MATA işçisi kazanırsa işçi sınıfı kazanır...

Kazanmak için MATA direnişini güçlendirelim, sınıf dayanışmasını büyütelim!

MATA işçilerinin tazminat hakları için sürdürdükleri ve yakın zamanda farklı alanlara taşıdıkları direniş tüm önemini korumakta ve geliştirilmesi gerekmektedir. Başta ilerici ve devrimci güçlerin gösterdiği sınıf dayanışması daha güçlü örgütlenmeli ve tüm alanlarına taşınmalıdır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 31 Mart 2023
  • 19:00

Ortalamanın biraz üzerinde ücret alan sendikalı fabrikalarda dahi ücretlerin asgari ücretin altına düştüğü koşullarda ek zam talebi kaçınılmaz bir talep olarak gündemdeki yerini koruyor. MATA Otomotiv işçileri de 3 yıllık imzalanan sözleşmede ciddi hak kayıpları yaşadılar. Dünya devi Tesla’nın Türkiye’deki tek tedarikçisi olan, pandemi döneminde kârlarını katlayan ve hızlı büyüyen MATA’da işçiler hem kanserojen maddeler içinde kalifiye işçilik yapmakta hem yoğun mobbinge uğramakta hem de düşük ücretlere çalıştırılmaktadır. 2016 yılından itibaren sendikal örgütlülük olmasına rağmen, işten atma saldırılarının yaşandığı, 3 yıllık sözleşmenin dayatıldığı, işçi sağlığı-güvenliği önlemlerinin yerine getirilmediği ve sendikaya güvenin zayıfladığı bir fabrikadır MATA Otomotiv.

Yeni yılla birlikte, düşük ücretlere karşı işçilerin tepkilerinin artması sonucu sendika MATA kapitalistlerinden iyileştirme talebinde bulundu. Ancak bu talebin kesinlikle karşılanmayacağı belirtilerek Nisan ayındaki enflasyon zammı referans gösterildi. Ek zam talebi görmezden gelinen işçiler ise MATA kapitalistlerine en ileriden biryanıt verdiler ve 27 Şubat’ta iş durdurdular. İşçilerin Tuzla Serbest Bölgesi’nde yer alan fabrikalarındaki direniş, MATA sermayesinin bodyguardlarıyla çevrildi ve sonrasında Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un çok özel talimatıyla işçiler fabrika önünden çıkarıldı. Direniş, Tuzla Serbest Bölgesi girişine taşındı.

1200 kişinin çalıştığı MATA’da, iki hafta boyunca 100 kişi dışında tüm işçiler iş bırakma eylemine katıldı. İşçilerdeki genel hava, üretimden gelen gücün karşısında MATA sermayesinin meseleyi hızla çözmeye çalışacağıydı. Fakat bu cüretkar adıma karşı MATA kapitalisti de sınıf düşmanı kimliğini çok açık bir şekilde sergiledi. Talepleri karşılamak şöyle dursun, işten atma saldırısını devreye soktu ve 53 işçiyi işten çıkardı. Bir hafta fabrikayı kapattığını duyurarak diğer işçileri de idari izinli gösterdi. Sonrasında ise işçileri işe çağırarak gelmedikleri takdirde tazminatsız çıkış yapılacağı tehdidinde bulundu. Bu arada işçiler tek tek aranarak ve günaşırı mesaj çekilerek iş bırakmanın “yasadışı” olduğu bildirildi. Bu hamlelerle MATA işçilerinin birliği sürekli bölünmeye çalışıldı. Bu saldırılar sonucu işçilerin bir kesiminde kopmalar gerçekleşti. İşe başlayanlar ya da direnişe gelmeyenler oldu. MATA yönetimi, son olarak direnişe devam eden 700 işçiyi de işten çıkardığını açıkladı.

MATA işçilerinin çalışma koşulları ve ücret konusunda iyileştirmeler için üretimden gelen güçlerini kullanmaları cesaretli ve kararlı bir adımın ifadesi idi. Aynı zamanda tüm polis baskısına ve MATA kapitalistinin tehditlerine rağmen direnişin işçilerin büyük bir kesimi tarafından kararlılıkla sürmesi de…  

Ancak işten atma saldırısından sonra fabrika önündeki direniş farklı alanlara taşınmaya başlandı. MATA Otomotiv hissedarlarından birinin hukuk bürosuna gidildi, siyasi partiler gezildi ve direnişte olan Satera işçilerinin eylemine destek verildi. Ankara’ya yürüyüş kararı alındı ve karşılarına dikilen polis barikatı zorlandı. Ankara’da Çalışma Bakanı ile görüşmeler yapıldı. Bunlar anlamlı adımlar olsa da geç kalınmış eylemler olduğunu da belirtmek gerekir. Kamuoyu oluşturmak, direnişi farklı alanlara taşımak ve MATA kapitalistlerini sıkıştırmaya dönük eylemler ancak 20’li günlerin sonunda gerçekleştirildi.

MATA kapitalistlerinin işe çağırdığı günlerde peyderpey üretime başlayanlar oldu. İşçileri gelişmeler hakkında detaylı olarak bilgilendirmek, kararsız işçileri ikna etmek, tek tek aramak-ev ev gezmek işçilerin dağılmasını ve kopmasını engelleyecek ilk adımlardı, fakat bunlar gerçekleştirilmedi. Mata sermayesi, izlenen fiili-meşru mücadele hattını “suç” ilan ederek ve hukuki referanslar göstererek işçilerde kafa karışıklığı yaratmaya çalıştı. Bu saldırılara ve tehditlere karşı hukuksal mevzuata uygun olması için TİS’te yazılı olan işçi sağlığı-güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle işten kaçınma hakkına vurgu yapıldı yer yer. Oysa bu mücadele yolunun gölgelenmemesi için işçilerin haklılığının yasalardan önce geldiği propagandası daha güçlü yapılabilmeliydi.

Üretim olmamasına rağmen MATA kapitalistinin buna dayandığı, direnişin de doğal olarak uzayacağı koşullarda işçilere maddi destek sağlanması, kapı önü beklemenin dışında adımlar atılması işçiler tarafından erken günlerde önerilmesine rağmen beklemeci bir tutum içine girildi. Direniş sürecinde sendika işçilerden düşünsel olarak beslenen, işçilerin özne olduğu ve bir kolektif tartışma zeminin yaratıldığı bir işleyiş geliştirilemedi. Direnişçi işçiler çeşitli düşünce, eleştiri ve önerilerini dillendirecek ve iletecek ortak kanallardan yoksun kaldı.

Bütün bunlara rağmen işçilerin tazminat hakları için sürdürdükleri ve yakın zamanda farklı alanlara taşıdıkları direniş tüm önemini korumakta ve geliştirilmesi gerekmektedir. Başta ilerici ve devrimci güçlerin gösterdiği sınıf dayanışması daha güçlü örgütlenmeli ve tüm alanlarına taşınmalıdır. Sendikal cepheden ise başta Tuzla Serbest Bölgesi olmak üzere Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu fabrikalarda MATA işçileri için destek ve dayanışma eylemleri örgütlenmelidir. Buna daha geniş sınıf bölüklerin katılması sağlanmalıdır.

Bu eylemlerin niteliğinin ve gücünün büyümesi için işçilere inisiyatif alanının açılması, söz-karar-denetleme hakkının hayata geçirilmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.

Gebze’den sınıf devrimcileri