Çocukların karne heyecanını haber yapan TV kanalında 8-9 yaşlarında bir çocuğun sözleri, kapitalizmde, kapitalistlerin demir yumruğu AKP iktidarında yoksulluğun ve hayat pahalılığının tablosunu bir kez daha ortaya serdi. “Annem karne hediyesi olarak et aldı” diyor çocuk. Şaka yapar gibi görünmüyor çocuk. Ağlayıp durumu dramatize de etmiyor. Hediye almanın sevinciyle konuşuyor. Annesi çocuğa şaka yapmışsa bile, çocuk iyi bir hediye almış gibi keyifli.
Çocuk ve ailesi hakkında net bir şey söyleyemeyiz. Çocuğun keyiflenmesinden anlaşılacağı üzere emekçi bir ailenin çocuğu. Açlık sınırının şimdiden asgari ücrete ulaştığı koşullarda, insanlar ete hasret. Öyle ki et, hediye statüsüne terfi etti.
***
Nüfus kağıdımı yenilediğim için yeni olsa da doğum tarihi eski. Sözünü ettiğim çocuk yaşlarında olduğum dönem ‘80 öncesiydi. Babam, abim çalışıyordu. Gecekonduda oturuyorduk. Velhasıl yoksulduk. Ama buna rağmen annem yemeklere her gün 100 gram olsa bile et veya kıyma koyardı. Haftada bir gün de (cumartesi günleri) et yoğunluklu yemek ya da balık yerdik. Beslenmiyor, yine karnımızı doyuruyorduk ama et hediyelik statüsünde değildi. Giderek eti daha az yemeye başladık. Bugün gelinen aşamada ise hediyelik halde.
Bugünkü durum AKP iktidarının bir sonucu mu? AKP’nin krizi daha derin hissetmemizde payı var kuşkusuz. Ama bu durum AKP iktidarının değil, kapitalizmin kaçınılmaz sonucudur.
***
Kapitalizmde kriz işçi ve emekçilere fatura edilerek aşılır. Kriz kaçınılmaz olarak belli bir döngüyle tekrarlanır. Her tekrarda daha derinleşir. İşçi sınıfı kapitalizmi devirip iktidara gelmediği sürece kapitalistler krizlerini sürekli işçi ve emekçilere fatura eder.
Ekmeğin bile yavaş yavaş lüks haline geldiği koşullarda beslenmek şöyle dursun, aç kalmamak bile zorlu bir hale geldi. Artık çocuklar ete hediye gibi seviniyor. Bu olgu, işçi, emekçiler için son derece dramatik bir durum. Bu dramatik tabloyu ise elbette kapitalist sömürü düzeni yaratıyor.
Avrupalı düzen partileri AKP’yi gerçekten kıskanıyor
AKP’li vekiller sürekli Avrupa’nın bizi kıskandığını söylüyor. Toplam olarak bakıldığında bunun paranoyakça bir yalan olduğu açık. Ama kapitalistler ve düzen partileri üzerinden bakıldığında AKP’liler kesinlikle doğru söylüyor. “Işıltılı” maliye bakanı Nebati İngiltere’de bakanların sokağa çıkmaya korktuklarını, kendilerininse rahatça sokağa çıktıklarını söylüyordu.
Bu cümle düzen partileri açısından bir gerçekliği ifade ediyor. Kapitalist Türkiye’nin bugün yönetim koltuğundaki AKP, her şeye rağmen 20 yıldır o koltukta oturabiliyor. Elbette bu, Avrupalı düzen partileri açısından kıskanılacak bir durum.
Bu durumu yaratan ise AKP’nin yönetmekteki başarısından çok işçi ve emekçilerin örgütsüz olmalarıdır. Bu örgütsüz hali yüzünden AKP’ye alternatif olarak neredeyse AKP ve MHP artıkları denebilecek “6’lı Masa” umut olarak görülüyor. Seçimleri 6’lı Masa kazandığında et bugünkü gibi hediyelik olmaya devam edecek.
Etin hediyelik olmaktan çıkıp protein olarak bir beslenme ürünü haline gelmesi, AKP’nin gitmesiyle değil, bu barbarlık düzenin yıkılmasıyla mümkün olacaktır.
Devrim olmadığında yönetim koltuğuna oturan değişse bile tablo dramatik kalmaya devam edecek. Hatta işçi ve emekçiler örgütlenip kapitalizme karşı mücadele vermediği sürece bu tablo daha dramatik hale gelecek. Hırsızlığa, talana, soyguna ses çıkarmamanın birincil nedeni olan örgütsüzlük durumu devam ettiği sürece etin hediyelik olması bir yana ekmek bile iyice küçülecek.
Tek yol var: Örgütlenip kapitalizme karşı mücadele etmek. Kapitalist sistemi devirip işçi sınıfı iktidara geldiğinde, çocuklara hediye olarak et değil, bir dünya verilecek.
H. Ortakçı