Arap halk hareketleri sonucu diktatörlüğün devrildiği ve demokrasinin inşasında başarılı bir örnek olarak gösterilen Tunus’ta, son Cumhurbaşkanı Kays Said’in parlamentoyu askıya aldığı 25 Temmuz’un yıl dönümünde anayasa referandumu yapıldı. Hemen Türkiye basınında yer alan bir yanılsamaya dikkat çekerek başlayalım; anayasa referandumu, “Laiklerin İslamcılara karşı bir zaferi değil, tek adam rejiminin inşasının en önemli kavşak noktasıydı. Onun için Tunus Emekçileri Partisi başta olmak üzere Demokratik Akım Partisi, Cumhuriyetçi Parti, Modern Demokratik Kutup gibi birçok oluşum ve hareket boykot çağrısı yaptı. Yapılan çağrı neticesinde bütün devlet imkanlarının kullanılmasına rağmen ancak yüzde 30,5 katılım gerçekleştirilebildi.
Bu yönüyle anayasa gibi bir toplumun bütün kesimlerinin konsensüsünü gerektiren bir referandumda resmi makamların açıkladığı bu katılım düzeyi bile; Said’in inşa etmek istediği rejime halkın “Hayır” dediğinin ifadesiydi. Merkezi, Katar’ın başkenti Doha’da bulunan “Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezi”, Tunus’ta yapılan Anayasa Referandumu ile ilgili hazırladığı kapsamlı raporda, devrimden sonra yapılan bütün seçimlerde katılımın yüzde 55’in altına düşmediği hatırlatıldı. Kays Said’in muhalefeti referandum karşıtı kampanya yürütmesini yasaklamasına ve buna karşılık kendisinin iktidarın bütün imkanlarını kullanmasına rağmen çok az seçmeni birini oylamaya katılmaya ikna ettiği vurgulandı.
Tunus ve tek adam rejiminin tesisi
Hatırlanacağı üzere Tunus’ta halk ayaklanması sonucu Zeynel Abidin bin Ali’nin 23 yıl süren diktatörlüğü 2010’da son bulmuş ve bin Ali, Suudi Arabistan’a kaçmak zorunda kalmıştı. 2019 yılında bağımsız olarak seçime giren Kays Said, ülkenin altıncı cumhurbaşkanı seçilmişti. Ancak Said, seçildiği andan itibaren geniş bir mutabakatla hazırlanan 2014 Tunus Anayasası başta olmak üzere bütün demokratik kazanımları hedefe aldı. Yetkileri tek elde toplayarak “diktatörlük” rejimi kurmayı hedefleyen Anayasa Referandumu öncesi Said’in attığı adımları hatırlayalım:
Geçen yıl ülkenin bağımsızlık günü olan 25 Temmuz’da, Başbakan Hişam Meşişi’yi ve İslamcı Ennahda Partisi destekli hükümetini görevden aldı. Meclisi askıya alan ve milletvekili dokunulmazlıklarını da kaldıran Said, “yolsuzlukla mücadele” gerekçesiyle başsavcılık görevini de üstleneceğini açıkladı. Ülkeyi atayacağı başbakanla birlikte yöneteceğini duyurdu.
Yeni başbakan atamadan önce anayasanın çoğu maddesini askıya aldığını, yasama ve yürütme yetkilerini tek başına üstlendiğini, anayasaya uygunluk denetimi yapan organı kaldırdığını ve sistemde değişiklik içeren taslaklar hazırladığını açıkladı.
Cumhurbaşkanını ve uygulamalarını eleştirmek fiili olarak suç haline geldi. Kays Said bu konuyla ilgili olarak mahkemelere bizzat talimat verdi.
İşte bu atmosferde yapılan referandumla ilgili “Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezinin” hazırladığı kapsamlı rapora bakabiliriz.
Tunus’ta anayasa referandumu: Bağlam, sonuçlar ve etkiler
Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezi
www.dohainstitute.org
Tunus; 25 Temmuz 2022’de ülkenin siyasi sistemini değiştirmek için Kays Said tarafından önerilen anayasa taslağının referandumuna tanık oldu. Referandum oylaması Said’in 2014 anayasasına yönelik gerçekleştirdiği darbenin birinci yıl dönümüne denk geldi. Darbenin ardından anayasal kurum ve organların çoğunun kaldırıldığı ve yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin cumhurbaşkanının elinde toplandığı bir dizi kararname yayınlandı. Referandum; düzenleme kararnamesinin yayınlanmasından ve anayasayı hazırlamakla görevli komite aracılığıyla yeni bir seçim komisyonu kurulmasından bu yana meşruiyeti ve genel bağlamına ilişkin birçok tartışmayı da beraberinde getirdi.
Elektronik istişare
Said anayasaya karşı darbesinden beş ay sonra, 13 Aralık 2021’de Tunuslulara hitaben yaptığı konuşmada, yeni aşama için bir yol haritası olarak gördüğü bir dizi önlemi duyurdu. Açıklanan haritada, “elektronik istişare” düzenlenmesi ve siyasi, anayasal ve seçim sistemine ilişkin belgeler hazırlayacak bir komitenin belirlenmesi, anayasa referandumu düzenlenmesi ve 2022’de parlamento seçimlerinin yapılması yer aldı.
