Saray rejiminin aparatlarından Yeniden Refah Partisi Milletvekili Ali Yüksel geçtiğimiz günlerde Gazete Duvar’dan Can Bursalı ile bir röportaj gerçekleştirdi. Daha önce de üç eşli olması ile gündeme gelen bu gerici, röportajda hem “üç eşli” olma meselesine “açıklık” getiriyor hem de bir dizi konu ile ilgili yargı dağıtmaktan geri durmuyor. Adeta röportajın her bir cümlesinden kadın düşmanlığı, kaba cinsiyetçilik ve gericilik akıyor.
Orta çağ artığı karanlık zihniyetin 21. Yüzyıldaki temsilcilerinden biri olan Ali Yüksel’in röportajda yer alan bazı ifadeler şöyle:
“-1990 yılında Alman İslam Konseyi tarafından ‘Avrupa Şeyhülislamı’ ilan edilmek Yüksel’in en büyük övünç kaynaklarından birisiymiş.
-“Erbakan Hoca’nın yetiştirmesi/talebesi Erdoğan”ın AKP’si iyi işler yapsa da hâkim güçler kendilerine hizmet eder hale getirmiş.
-6284’ün tamamen kaldırılmasını talep etmiyorlarmış. 6284’teki ‘aileyi bozan unsurların’ temizlenmesi gerekiyormuş.
-Hayatının bir döneminde üç eşli olduğunu ifade eden Yüksel’in niyeti dörde kadar gitmekmiş. Allah’ın emrine uygun olarak yaptığı evlilik ile ‘uğraşanlar’ İslam düşmanlığı, din düşmanlığı yapıyorlarmış.
-Kadın hürriyeti denen şey, temelinde erkeklerin oyunuymuş. Kadınlar sevdiği hayat arkadaşına bir çay yapmak, yemek yapmak yerine pavyonda gözünden şehvet akan insanlara hizmet ediyorlarmış.
-Erkek ve kadın evlenmediği takdirde ‘cinsel ihtiyacını gayrı meşru gidermek’ zorunda kalırmış. Erkek ve kadınlar evlenmezse piyasa ‘piçlerle’ dolarmış.
-Batı bizi cephede yenemeyince aile yapımızı bozmak için çabalamış ve başarılı olmuş.
-Kanunları yapanlar, yüzde 99’u Müslüman olan ülkede Müslümanların inancına aykırı kanun yapıyorlarmış. Yüksel’in 45 yılını geçirdiği Avrupa’da öyle bir şey yokmuş.
-Şer-i hukuk uygulamasını yapabilse canla başla yapmak istermiş.
-Kadınla erkek eşit olamazmış. Eşitlik değil İslam hukukuna göre ‘adalet’ olması gerekiyormuş.
-Kendisi gerici değilmiş. Gericilik olayı Hz. Muhammed’in vefatından sonra Arapların İslam'dan dönüp putperestliğe geçmelerine deniliyormuş. Gerçek gericiler, İslam’dan sapanlarmış.
-Tarikatlar çok kıymetli bir hizmetmiş. İhya ve ıslah edilmediği için sahteleri çıkmış. O ‘müesseselerin’ yerini dolduracak bir şey yapılmadığı için toplumda bozulma olmuş. İnsanlar tarikatlara gitmek yerine kahvehanelere gidiyorlarmış. Oralarda da ahlakları bozuluyormuş.”
***
Ali Yüksel’in röportajında öne çıkan bu “değerlendirmeler” temsil ettiği kokuşmuş gerici zihniyetin özeti niteliğindedir. Bu karanlık zihniyet faili olduğu her türlü sorunu “dış güçler”in üstüne yıkmaya çalışıyor. Yaptıkları her türlü yoz, gerici, pespayelikleri “din şalı” ile örtmeye çalışıyor. Kendileri üç-dört eşli yaşarken, kalkan oldukları tarikatların yurtlarında çocuklara tecavüz edilirken, utanmadan “aile yapısının korunması” üzerine vaazlar veriyor, bu söylemle orta çağ artığı zihniyetlerini, devletin tüm imkanlarını da kullanarak topluma empoze etmeye çalışıyorlar. Kadın düşmanlığından beslenen bu orta çağ artığı zihniyet, kadınları erkeklerin kölesi haline getirebilmek için adeta çırpınıyor. Mecliste milletvekiliyken aleni bir şekilde “şeriat” propagandası yapacak kadar da pervasızlar. Ne de olsa dinci-faşist zihniyet Saray’a hakim ve hadsizliklerinden dolayı hesap soran yok.
Yüksel, sermayenin ultra gerici kanadının temsilcilerinden biridir. Kendisinden bir farkı olmayan AKP ile birlikte iğrenç, koyu karanlık düşüncelerini tüm topluma dayatmaktadırlar. İşçi ve emekçilere şeriattan, öbür dünyada Allah’a verilecek hesaptan riyakarca bahsederken, kendileri bu dünyanın tüm nimetlerinden sefih bir şekilde yararlanmaktadırlar. Ali Yüksel gibi kendini bilmezlere haddini bildirmek ise, ancak işçi ve emekçilerin bu gericiliğin kaynağı da olan kokuşmuş rejimi yıkmak için birleşik mücadeleyi yükselttiklerinde mümkün olacaktır.
B. Koza