ZSR fabrikasında iş cinayeti!

İş cinayetlerinin kaynağı kapitalizme karşı mücadeleye!

Ücretli kölelik düzeni devam ettiği sürece iş cinayetlerinin sonu gelmeyecektir. Taşeronlaştırma, güvencesiz ve esnek çalışmaya karşı mücadele verilmeden iş cinayetleri önlenemez.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 03 Ocak 2025
  • 08:00

Balıkesir’in Karesi ilçesinde 24 Aralık’ta meydana gelen iş cinayetinde 11 işçi yaşamını yitirdi. TMMOB, yaptığı incelemenin ardından hazırladığı raporda işyerinde denetim olmadığının, işçi sağlığı ve güvenliği için gerekli incelemelerin yapılmadığının altını çizdi. Rapor, ZSR’de yaşananın pervasız bir katliam olduğunun kanıtı olarak kayıtlara geçti. 11 işçi, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini “gereksiz masraf” sayan ZSR kapitalistinin kâr hırsının kurbanı oldu.

İşçi katliamının yaşandığı fabrika, Zirve Holding ve Senta Madencilik şirketlerinin sahibi olan Kalyoncu ailesine ait... Kalyoncu ailesi, AKP iktidarının desteği ile kârına kâr katmış, adım adım palazlandırılmış “beşli çete”den biri. Buna rağmen Kalyoncu kapitalisti halen teşviklerden aslan payını alıyor. Son verilen teşvik ise 100 milyon lira! 

Devasa kaynaklara sahip olan ZSR’nin sahibi Kalyoncu, işçi sağlığı ve güvenliği için fabrikada gerekli güvenlik önlemlerini almayı “israf” saydı. Kalyoncu kapitalisti, karşılığı ödenmemiş işçi emeğinden elde ettiği kârının çok küçük bir bölümünü işçi sağlığı ve güvenliği için kullansa 11 işçi hayatını kaybetmeyecekti. 

11 işçi kapitalizmin kanlı çarklarında katledilmişken, bunun baş sorumlularından biri olan AKP’nin ebedi şefi ise AKP Balıkesir il kongresinde muhalefeti suçladı. 11 işçinin iş cinayetine kurban edilmesinden sonra “devletin tüm kurumları ile seferber olduğu” yalanına sarıldı. Kaldı ki, işçiler öldükten sonra devlet seferber olsa ne yazar? Onun yapması gereken şey işçi katliamlarının durdurulması için önlem almaktır. 

11 işçinin katledilmesine tepki gösteren muhalefeti “acıları istismar etmekle” suçlayan Erdoğan, muhalefeti aynı zamanda “ahlaksız ve vicdansız” ilan etti. “Muhalefet çıksın Beşiktaş Gayrettepe’de ruhsatı sorunlu eğlence merkezinde yanarak can veren 29 işçinin hesabını versin” diyerek, can veren 11 işçiyi öldüren Kalyoncu kapitalistine kalkan oldu. Soma’da 301 maden işçisini katleden zihniyet tüm acımasızlığı, vurdumduymazlığı ve pişkinliği ile yerli yerinde duruyor.  

ZSR fabrikadında yaşanan kitlesel işçi katliamı ne ilk ne de son olacak. Zira AKP iktidarı iş cinayetlerinde Türkiye’ye çağ atlattı. Kapitalizmin çarklarının işçi kanı ile dönmesinin önünü açtı. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması için hiçbir yasal düzenleme yapmadı. 

AKP iktidarının ebedi şefi Erdoğan; kuralsız, güvencesiz ve kölece çalışma koşullarının yol açtığı iş cinayetlerini görmezden geliyor. İş cinayetlerini “kadere” bağlıyor. Emekçilerin dinsel inançlarını, iş cinayetlerini “makul” göstermek için istismar ediyor. Tersanelerde, fabrikalarda, inşaatlarda ve “yollarda’’ ölümcül kazalar artarak sürerken, her 5 dakika da bir iş “kazası” ve işçi cinayeti yaşanırken, utanmadan düzen muhalefetini suçluyor. Ne gaddarlıkta ne riyakarlıkta ne pişkinlikte sınır tanıyor. 

AKP iktidarı Türkiye’yi iş cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada ise on birinci sıraya yükseltti. Resmi verilere göre yılda 80 bin “iş kazası” yaşanıyor. Bu “kazalarda” her yıl 1600 işçi yaşamını yitiriyor. Yani Türkiye’de ölüm, işçilerin tepesinde demoklesin kılıcı gibi daima sallanıyor. Tüm toplu iş cinayetlerinin altında AKP-MHP iktidarının imzası var. Baş sorumlu olan Erdoğan ise pişkin pişkin muhalefeti suçluyor.  

İş cinayetlerinin bir kısmı kayıt altına alınmıyor. İşçilerin yarısı güvencesiz-sigortasız çalıştırılıyor. İş kazalarıyla ilgili kapitalistler hakkında yasal herhangi bir işlem yapılmıyor. Bu karanlık ölüm tablosunun altında sermayenin yürütme gücü AKP iktidarının imzası var. 

Sırtını iktidara dayayan kapitalistler, kârlarını azaltacağı gerekçesiyle işçi sağlığı ve güvenliği için önlem almaktan ısrarla kaçınıyor. AKP iktidarı ne yapıyor? Sözde de olsa denetim görevini yapmaktan kaçınıyor. Her zaman kapitalistlere tam destek veriyor, işçi katillerine kalkan oluyor. Bu nedenle iş cinayetleri her gün katlanarak madenlerde, tersanelerde, fabrikalarda, inşaatlarda devam ediyor…

Sermayenin vurucu gücü AKP iktidarı “iş kazalarını ortadan kaldıracak” söylemleriyle pazarladığı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nu çıkardı. İşçilerin gözünü boyadı. Çok geçmeden gerçek anlaşıldı. Çıkarılan kanun rantsal dönüşümün önünü açtı. Bu kanun ile birlikte AKP bir yandan kendine yönelen tepkileri pasifize etmeye çalışırken öte yandan da sermayeye yeni bir kâr kapısı açtı.

Kanun sadece 50’den fazla işçi çalıştıran patronlara yükümlülükler getiriyor. Bu kapsamda olan işyerleri ise toplam sayının sadece %2’sini oluşturuyor. Yani kanun, kapitalistlerin %98’ini işçi güvenliği almaktan muaf tutuyor. Yasa, denetimi yapacak olanların taşeron şirketlerde çalıştırılmasının önünü de açtı. 

Türkiye’de kapitalistler sürekli daha fazla kâr elde etmeyi hedefliyorlar. Bu kârı elde etmek için işçilerin birer birer ya da onar onar ölmesinin asalak kapitalistler için hiçbir önemi yoktur. AKP iktidarı bu kapitalizmin öldüren, çürümüş anlayışının hem ürünü hem destekçisidir. 

Ücretli kölelik düzeni devam ettiği sürece iş cinayetlerinin sonu gelmeyecektir. Taşeronlaştırma, güvencesiz ve esnek çalışmaya karşı mücadele verilmeden iş cinayetleri önlenemez. Bu bağlamda iş cinayetleri, sermaye iktidarının işçi sınıfını hedef alan saldırılarından ayrı düşünülemez. İş cinayetlerini önlemenin, kölece çalışma ve yaşam koşullarını değiştirmenin yolu işçi sınıfının örgütlü, militan mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir. 

H. Yağmur