Haziran ayı tarihe bir yıl arayla iki büyük işçi direnişi kaydetmiştir. 13 Haziran 1969 Alpagut işgali ve 15-16 Haziran 1970 büyük işçi direnişi. Her iki işçi direnişinin de 50 yıldır bu topraklarda bir benzeri yaşanmamıştır. 15-16 Haziran’da işçilerin sermaye düzeninin yasa ve yasaklarını yok sayan, kurşunlar karşısında kararlılıkla duran tutumları sınıf hareketinin yarattığı büyük birikimin eseridir. 1961 Saraçhane Mitingi ile gücünü göstermeye başlayan sınıf hareketi,1963’te Kavel işçilerinin fabrika işgali ile sermaye devletinden grev hakkını söküp almıştır. 1965’te sermayenin kolluk kuvvetlerinin iki işçiyi katlettiği Zonguldak madenci direnişi ve toplamında ‘60’lı yılların ortasından itibaren binlerce işçinin fiili grevler ve işgal eylemleri ile sermayenin saldırılarına karşı örgütledikleri direnişler 15-16 Haziranı yaratan köşe taşları olmuştur.
Alpagut işgali sırasında kurulan işçi özyönetimi bu direnişler arasında özel bir yer tutuyor.
‘60’lı yıllarda sınıf mücadelesinin devrimci kazanımları işçi sınıfının bilincinin gelişiminde önemli bir yer tutar. Düzenin icazet alanını aşan mücadele, 61 anayasasında kâğıt üzerindeki grev ve toplu sözleşme hakkını Kavel direnişiyle kazanıma dönüştürdü. Kavel ön açıcı olmuş, ardından işçi sınıfı pek çok meşru-militan direnişe imza atmıştır. Düzenin yasalarına takılmadan gelişen direnme eğilimi, sınıf mücadelesinin yasalarına dayanan bir mücadele çizgisi yaratmıştır. Sınıf mücadelesinin yasalarının iki temel dayanağı ise işçilerin üretimden gelen güçleri ve kurdukları işçi birlikleri olmuştur. Yani işçiler güvence olarak düzeninin yasalarını değil sınıf mücadelesinin kurallarını esas almışlardır.
***
13 Haziran 1969’da Çorum İl Özel idaresine ait Alpagut işletmesini işgal eden 786 işçi, 35 gün boyunca hem ürettiler, hem yönettiler. Alpagut işçileri, dünya işçi sınıfı hareketinin deneyimlerinden süzülen özyönetim ve fabrika denetimini başarıyla uyguladılar. Üretim için kapitalistlere ihtiyaç olmadığını kanıtladılar.
Sınıf bilinçleri geri, devrimci önderlikten yoksun maden işçilerinin kapitalist özel mülkiyet düzenine karşı ördükleri direniş, taleplerini kazanmak için geliştirdikleri çözüm ile Alpagut direnişi 51 yıl sonra işçi sınıfına yol göstermektedir.
IMF’nin tarım politikasının yarattığı yıkıma karşı toprak işgalleriyle direniliyor ve tarımdaki kapitalistleşme yoksul köylüleri hızla işçi sınıfının saflarına çekiyordu. Topraklarından koparılan köylülerle birlikte işsizlik artmış, kırdan kente göç hızlanmıştı. Bu nedenle Alpagut bölgesinde maden önemli bir geçim kaynağıydı.
Maden sahası açmak için topraklarına el konulan köylüler Alpagut Linyit işletmelerinin işçilerine dönüştüler. Topraklarına el konan ve madende köle muamelesi gören henüz işçileşme süreçleri tamamlanmamış dünün köylülerinin ağır çalışma koşullarına tepkisi büyüktü. Düşük olan ücretler aylar boyunca aylar boyunca ödenmiyordu.
Yöneticiler madene ücretlerini almak dışında uğramıyor, işçilerin madende yaşadığı sorunlara kulaklarını tıkıyor, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili tedbirleri umursamıyorlardı. Madende üretimin tüm organizasyonu fiilen işçiler üzerinden yürüyordu. Bu tablo işçilerin bilincindeki zayıflıkların aşılmasını hızlandırdı. Sınıf, üretimi yönetme yeteneğini Alpagut maden direnişi sırasında sınadı.
