Burjuvazi ve hizmetindeki hükümetler her zaman sınıfsal çıkarlarını esas alan düzenlemeler yaparlar. Ancak bu düzenlemelerin “halk için yapıldığı” safsatasını ortaya atarak işçi ve emekçilerin tepkilerini bloke etmeye çalışırlar. AKP-saray rejiminin “işten çıkarmalar yasaklanıyor” riyarkarlığıyla pazarladığı yeni torba yasa, bu iğrenç icraatların yeni örneklerinden biridir.
‘Torba yasa’ ücretsiz izin saldırısının önünü açıyor
Torba yasada “Geçici İstihdam Güvencesi” başlığı ile sunulan maddede, “üç ay boyunca İş Kanunu’nun 25/2 maddesi saklı kalmak üzere işçiler işten çıkarılmayacak” deniliyor. Ancak bu cümlenin ardından “işveren işçiyi ücretsiz izne ayırabilir” denilerek meselenin özü ortaya konuyor.
Toplu işten çıkarmalar almış başını gidiyor. Kapitalistler, ücretsiz izini kabul ettiklerine dair işçilere zorla imza attırıyor. İşçiler, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasında yer alan korona salgınına karşı alınacak önlemlerden bile mahrum bırakılıyor. Oysa fabrikalardan gelen korona salgını haberleri katlanarak artıyor.
İşçilerin korona salgını kıskacında can güvenliğinden yoksun çalıştığı böylesi bir dönemde AKP, işçi sınıfının hayatına kast eden çalışma koşullarını değiştirecek önlemler almıyor. İşçilerin ücretli izin talepleri için kılını bile kıpırdatmıyor.
Peki, AKP rejimi ve onun şefi torba yasa ile ne yapmak istiyor? Ücretsiz izin önündeki engelleri ortadan kaldırarak kapitalistlerin elini serbest bırakıyor. Bugünkü haliyle işçiler rıza göstermedikleri, onaylamadıkları sürece kapitalistlerin işçileri ücretsiz izne çıkarması mümkün değil. AKP iktidarı “işten çıkarmaların yasaklanması” diye yutturmaya çalıştığı bu düzenleme ile kapitalistlerin diledikleri zaman işçileri ücretsiz izne göndermeleri için kapıları ardına kadar açıyor.
Ücretsiz izne gönderilen işçilere ödenecek maaş aylık 1200 liradan bile az. AKP iktidarı, günlük 39;25 TL ile sürünün diyor işçilere. Dahası işçilerin ücretsiz ve ya ücretli izin boyunca ek bir işte çalışmalarını da yasaklıyor. Şayet işçiler üç ay boyunca işten çıkarmaların yasaklanması adıyla pazarlanan torba yasasına aykırı davranıp çalışırlarsa “kapitaliste sadakat göstermemek” gerekçesiyle suçlanacak, böylece tazminatsız olarak işten çıkarılmalarının yolu açılacak.
Torba yasaya göre kapitalistler, ücretsiz izine çıkarttıkları işçilerin sigortalarını yatırma yükümlülüğünden de kurtuluyor. Ayrıca ücretsiz izne çıkarılan işçileri bir tehlike daha bekliyor: bir ayı aşan ücretsiz izinlerde işçiler ve aileleri sosyal sağlık güvencesinden yararlanmayacak.
Ücretsiz izine çıkarılan işçilere günlük 39,25 TL’yi reva gören AKP iktidarı işçilerin mevcut yasal haklarını bile gasp etmek istiyor. Ücretli izne gönderilmesi durumunda işçiler hem maaşlarını tam alacaklar, hem de sigorta primleri tam olarak yatacaktı. Ücretsiz izinle işçi sınıfına “al sana asgari ücretin yarısı, yaşa nasıl yaşarsan yaşa” deniliyor.
AKP rejimi Torba yasa ile kapitalistlere koruma sağlarken işçi sınıfının sefaletini daha da derinleştiriyor. İşçilere kısa çalışma ödeneği verilecek. Ancak bu ödeneğin kaynağı da işsizlik fonundaki paradır. “İşçi çıkarma yasaklandı” söylemleri işçi sınıfını aldatmaya yönelik iğrenç bir manevradır. Böyle sunulmasının tek bir nedeni var? O da, ücretsiz izin dayatmasını yasal güvence altına alıp kapitalistlere yeni bir rant kapısı açmaktır.
İşsizlik fonunda biriken para işçilerindir. Tam da korona salgını döneminde işçiler için kullanılması gerekiyor. AKP iktidarı ise, başından itibaren işsizlik fonunu kapitalistler için yağmaladı. Şimdi de kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin dayatması kapsamında işçilere yapılacak ödemeleri işsizlik fonundan karşılamak istiyor.