Siyasi sistem ile ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim işleriyle ilgili soruların yanıtlanmasını gerektiren “elektronik İstişare” 1 Ocak 2022’de açıldı. Aynı yılın 20 Mart tarihine kadar devam etti. Medyanın ve devletin idari aygıtının seferber edilmesine, şehirlerde ve köylerde mobil ekiplerin işe alınmasına, medya merkezlerinin açılmasına, internet kullanıcılarının platforma ücretsiz erişiminin sağlanmasına ve küçüklerin katılımına izin verilmesine rağmen istişare, büyük bir isteksizliğe tanık oldu. Buna katılanların yüzdesi yüzde 5,9’unu geçmedi. Bağımsız bir kuruluş tarafından düzenlenmediği ve izlenmediği, aynı zamanda bir kişinin sadece SIM kartını değiştirerek katılımı tekrarlama olasılığı da dahil olmak üzere, onu lekeleyen teknik sorunlar göz önüne alındığında bu düşük oran bile sorgulanabilir.
Muhalefete eleştiri yasağı
Katılımın olmamasına rağmen Cumhurbaşkanı Said, istişarenin başarılı olduğunu ve sonuçlarının anayasa taslağını oluşturacak “ulusal diyalog” için referans olacağını ve diyaloga katılımın anlaşmayı kabul eden partilerle sınırlı olacağını belirtti. “Elektronik İstişare” adımını, “Ulusal Diyalog” çerçevesini temsil etmek üzere “Yeni Cumhuriyet için Ulusal Danışma Komisyonunun” oluşturulması izledi. Başkanlığına üniversite profesörü Sadık Belaid’i atadı.
Destekleyen partilerin başkanları; hukuk fakültelerinin dekanlarını, Tunus Genel İşçi Sendikasına, Sanayi-Ticaret ve El Sanatları Birliğine, Tarım ve Balıkçılık Birliğine, İnsan Hakları Birliğine, Ulusal Baro temsilcilerine ve siyasi figürlere bu komiteye üye olmaları için çağrıda bulundular. Ancak önemli taraflar; Tunus Genel İşçi Sendikası, Hukuk fakültesi dekanları ve diğerleri diyaloğu boykot etti.
Yapılan, Tunus’taki güçlü sosyal ve siyasi güçler arasında bir diyalog değildi. Komite; anayasa taslağını Belaid’in hazırlanmasındaki tekeli ve bizzat kendi üyeleri arasında istişarelere bazı kesimleri katmaması noktasında kendi üyeleri arasında büyük bir tartışmanın ortasında Cumhurbaşkanı Said’e sunuldu. Ancak Başkan Said, Sadık Belaid tarafından kendisine verilenden bile farklı olan başka bir taslak yayınladı. Bu durum Belaid’in “Ciddi darbeler ve riskler içerdiğini ve utanç verici bir diktatörlük rejimine giden yolu açtığı” eleştirileriyle protesto etmesine yol açtı.
Seçim kurulu ve özelleştirilmiş bir kampanya
Referandumun yapılması için koşulların oluşturulması süreci, cumhurbaşkanının 21 Nisan 2022’de Bağımsız Yüksek Seçim Kurulunu da fesheden bir kararname yayınlamasını da içeriyordu. Bu kurul, Temsilciler Meclisi tarafından seçilen anayasal bir organdı ve başkanı ile üyelerinin çoğunu görevden aldı. Yerine yeni bir konsey oluşturdu ve başkanını atadı.
Said’in Bağımsız Seçim Yüksek Seçim Kurulunu feshetmesi ve yetkilerin onun yerine atanmış başka bir konseye geçmesi; Tunus’ta on yıllık demokratik geçişin kazanımlarının tasfiye edilmesi, onun tüm yetkileri elde etmesinin yolunu açması, kurumları kendi projesine hizmet etmek için çalıştırmasının başka bir ifadesi oldu. Said; bağımsız bir seçim komisyonunun varlığının, yol haritasında programladığı müdahalesini sınırlayacağının farkındaydı. Bunlar 25 Temmuz 2022’deki referandum ve 17 Aralık 2022’de yapılması planlanan parlamento seçimleriydi.
Seçim komisyonunu uyarlamak, Başkan Said’in referandum tarihine hazırlanmak için karşı karşıya olduğu tek zorluk değildi. “Elektronik istişare”de olduğu gibi, seçmen kütüğüne kayıt olma konusundaki isteksizlik devam etti. Bu durumla başa çıkmak için Başkan Said, komisyonun atanan başkanına otomatik kaydı ve 18 yaş ve üstü tüm Tunusluları seçmen olarak kabul etmeye ve onlara oylama gününde sandık merkezlerini seçme özgürlüğü vermeye çağırdı.
Ülkenin 2011’den bu yana tanık olduğu seçim sandıklarının aksine muhalefet partilerinin anayasa taslağı aleyhinde propaganda yapması engellendi. Erken televizyon kampanyası ve radyo kayıtları; sınırlı sayıda kişi, dernek ve destekleyici taraflarla sınırlıydı. Bunların çoğu yeni kurulmuş partilerdi ve “Halk Hareketi” adlı siyasi parti dışında parlamentoda temsilleri yoktu.