***
Direniş öncesi işçiler fazla üretim için zorlanıyor, iş güvenliği önlemleri alınmaksızın yoğunlaştırılmış üretimle 10 saat çalıştırılıyordu. Sonucu iş süreklileşen iş kazalarıydı. Herhangi bir direnişin gelişmesine engel olmak için maden yönetimi tehditle işçileri ajanlaştırıyordu. İşten çıkarılma korkusu ve bir birlerine olan güvensizlik işçilerin birleşerek örgütlenmesine engel oluyor, parçalanmışlığı arttırıyordu. Üstelik ağır çalışma koşulları altında azgınca sömürüldükleri yetmezmiş gibi ücretlerini de alamıyorlardı.
Tüm bu sorunların biriktirdiği öfke ile Alpagut işçileri 1968’de birikmiş maaşlarını almak için komiteler kurdular, 43 gün boyunca fiili grev örgütlediler. Bu deneyim direnerek kazanma ve sınıf kardeşlerine güvenme bilincini geliştirdi, işçilerin özgüvenini arttırdı.
***
1969 yılında kurulan ikinci Demirel hükümeti işsizlik sigortası, tarım iş kanunu vb. sahte vaadlerle kitleleri kırıntılarla oyalamayı hedefliyordu. Adalet Partisi (AP) sermaye iktidarının dümeninde otururken, Türkiye sınıf hareketi tarihinin en güçlü direnişleri yaşanıyordu. Polis-jandarma ile çatışan işçilerin militan eylemleri ‘olağan’ hale gelmişti. Alpagut direnişi bu atmosferde patlak verdi.
Alpagut direnişi idari kadronun, teknik elemanların adeta madeni terk ettiği, kalan bir mühendisin ise hastalık nedeniyle ayrıldığı, üç aydır ücretlerin ödenmediği koşullarda patlak verdi. Patron konumunda olan sermaye devletine bağlı Çorum İl Özel İdaresi, üretimin düşük olduğunu iddia ederek işçilerin biriken ücretlerinin ödenmesi, teknik donanım ve kadro eksikliğinin giderilmesi istemlerini karşılamadı.
***
İşçiler, Türk-İş’e bağlı Maden-İş/Alpagut ve Çevresi Maden İşçileri Sendikası’na üyeydi. Taleplerinin karşılanması için madenin Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) tarafından devralınmasını sendikaları aracılığıyla AP hükümetine ilettiler. Ancak yanıt olumsuzdu. Tabandan işletmeye el koyma kararı aldıklarında ise karşılarında işbirlikçi sendika yönetimini buldular. İkna edilmeye çalışıldılar ve yalnız bırakıldılar.
“Sendikal mücadelenin hiçbir zaman sermaye düşmanlığı halini almadığını, sınıf ve zümre meselesi olmadığı...” safsatasını yayan sermaye devletiyle ABD tarafından kurulan Türk-İş, ihanetçi misyonuna uygun hareket ediyordu. Sendika ağaları aynı zamanda patron temsilcisi olabiliyordu. Nitekim Maden İşçileri Sendikası şube başkanı Mehmet Kocatüfek de, aynı zamanda Alpagut Linyit Madeni bölge müdürüydü. Yani işçiler hem sendika ağalarına hem patrona karşı mücadele etmek durumundaydı. Alpagut işçileri sermaye devleti tarafından talepleri karşılanmayınca umudu keserek direnişe geçtiler.
***
Alpagut işçileri, 13 Haziran 1969’da tüm madeni ve işletmenin bürolarını iki temel hedefle işgal ettiler:
İlki, madeni kendi denetimlerine alıp çalıştırarak üretimi ve satışı örgütleyerek biriken ücretlerini almaktı. İkincisi, maden işletmesinin zarar ettiği yalanını göstermek ve sonucunda madenin TKİ tarafından devralınmasını sağlamaktı.
Tüm işçilerin katılımıyla ‘işçi genel kurulu’ oluşturdular. Madende üretimi yönetme işini organize etmek için ‘İşçi Konseyi’ isimli bir üst komiteyi seçimle belirlediler. Tüm kararlar İşçi Konseyi’nde alındı ve işçi demokrasisi inşa edildi. Tüm işçiler bu işçi konseyinin bileşeniydi. Üretimi yönetmek için seçilen işçiler işçi genel kurulunda denetlendi. Yüksek maaşlı üst düzey yöneticilerin işine son verildi. Direnişe karşı çıkan ve konseyin aldığı kararları çiğneyen 40 kadar ustabaşı ve ekip şefi de işten çıkarıldı. Diğer memur ve muhasebeciler konseyin denetimi altında çalıştılar. İşçiler arasındaki gruplaşmalar ortadan kaldırıldı. Üretimi ‘işçi genel kurulu’ düzenledi. Tüm işçilerin üretimin yönetimi sırasındaki görevleri tanımlandı.