Sendika ağaları ne yapıyor?
Yapılan açıklamalara göre, ücretsiz izin düzenlemesine üç işçi konfederasyonu da karşı! Türk-İş Başkanı Ergün Atalay: “İşten çıkarmaların yasaklanmasını biz en başından bu yana talep ediyoruz. Ancak yasa çıkana kadarki işten çıkarmaların da engellenmesi için bir düzenleme veya kısıtlama yapılması çalışanları rahatlatacaktır. Düzenleme içinde yer alan ücretsiz izin uygulamasının ise gereksiz yere kullanılmasından kaygılıyız” dedi. Peki, kamuda çalışan işçilerin TİS sürecinde, bakanla yaptığı basın toplantısında işçileri nasıl sattığını anlatırken “mikrofon kazası”na uğrayan bu ağa, nasıl bir çözümün peşinde koşuyor? “Tüm bu kaygıların dikkate alınarak taraflarla görüşülerek bir noktaya varılmasını istiyoruz” diyor. Türk-İş üyesi yüz binlerce işçinin gücünü hareket geçirmek konusunda tek kelime söylemiyor. Ama saray rejimiyle, kapitalistlerle anlaşmak için utanç verici bir şekilde yalvarıyor.
Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan ise, ücretsiz izin dayatmasına lafta bile karşı çıkmadı. AKP-saray rejiminin bu ‘Aslan’ı : “Biz zaten TİSK’le yaptığımız birçok toplantıda da üretimin devam etmesi çalışanların korunması noktasında uzlaşıya vardık. Ancak benim korkum çalışanların sendikalı olmadığı nispeten küçük işletmelerde durumun suiistimal edilmesi. Bu dönemde ücretsiz izne çıkarma söz konusu olacaksa bile, bu çalışanların asgari ücretin yüzde 60’ı veya asgari ücret düzeyinde bir ücretle desteklenmesi gerekir” dedi. Yani TİSK denilen kapitalistlerin örgütü ve onların vurucu gücü AKP iktidarıyla uzlaşı içinde “çözüm” arayacaklar. Bu alçaltıcı açıklama, Hak-İş ağalarının ücretsiz izin saldırısı konusunda da AKP’yle suç ortaklığı yaptığını gözler önüne seriyor.
Arzu Çerkezoğlu da DİSK’in ücretsiz izin dayatmasına karşı olduğunu açıkladı. Arzu Çerkezoğlu; “Taslağa göre fesih yasağı uygulanan hallerde işveren işçiyi ücretsiz izne ayırabilecek. Ücretsiz izin uygulaması meşrulaştırılamaz. Böylece ücretsiz izne çıkarılan işçilere normal şartlarda hak edecekleri işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden çok daha düşük ödeme yapılması amaçlanıyor. Taslakta yer alan miktar asgari ücretle çalışan bir işçiye ödenen en düşük işsizlik ödeneği ile aynı. Örneğin kısa çalışma ödeneği uygulanacak olsaydı bin 752 TL ile 4 bin 381 TL arasında ödenek alacak işçiye sadece bin 1177 TL ödenmesi planlanıyor” dedi. Bu açıklamayı yapan DİSK Genel Başkanı Torba yasayla gündeme getirilen saldırılara karşı mücadeleye dair söz söylemekten özenle kaçınıyor. Uzlaşmacı, müzakereci sendika anlayışına uygun bir tutum sergiliyor.
Sonuç yerine…
AKP iktidarı korona salgınının tozu-dumanı içinde sermayeyi koruyan ücretsiz izin dayatmasına yasal bir kılıf giydirmeye hazırlanıyor. Bir defa daha kapitalistlerin çarkının dönmesi için mesai yapıyor.
İşçilerin taleplerine ve mücadele isteğine rağmen üç konfederasyona egemen olan anlayışlar ısrarla mücadeleden kaçıyor. İşçiler bir defa daha ücretsiz izin saldırısına meşruiyet kazandıran yasa karşısında sendikalarının yanlarında olmadığını görüyorlar.
İşçilerin talepleri açık ve nettir: Korona salgını boyunca işçilerin tümü ücretli izne ayrılmalı. Ücretsiz izin dayatması ve işçileri sefalete mahkum eden düzenlenme kabul edilemez. İşçi sınıfının korona günlerinde evde kalmasına ve insanca yaşamasına yeten ücret ödenmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı, sermayeyi koruyan torba yasa geri çekilmelidir. AKP’ye bunu kabul ettirmenin tek yolu var; işçi sınıfı birleşik mücadele için seferber olmalı, fabrikalarda/işletmelerde örgütlenmeli, mücadele ateşini tabanda harlayarak haklarını söke söke almalıdır!