Milli Eğitim Bakanlığı’nın "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını verdiği yeni müfredat programı 26 Nisan’da taslak olarak açıklandı ve 10 Mayıs’a kadar “kamuoyunun görüşüne açık bir biçimde” sunuldu.
MEB’in resmi sitesinde yapılan açıklamaya göre, 1 milyon 662 bin 780 kez indirilen taslağa ilişkin “67 bin 284 görüş iletildi”. Yine MEB’in bilgilendirmesine göre, önerilerin Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nca incelenmesinin ardından 2024-2025 eğitim öğretim döneminde yeni müfredat geçerli olacak. MEB kendi taslağını “önerilere” açtığını iddia etse de bu sürecin katılımcı ilerlediği anlamına gelmemektedir. Bu konuda iletilen öneriler şeffaf bir biçimde görülemediği için bu uygulamayla sadece “katılımcılık” görüntüsü verilmektedir. Oysa bu kaba bir sahtekarlıktan ibarettir. Zira eğitim emekçileri sendikası Eğitim-Sen’e bile taslak iletilmedi.
“2023 Eğitim Vizyon Belgesi” ve devamı olan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” isimlendirmesi manidardır. Maarif, “Bilgi ve kültür”, “eğitim ve öğretim sistemi” anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminde milli eğitim için kullanılan bir isimdir. AKP iktidarının yeni eğitim modeli tartışmalarını bu isimlendirme ile açmasının nedeni ise, ismin tam olarak taslağın gerici içeriğini yansıtıyor olmasıdır.
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” AKP’nin “yeni yüzyılında” eğitim alanındaki “yerli ve milli” projelerinin toplamını içermektedir. Söz konusu müfredat ise kapitalistler, YÖK, MEB, Diyanet ve tarikatlarla birlikte yürütülen MESEM ve ÇEDES gibi projelerin tamamlayıcısı niteliğindedir. Bu ise eğitim sistemi içerisinde az da olsa kalan bilimsel içeriklerin köküne kibrit suyu dökülmesi anlamına geliyor. Kısaca birkaç örnek vermek gerekirse; Türkçe dersinde dil bilgisi müfredattan çıkarılırken, Matematik dersinde ise İntegral kaldırıldı. İlkokullar için belirli gün ve haftalarda “Kut’ül Amare” ve “Şehitlik Günü” eklendi. Örnek “bilim insanı” olarak askeri pilot “Alper Gezeravcı” tercih edildi.
***
AKP iktidarı döneminde eğitim-öğretim programlarının her kademesi sayısız kez değiştirildi. 22 yıllık iktidarı boyunca AKP, 9 kez Milli Eğitim Bakanı, 17 kez ise eğitim programlarında değişiklik yaptı.
Gerici ve ticari eğitim politikaları, art arda yapılan değişikliklerle müfredata eklendi. Yapboz tahtasına çevrilen eğitim sistemi adeta delik deşik edildi. Rejim her adımında bilimin gereklerini daha çok dışladı, dini duyguların kaba istismarına dayalı projeleri ise çeştili isimlendirmelerle küçük çocuklara pervasızca dayattı, dayatıyor.
AKP-MHP iktidarı eğitim kurumlarını kullanarak genelde topluma, özelde ise çocuklara dinci-gerici ideolojiyi dayatmak için sistematik ve sinsi bir şekilde çalıştı. Bu kapsamda birçok gerici uygulamayı hayata geçirdi: 4+4+4 eğitim sistemi, “stratejik plan”, “eğitimin vizyonu”, gerici vakıf-tarikat-cemaat protokolleri, “değerler eğitimi”, “Asım’ın nesli projeleri”, “ÇEDES” uygulaması ve “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli.” Farklı adlar altında gündeme getirilen bu saldırılar ideolojik bir bütünlük taşımaktadır.
Tüm bunlar belirlenmiş bir plana göre peş peşe dayatılan gerici hamlelerdir. Öte yandan, bu saldırılarla eğitim süreci kapitalistlerin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmektedir. Tüm projelerin ve modellerin “MESEM” ile uyumlu olduğunu ve temelini bunun oluşturduğunu bir an bile gözden kaçırmamak gerekir.
Kapitalistlerin örgütü Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), yeni müfredat programının duyurulmasının ardından yaptığı yazılı açıklamada eğitimin “gerçek beka meselesi” olduğunu ifade etti. Daha önce “meslek lisesi memleket meselesi” türünden açıklamalar yapan kapitalistler, eğitim alanında hayata geçirilen uygulamaların ismini koymuş görünüyorlar. Zira “yeni müfredat”, hem AKP’nin hem de sermayenin “gerçek beka meselesi”dir aynı zamanda.