İşçi Konseyi ile üretim örgütlendi, kömür satışları organize edildi ve işletmenin hesapları denetlendi. İşçi genel kurulunda seçilen işçilerden ‘satış komiteleri’ kuruldu. Bu komiteler köy köy, kent kent dolaşıp kömür satışını bizzat gerçekleştirdiler.
İl Özel İdaresi, öncesinde artı-değer sömürüsüne ek olarak kömür satışını bölgenin ileri gelenleri eliyle yaptırarak ayrıca bir rant elde ediyordu. İşçiler disiplinli bir işleyişle satış gelirini işletme masrafı, birikmiş ücretlerin karşılanması ve geçim giderleri olmak üzere paylaştılar. Hesaplar tüm işçi genel kurulunun denetimine sunuldu. 35. günün sonunda madende günlük üretim arttı.
***
Direniş; ‘60’ların sonunda yükselen sosyal mücadelenin tam ortasında yaşandı. Bundan dolayı direniş Çorum sınırlarını aşarak tüm ülkede büyük bir ilgi yarattı. Düne kadar madenin açılmasına tepkili olan köylüler madencilerle dayanışma örgütlediler. Satış komiteleri direnişin propagandasını yapan örgütler oldu. Dayanışmayı ve direnişin etkisini yaydı.
Alpagut direnişinin gerçekleştiği 1969 yılında yasa dışı grev, direniş, işgal benzeri eylemlerin yasal grevlere oranı %40’lara ulaşmıştı. Birikim, deneyim, derslerin işçi hareketi içinde hızla yayıldığı bir dönemde işgal ve özyönetim eylemi kapitalist özel mülkiyetin sorgulanmasını sağladı. Bu direniş biçiminin yaygınlaşması, sosyal mücadelenin giderek düzen sınırlarının dışına zorlanması anlamına geliyordu. Nitekim sermaye devleti de bu korkuyu iliklerine kadar hissetti.
Sermaye devleti ile sendikalardaki Truva atları, ilk günler direnişin kısa sürede kırılacağı beklentisi ile hareket ettiler. Ancak kısa sürede yanıldıklarını anladılar. Direnişi sendikal bürokrasinin dümeninde kırmak için toplu sözleşmede kırıntılar vererek işgali sonlandırmak için işçileri ikna etmeye çalıştılar.
Bu arada kısa sürede üretimin arttırılması sermaye devletinin iştahını kabarttı. İlk hamlelerini kurulan özyönetimi kırmak için yaptılar. İki ayrı koltukta oturup bir sınıfı, yani sermayeyi temsil eden sendika ağası da, bu büyük işçi direnişini kırmak için elinden geleni ardına koymadı.
17 Temmuz’da Alpagut’a özel jandarma birliği yollandı, maden kuşatıldı. Direniş hazırlığında olan işçiler böylesi bir kuşatmayı göğüsleyebilecek bilinç ve örgütlenmeden, devrimci önderlikten yoksun oldukları için bir süre sonra sermaye devleti tarafından ikna edildiler. Hızla direnişin kazanımlarını yok etmek için öncü işçiler tutuklandı.
İki gün boyunca maden ocağına inmeyen işçiler, beş ay boyunca iş yavaşlatarak direnişi sürdürdüler. Sürecin sonunda direnişin ürünü olan kazanımlar elde edildi. Maden TKİ’ye devredildi. Tutuklanan işçiler serbest bırakıldı. Ücret ve çalışma koşullarında ise iyileştirmeler yapıldı.
Alpagut direnişi işçi sınıfının bilinç, örgütlenme ve işçi denetimini inşa etme yeteneğiyle Türkiye işçi sınıfının geleceği kazanma kapasitesini gösteren önemli örneklerden biridir. Devrimci önderlikten yoksun gelişen direniş, taşrada gericiliğin kıskacı altında bulunan bir sınıf bölüğünün, kendiliğinden patlak veren eyleminin niteliksel sıçramalar gerçekleştirebileceğini de kanıtlamıştır.
Kıdem başta olmak üzere işçi sınıfın tarihsel kazanımlarının hedef tahtasına çakıldığı bugün Alpagut direnişi özgün biçimiyle işçi sınıfına yol göstermeye devam etmektedir.
M. Devrim
Kaynaklar
- Erdoğdu, Evrim. Türkiye işçi sınıfının devrimci tarihinden bir kesit: Alpagut Direnişi, Kızıl Bayrak, sayı 2017-23, 16 Haziran 2017.
- Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Tarih Vakfı Yayınları, 1996.
- Zeybek, Haşmet. Alpagut Olayı, Koral Yayınları, İstanbul 1977.