İktidar medyası Suriye’de yaşanan son gelişmeleri büyük bir sevinçle karşıladı. Hızlan yayılmacı, işgalci-ilhakçı söylemleri öne çıkartmaya başladı. Açlık ve sefaletin kıskacındaki işçi ve emekçileri şoven-ırkçı söylemlerle sersemletmek için yalan haberde sınır tanımadı. İktidar medyası neo-Osmanlıcılığın kitleler içerisinde köpürtülmesi için mesai yaptı, yapamaya devam ediyor.
Yandaş medyanın Suriye'deki olaylar konusundaki tutumu ibretliktir. Yaşananları haberleştirme tarzlarıyla, attıkları manşetlerle gerçekleri ters yüz etmek için tüm hünerlerini sergilediler. Zalimi mazlum, mazlumu zalim göstermek için riyakarlığın doruklarını fethettiler. Suriye’deki gelişmeleri neo-Osmanlıcılık propagandası için tepe tepe kullandılar.
Etrafa zehir saçan medyanın bu tutumu ABD-İsrail patentli BOP yandaşlığıdır aynı zamanda. BOP demek ABD eski dışişleri bakanı Condoleezza Rice'nin ifadesiyle “22 İslam ülkesinin sınır ve rejimlerinin ABD çıkarları doğrultusunda değiştirilmesi” demektir. Yandaş medya tam da bu stratejik hedefe hizmet etmek için var gücüyle işçi ve emekçileri şoven, ırkçı söylemlerle sersemletmeye çalışıyor.
AKP iktidarının borazanı bu medyaya göre “sıradan halk” helikopter düşürmüştü. Halk kitleleri birdenbire ortaya çıkmış, “iman dolu” yürekleriyle “daha fazla özgürlük”, “daha fazla demokrasi” için Esad’ı devirmişti. Bu besleme takımına göre ABD-İngiliz emperyalistleri, Gazze’de soykırım yapan Siyonist İsrail ve Saray rejimi tarafından silahlandırılan cihatçı katiller sürüsü “Suriye halkıdır”.
Ne hikmettir ki, ellerinde Suriye devletinin sahip olmadığı silahları olan ve “özgürlük” isteyen sıradan halk grupları ağır silahları ustaca kullanabiliyordu. Helikopter düşürebiliyor, tankları havaya uçurabiliyorlardı.
Yandaş medyanın yalanları gerçekleri karartmaya yetmedi. Zira özel eğitim almamış birinin helikopter düşürmesi hayaldir. Bırakalım halkı, özel eğitim almamış bir asker dahi helikopter düşürecek kadar becerikli olamaz. Bunu yapabilmek için aylarca değil yıllarca özel eğitim almış olmanız gerekir. Nitekim cihatçı çeteler yıllardan beri ABD-Türkiye-İsrail gibi sömürgeci güçler tarafından eğitilip silahlandırıldı, körfez şeyleri tarafından finanse edildi.
***
Libya'nın yakılıp yıkılması, ABD, NATO ve İsrail’in ortak senaryosuydu. Türkiye de o savaşa dahil olarak suça ortak oldu. Bindirilmiş kıtalar Libya'da görevini yaptı. Şimdi aynı gruplar “özgürlük isteyen halk” kılığında Suriye'de görevdeler. Oysa bu IŞİD artıklarının %40’tan fazlası Suriyeli bile değil. Onlarca ülkeden devşirilmiş katillerden oluşuyor. Suriyeli olanların ezici çoğunluğu ise ABD-İsrail-Türkiye-Katar gibi Ortadoğu halklarına düşman devletlerin maşasıdır.
Yandaş medyadaki tetikçiler tüm bu gerçekleri es geçiyor. Güya Amerika’ya laf söyleyen bu düşkün takımı, “Trump Erdoğan'ı övdü” diye sevinç çığlıkları atıyor. Kürt halkının kazanımlarının yok edilmesi için ortaya çıkan imkanları ballandıra ballandıra yazılı ve sözlü olarak anlatıyorlar. Kara propagandada sınır tanımıyorlar. Aynı zamanda milliyetçi-şoven propaganda ile toplumsal atmosferi zehirlemek için mesai yapıyorlar.
