Amerikan Otoyolu da dahil olmak üzere otobanlara barikatlar kuruldu. Bu ise mal sevkiyatını büyük ölçüde aksattı ve sorunların daha da derinleşmesine neden oldu. Bununla birlikte yönetim üzerinde ciddi bir basınç yarattı. Bazı bölgelere gıda maddelerinin taşınmasının aksamasını gerekçe gösteren gerici-sağcı medya ise, bundan hareketle hak arama mücadelesini karalamaya çalışıyor.
Otobanlara barikatlar kurulmasının hedefi zaten malların sevkiyatını engellemektir. Zira egemenler üzerinde basınç yaratan bir eylem biçimidir bu. Bundan dolayı bazı bölgelerde gıda sıkıntısının yaşanmasının sorumlusu kitleler değil, onların haklı/meşru taleplerini kabul etmeyen rejimin kendisidir.
Bu arada militan eylemlerin rejim üzerinde etkili olduğu görülüyor. Nitekim kitlelerin militan eylem biçimi kısa sürede ektisini gösterdi. Cumhurbaşkanı Laurentino Cortizo, geçtiğimiz günlerde akaryakıt maliyetlerini düşürmek ve 10 temel ürünün fiyatlarına bir üst sınır koymak için önlemler alacağını açıkladı. Bu geri adımın yeterli olmadığını ifade eden emekçiler, diğer taleplerinin de kabul edilmesi için mücadeleye devam etme kararı aldılar. Mücadeleye devam kararının alınmasından rahatsız olan rejim, kolluk kuvvetlerini göstericilere saldırttı. Bu saldırıların hareketi durduramaya yetmediği, bazen ise tersi etkiler yarattığı birçok olayda görülmüştür.
***
Rejimin, isyana katılan toplumun geniş kesimlerinin taleplerini karşılaması kolay görünmüyor. Zira haklı ve meşru olan taleplerin karşılanabilmesi için gelir dağılımındaki bozukluğun kısmen de olsa giderilmesi gerekiyor. Oysa gerici burjuva rejimler gelir eşitsizliğini gidermek bir yana giderek derinleştiren politikalar uyguluyor. Kapitalist üretim ve bölüşüm ilişkileri döne döne bu sonları üretiyor. Nitekim Panama’da ekonomik büyüme olmasına rağmen kitlelerin sefaleti de artıyor. Yani büyüme tek başına bir şey ifade etmiyor. Sorun toplumsal üretimden elde edilen artı-değerin sınıflar arasında nasıl bölüşüldüğüdür.
Kitlelerin direnişiyle düzen içinde belli demokratik/sosyal haklar kazanılabilir elbet. Ancak bunlar çoğu zaman iğreti kaldığı gibi geçici de olmaktadır. Bu kısır döngü, ilerici ve devrimci güçlerle işçi sınıfının demokratik/sosyal taleplerle yetinmeyip, mücadeleyi kapitalizmden kurtulma perspektifiyle örmeye başladıkları zaman kırılacaktır…