CHP Saray rejiminin inşasında suç ortaklığı yapmış!

Görünen o ki CHP’nin dün olduğu gibi bugün de sermaye sınıfının çıkarlarına hizmet etmekten ve saray rejiminin ömrünü uzatmaktan başka bir işlevi yoktur.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 22 Eylül 2023
  • 08:00

“Bozuk düzende sağlam çark olmaz” deyimi yüzeysel bir saptamanın ötesinde tüm çarkların aynı düzenin kurallarına göre çalıştığının özlü bir ifadesidir. Geldiğimiz noktada düzenin ana muhalefet partisi CHP’nin de saray rejiminin değirmenine su taşıdığını gösteren verilerin ortaya saçılması, Pir Sultan Abdal’a ithaf edilen bu deyimin ne kadar güncel olduğunu birkez daha hatırlatmıştır.

Saray rejimi yönetme konusunda ne zaman ciddi bir tıkanma yaşasa düzen muhalefeti imdadına yetişiyor. Savaş tezkerelerinin mecliste onaylanması, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaş politikalarının desteklenmesi, imar affı adı altında emekçilerin insanlık dışı, deprem ve sel gibi doğal afetlere dayanıksız yapılarda yaşamaya mahkum edilmesi vb… Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, bir de seçim usulsüzlüklerinin görmezden gelinmesi, hatta üstünün kapatılması için de destek sağladığı ortaya çıktı.

18 Eylül 2023 tarihinde Nevşin Mengü’nün eski CHP Milletvekili Atilla Kart ile yaptığı canlı yayında bu gerçek tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. Kart’ın ifşaatlarına CHP’den herhangi bir itiraz gelmiş değil.

2017 referandum seçimlerinde hezimete uğrayan AKP-MHP ittifakı, 1,5 milyon mühürsüz oyu geçerli sayarak sonucu kendi lehine çevirebilmişti. Düzen yasaları çiğnenerek alınan bu kararla Türkiye’nin “başkanlık sistemi” denilen ucube, tek adama dayalı despotik bir rejimle yönetilmesinin önü açılmıştı. Seçimde yapılan yolsuzluk tartışmaları başlayınca, AKP şefi Tayyip Erdoğan “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek, “1,5 milyon geçersiz oyu kendimize saydık. Ne haliniz varsa görün” demeye gelen o pişkin açıklamayı yapmıştı. 

Herkesin gözü önünde yapılan bu kaba hırsızlığa gösterilen tepkilere AKP-MHP rejimi kulaklarını tıkadı. Dönemin Konya Milletvekili Atilla Kart, partisi CHP’den yetki alarak seçim usulsüzlüklerine karşı iptal davası açmış, yaklaşık bir buçuk ay sonra davayı kazanmış ve sonucu Kemal Kılıçdaroğlu ile paylaşmıştı. Yaptığı özel görüşmede, CHP adına dosyayı AHİM’e taşımak istediğini söylemiş ve Kemal Kılıçdaroğlu’ndan onay almıştı.

Kılıçdaroğlu’nun “adalet yürüyüşü” yaptığı günlerde gerçekleşen bu görüşmeden bir gün sonra CHP bürokratları, Kılıçdaroğlu adına Atilla Kartı arayarak, AİHM’e başvurunun parti adına değil kişisel olarak yapılmasını istediler. Atilla Kart’ın yaptığı bu ifşaat, CHP şefleri tarafından yalanlanmadı. Oysa o günlerde 1,5 milyon sahte oyun geçerli sayılması referandumun sonucunu değiştirmiş, hezimete uğrayan dinci-faşist blok o sayede “zafer” ilan edebilmişti. CHP şeflerinin aldığı bu utanç verici tutumla, sermaye ve emperyalistler tarafından desteklenen tek adama dayalı zorbalık rejiminin inşasında suç ortağı olduklarını gösteriyor. 

***

Son seçimlerde tescilli dinci-faşist partilerle kirli ittifaka giren CHP, kitleleri parlamenter rejime yeniden geçiş sözleriyle ve Anayasa taslaklarıyla aldatmış; sonuç olarak parlamenter sisteme geçmek bir yana Türkiye tarihinin en gerici-faşist bileşenli meclisinin oluşturulmasına katkıda bulunmuştur. AKP’nin kazandığı bütün seçimlerin hileli olduğu ortadayken CHP’nin toplumsal muhalefeti örmek bir yana, yasal itiraz yollarını kullanmaktan bile aciz olduğu bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Görünen o ki CHP’nin dün olduğu gibi bugün de sermaye sınıfının çıkarlarına hizmet etmekten ve saray rejiminin ömrünü uzatmaktan başka bir işlevi yoktur.

İşçi ve emekçilerin tek çıkış yolu; tek adam despotizmine hizmet eden düzen muhalefetinden medet ummayı bırakmak, kendi geleceklerini kurmak için örgütlü mücadeleyi yükseltip Saray rejimi ve sermaye düzeninden hesap sormaktır.