Trump özetle, "Esad'ı Türkiye ve HTŞ devirdi" diyor. Yandaş medya ise AKP şefinin önünü açan açıklamayı alkışlıyor. Daha düne kadar HTŞ terör örgütü diyenler, cihatçı çeteleri kendinden geçerek alkışlıyor. ABD emperyalizminin şefi Trump’un, Erdoğan’ı “aptal olma” diye uyardığı mektubu yok sayıyorlar. Yeni pencere açıldığını, Kürt halkının Rojava’daki kazanımlarının yok edilmesi için fırsat doğduğunu döne döne tekrarlıyorlar.
Siyonist İsrail sessiz sedasız işgal ediyor, asırlık hayallerini gerçekleştiriyor. AKP iktidarı neo-Osmanlıcılık, ırkçılık ve şovenizmle emekçi kitleleri sersemletmek için gelişmeleri kullanıyor. Boş bir zafer hikayesini içerde gücünü tahkim etmek için kullanıyor. Saray medyası da kullanışlı bir aparat olarak emekçilerin gerçekleri görmemesi için özel çaba gösteriyor.
Suriye'de bugün için ABD kazandı. Bunun yanı sıra en büyük kazanan ise Filistin’de soykırım yapan İsrail’dir. Erdoğan ve onun rejimi, İsrail’e altın tepside zafer sundu. Savaş suçlusu Netanyahu, “Suriye fatihi” havalarında vaazlar veriyor. Erdoğan, Suriye’nin tozu-dumanı ardında kalan Gazze’deki soykırım savaşının da artık lafını etmiyor. Suriye'de sermaye sınıfının ve Erdoğan'ın şahsi beklentileri ve çıkarlarına uygun koşullar oluşmuş olabilir, ancak emekçiler kaybetti. On binlerce cihatçıya maaş veren, onlara silah ve mühimmat sağlayan AKP-MHP rejimi, on milyonlarca emekçiye ise açlık sınırının altında kalan bir asgari ücreti dayattı.
***
Esad devrildi. Peki, Esad devrildi de ne oldu? Irak'ta Saddam devrildikten sonra, Libya'da Kaddafi devrildikten sonra ne olduysa o oldu. Büyük Ortadoğu Projesi, yani kısa adıyla BOP’un Suriye ayağı da tamamlanmış oldu. Saray medyası sevinç naraları atıyor. Zira saray medyası ABD emperyalizminin, Siyonist İsrail’in, AKP iktidarı şefinin çıkarlarının bekçiliğini yapıyor.
Gazze'de soykırım yapan, Hamas düşmanlığı yapan İsrail, kendilerine cihatçı diyen HTŞ'den rahatsız olmuyor. Suriye'yi kendilerine açan HTŞ’den çok memnun, kendilerine mücahit diyen HTŞ de Müslümanları katleden İsrail’e elini uzatıyor. Üstelik bu İsrail Suriye'yi vuruyor, askeri birikimlerini yok ediyor, topraklarını işgal ediyor. Ancak HTŞ şefleri buna dair tek laf etmiyorlar. Öte yandan, sözde İsrail karşıtlığı üzerine konuşma yapan AKP iktidarının Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye’yi ziyaret ediyor. Katillerin şefi Colani ile pozlar veriyor. Siyonist İsrail’in ilgisine mazhar olan HTŞ’ye fikir babalığı yapıyor. Tüm bu gelişmelere iktidar medyası tam destek veriyor.
Rojava’da Kürt halkı, insanlık düşmanı çetelere karşı savaştı. Birlikte yaşadığı tüm halkların özgürlüğüne sahip çıktı. Kadınların eşitliğini savundu. Ancak iktidarın Kürt karşıtı politikaları, bu kazanımları hedef alarak bölgeyi yeniden istikrarsızlık ve kaos riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Saray medyası bu sürece su taşıyor. İçerde ve dışarıda şovenizmi, ırkçılığı, ne-Osmanlıcılığı güçlendirmek için özel çaba gösteriyor. Saray medyasının şovenist, ırkçı, neo-Osmanlıcı yaklaşımının panzehiri işçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesini büyütmektir.
H. Yağmur