Taşeron işçi Nesrin Özaydın ile kadın sorunu üzerine konuştuk...
- Günümüz toplumunda kadınların karşı karşıya kaldığı sorunlar sizce nelerdir?
Sosyal-ekonomik normların tamamıyla oluşamamasından kaynaklı, ataerkil toplumun baskı ve şiddeti her geçen gün biraz daha dayatmasıyla kadına yönelik sorunlar giderek artmaktadır. Evde hizmetli, işyerinde ikinci sınıf vatandaş, çocuk yetiştirirken bakıcı, yaşamın tüm yabana atılamayacak sıkıntılarını çözmek zorundalığı…
Susması gereken, toplaması gereken, yapması gereken, beklentilerin tüm gerçek sahibi sadece kadın. ‘’Kadın’ın adı yok!’’ Mutlak bir gerçek varsa; sömürü ve istismar kadınlara kesilmiş naylon bir fatura….
- Kadınların yaşadığı baskı, eşitsizlik ve sömürü gün geçtikçe artarken, kadınların kurtuluşunun nasıl gerçekleşeceğini düşünüyorsunuz?
Hepimizin yaşamı boyunca yapabileceği tek bir şey varsa o da bir iş yapma ereğidir. Kadın yaratıcı bir güçtür. Bireysel olmayan, kolektivizmin en önemli temel taşıdır. İşbirliği ve elbirliği denilen, taşın altına elini koyma halidir. Kurtuluş; her alanda, her şekilde birbirimizi anlamak ve hoş görü ile yaklaşmaktan geçmektedir. Her şeyden önce insanız!
- BDSP 10 Şubat'ta “Devrimci Kadın Kurultayı” gerçekleştirecek. Kurultayın temel amacı kadın sorununda devrimci marksist yaklaşımı tartıştırmaktır. Kurultayla ilgili düşünceleriniz nedir!
Hızla gelişen teknoloji insanları hızla yozlaştırıp, makineleştirerek mekanik bir doku oluşturdu. İnsanlar hızla sahip olduğu her şeyi daha da hızlı bir şekilde yok etti. Bu da insana olan değeri ve anlayışı maddeye indirgedi. Bu kurultay ve benzeri söyleşiler bir kere daha temel de insani değerleri insana insanca anlatma biçimi ve değeri oluşturuyor.
- 8 Mart emekçi kadınlar günü, kadın-erkek işçi ve emekçilerin, birleşik temelde örgütlemesi gereken bir mücadele günüdür. 8 Mart sizce nasıl örgütlenmelidir!
8 Mart tarihinden beri örgütlüdür. Emekçi kadının tarihte ilk sahneye çıkışı, perdeyi bir daha hiç kapanmak üzere açtığı dünyadaki en kanlı hak mücadelesinin şanlı bir tarihidir. Tarih’e bakmak ve anlamak zorundayız. Geçmişimizle yüzleşemediğimiz sürece yeterince geçmiş sayılmaz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü tarihte bir günde saklı değildir. Baskı ve şiddet devam ettikçe ve bunların karşısında güçlü, inatçı, kararlı tutumlar oluşturduğumuz sürece ‘’yaşamın bir direniş meşalesi altında aydınlandığına inanacağız’’.
Kadının gerçek kurtuluşuna giden yol ancak sınıfsal bir temelde kadın ve erkeğin birleşik mücadelesinden geçer. Bu mücadele kadın ve erkeği insanlaştırarak özgürleştirecektir.
Kızıl Bayrak / GOP