Yetkililer tüm muhalefet hareketlerine karşı çıktılar. “Referandum karşıtı ulusal kampanya” içerisinde olan Demokratik Akım Partisi, Cumhuriyetçi Parti, Modern Demokratik Kutup ve Tunus Emekçileri Partisi’nin 22 Temmuz 2022’de düzenlediği protesto şiddetle saldırıya uğradı. Çok sayıda gazeteci ve sivil eylemci, güvenlik güçlerinin şiddetli coplu ve gazlı saldırısına uğradı. Liderlerden bazılarını zorla sürüklediler ve onlarca kişi tutuklandı. Olayları haber yapan gazeteciler de dövüldü ve taciz edildi.
İhtilafın neticeleri
Sandıklar 25 Temmuz 2022 sabahı saat 6’dan aynı gün akşam 10’a kadar açık kaldı. Oy verme süresi ilk kez 16 saate uzadı.
Anketin başından beri çoğu gözlemcinin dikkati katılım oranlarına çevrildi. Seçim merkezlerinden çeşitli medya organları tarafından yapılan haberlere göre, katılımın çok zayıf olduğu ortaya çıktı. Sandık önündeki kuyruklar ortadan kalktığı için şenlikli görüntüler de yoktu. Cumhurbaşkanını destekleyenler de dahil olmak üzere medyanın kameraları, oylamaya katılan kalabalığın fotoğraflarını çekemedi.
Cumhurbaşkanı Said, “hainler” ve “hırsızlar” olarak nitelendirdiği muhaliflerine saldırmak için oy kullanma oranının yarattığı fırsatını kaçırmadı. Sanki ülkeyi yönetenler onlarmış gibi, “düşük katılımın arkasında durmakla, vatandaşlara borçları için para dağıtmakla, referandumu boykot etmekle; su, elektrik ve gıda kaynaklarını keserek halkı suistimal etmekle suçlayarak onları sorumlu tuttu. Referandumu “tarihte eşi görülmemiş bir yükseliş” olarak nitelendirerek, rakiplerinin yağmaladıkları “milyarları” geri alma sözü verdi.
Sandıkların kapatılmasının ardından Seçim Komisyonu, oylamanın ön sonuçlarını açıkladı. Bağımsız bazı kurumların itirazlarının ortasında katılım oranı yüzde 27,54 olarak açıklandı (Yurt dışı oylarıyla bu oran yüzde 30, 5 olarak güncellendi). Aynı kaynağa göre, oylamaya katılanların yüzde 3’ü “hayır”, yüzde 92’si “evet” oyu verdi. Yurtdışında katılım oranları Avrupa’da yüzde 6 ile Arap ülkelerinde yüzde 10 arasında değişiyordu.
Resmi sonuçlara göre bile çok mütevazı bir katılıma rağmen cumhurbaşkanı referandumu, “yeni bir sistemin kurulmasına yönelik güçlü bir halk iradesini ifade eden büyük bir başarı” olarak gördü. “Referandum karşıtı ulusal kampanyaya” bağlı partiler, açıklanan sonuçları sorgulayarak referandumu “sahte” olarak nitelendirerek “direnişi sürdürme” sözü verdiler ve Said’i istifaya çağırdılar. Anayasa değişikliğini içeren bir referanduma katılım, belirleyici bir noktaydı. Ancak katılım, devrimden bu yana yapılan herhangi bir seçimde katılımdan çok daha düşüktü.
Katılım oranı, önceki tüm seçimlerde yüzde 55’in altına inmemişti.
Parlamento seçimlerinde partileri engelleme kararı
Objektif göstergelerin çoğu, cumhurbaşkanının 2022 sonlarında yapılması planlanan parlamento seçimlerine partilerin katılımını engelleyen bir seçim kanunu hazırlayacağına ve bunları bireylerle sınırlayacağına işaret ediyor. Ancak çoğu gösterge; bir yıl önce yapılan darbe sonrası kendisine karşı muhalefetin genişlemesi, tüm ekonomik ve sosyal alanlarda yaşanan aksaklıkların birikimi, hizmetlerin bozulması, yaşam standardının düşmesi ve devletin kamu borcunun büyümesi göz önüne alındığında görevinin kolay olmayacağına da işaret ediyor.
Sonuç olarak: Cumhurbaşkanı Said, anayasa taslağı üzerinde referandum düzenleyerek, Tunus demokratik sürecini dağıtma ve tüm yetkilere el konulacağı yeni bir siyasi sistem kurma yolunda bir adım daha attı. Yeni bir seçim komisyonu atayarak, devletin imkânlarından yararlanarak, medyayı harekete geçirerek ve muhaliflerin referanduma karşı ana medyada açıklama yapmasını engelleyerek referandumun genel çerçevesini hazırlamasına rağmen açıklanan sonuçlar; yaygın bir şekilde boykot edildiğini gösterdi.
Evrensel / 01.08.22