Kapitalizm pazarında yok yok!

Afetleri felakete dönüştüren, felaketleri de fırsata çeviren; salgınlara davetiye çıkaran ve onları ölümcül kılan; insanı, emeği, çevreyi, doğayı, tüm canlı yaşamını sermayenin hizmetine sunan kapitalist sistemde temiz su, temiz bir nefes bulunmaz olur. Sellerin, taşkınların vurup yıktığı binaların yerini yenileri alır. Kapitalizmin doğası durmadan yıkım üretir.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 16 Ağustos 2021
  • 21:08
ikon

Ormanların ve yangının, sellerin ve kuraklığın, sağlığın ve de hastalığın... -kapitalizmde her şeyin pazarı kurulur.

Manzaraya dönüştürüp gölgesini satabildiği, yani kâr elde edebildiği ağacı/ormanı “koruma” altına alan kapitalizm, daha kârlıysa eğer bir çırpıda ormanların köküne kibrit çakar. Ormanlar, turizm sermayesine yağlı müşteriler çekmek için, orman yangınları yangın söndürme şirketlerinin vurgunları için kullanılır.

Sağlığı satan kapitalizm, hastalıklardan medet umar. Salgını da fırsat bilir, salgına karşı çareyi de… Pandemide özel hastane sahipleri, virüse yakalananlar karşısında “her hasta müşteridir” anlayışıyla ellerini ovuşturur. İşçileri gece gündüz çalıştırırken salgın tanımayanlar, o işçiler sayesinde üretilen yığınla koruyucu ekipmanı, hijyen malzemesini satmaya gelince pandemiyle mücadelede kahraman kesilir. Tırlar, uçaklar, ülkeler dolusu maske varken cebinde parası olmayan emekçi maskeye erişemez. Maskesiz sokağa çıkmak devlete verilecek parayla ödetilir. Kapitalizmdir bu; bir maskeyi satmak da kârlıdır, olmayana ceza kesmek de. 

Salgın bir kâr meselesi olduğu gibi aynı zamanda siyasi bir rant malzemesi olarak da kullanılır. Birer sayıya dönüştürülen işçi ve emekçilerin yaşamları sermayenin kâr-zarar tablosunda bir gösterilir, bir silinir. Turizm mevsiminde ya da aşı tedarik edilemediğinde hasıraltı edilmeye çalışılan, güçlü ülke imajı için gizlenen koronavirüs ölümleri ve hasta sayıları, aşıda öncelik sırası için açıklanmaya başlar. 

Sağlık hastalık sonrası iyileşme olarak görüldüğünden, sağlıklı kalmanın koşulları sürekli sınırlanır kapitalizmde. Önlenebilir ölümlerin kol gezdiği bir yurttur burası. Sadece aşısı bulunmayanlardan değil, aşısı olan bulaşıcı hastalıklardan da ölen ölenedir. 

Milyonlar Covid-19’dan yaşamını yitirirken, kapitalist dünya patent kavgalarına tutuşur, ilaç şirketleri kâr-zarar hesapları yapar. Hastalıklara karşı bağışıklık kazanmada en etkin yöntem olmasına rağmen ucuz olduğu için dünya piyasasında pek rağbet görmeyen aşılama da bir pazara tekabül eder. Aşı karşıtlığı da işine gelir kapitalizmin, pandemide aşılama da. Kapitalizm, her durumda kârı kollamaya bakar.

Deprem riski fahiş fiyata depreme dayanıklı bina satışları için fırsata çevrilir. Deprem vurur, bu sefer evleri başlarına yıkılanların karşısına bol konut kredileri ile çıkılır. Balıkların yuvasına aldırış edilmeden yeni yollar, yeni yerleşim yerleri için dereler betona gömülür, onun üzerine de insanlar... Sel her seferinde felaket olur, emek her seferinde ziyan olur, her seferinde can kayıpları yaşanır, fakat kapitalizmdir bu, çarkı böyle işler.

Afetleri felakete dönüştüren, felaketleri de fırsata çeviren; salgınlara davetiye çıkaran ve onları ölümcül kılan; insanı, emeği, çevreyi, doğayı, tüm canlı yaşamını sermayenin hizmetine sunan kapitalist sistemde temiz su, temiz bir nefes bulunmaz olur. Her şey alınıp satılır bir meta, her şey bir kâr nesnesidir. Orman yangınlarında yanıp kül olan hayvanlar paraya çevrilip hayvan sahiplerine ödeme planları sunulur. Sellerin, taşkınların vurup yıktığı binaların yerini yenileri alır. Kapitalizmin doğası durmadan yıkım üretir.

Kapitalist işleyiş insanlık için, tüm canlı yaşamı için en büyük yıkım, en büyük engeldir. Temiz bir su, temiz bir nefes için; insan, çevre, doğa için kapitalizm engelini aşmak şarttır. 

S. Gül