Alaattin yoldaş ölümsüzdür!

“Bir zincir vardı, etle kemiğin birleşmesine engel olan, onları da çoktan kırdım!..”

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 19 Kasım 2020
  • 08:00

TKİP üyesi Alaattin Karadağ yoldaş, komünist hareketin saflarına katılırken kuruyordu bu cümleyi. Sınıfın devrimci partisinin çağrısına yanıt vermiş, 1999 Mart'ında, “Evet yoldaşlar, bir proleter sizi bekliyor” diyerek parti üyelik başvurusunda bulunmuştu. Bundan 10 yıl sonra, Esenyurt'ta 19 Kasım 2009 tarihinde, partinin çağrısını işçi ve emekçilere taşırken sokak ortasında infaz edildi.

Alaattin yoldaş sınıf mücadelesi içerisinde tereddüt etmeden yer aldı, dövüştü ve ölümsüzleşti. “Ölümü kadar yaşamı ile de onurlandırıyordu, partimizi, sınıfı ve devrimi.” Bu yaşam ki milyonlarca işçi ve emekçi gibi gözünü daha ilk açtığında yoksulluğu, açlığı ve sömürüyü görüyordu. Bu yaşam ki, daha ilk gençlik çağlarında, tek başına şehrin sokaklarını bir baştan bir başa partisinin sözü ile donatıyordu. Bu yaşam ki işkence tezgahlarından, zindanlardan, direnişlerden başı dimdik çıkıyor; partisini, yoldaşlarını ve devrim davasını onurlandırıyordu.

***

Alaattin yoldaş, 1978 yılında Arap-Alevi nüfusun çoğunlukta olduğu Antakya'da, tarım ile geçinen yoksul bir köylü ailesinde doğdu. O coğrafyadaki birçok ailede olduğu gibi, babası Arap ülkelerine işçi olarak çalışmaya gitmişti. Alaattin yoldaş daha çok küçük yaşlarda tarımda çalışıyordu. 9 yaşına geldiğinde kısa süreli de olsa tamircinin yanına çırak olarak girmişti. 13-14 yaşına geldiğinde ise bir akrabalarının yanında, gecesi ve gündüzü olmayan çalışma koşullarında çırak olarak çalışmaya başlamıştı. Aldığı haftalığı direk ailesine veriyordu. Bu yerden ayrılmak istemesine ailesi şiddetle karşı çıkmıştı. Bu dönemi “Şimdi düşünüyorum da demek ki insanın devrimle, devrimci mücadeleyle uzaktan hiçbir bağı olmasa bile, o kadar baskı, sömürü ve yabancılaşmaya bir yerde kendini tepkiye bırakıp isyan kanallarını açıyor ve o kanal karşılığını bulursa oraya akıyor.” diye tarif ediyordu.  Bu dönemde sıklıkla aile ilişkilerini, insan ilişkilerindeki yozlaşmayı düşünüyor, bunlara tepki duyuyordu. Akraba çevresi üzerinden yeni insanlarla tanışıyordu. Bu dönemde küçük bir sanayi sitesinde çalışmaya başladı. Bu sanayi sitesinde Ekim’ci komünistlerle ilk bağını kurmuştu. Çok kısa bir süre sonra bu bağ, örgütlülüğe dönüştü. Alaattin yoldaş artık Antakya'yı bir baştan bir başa devrim şiarları ile donatan, devrim ve sosyalizm davasının sesini gür bir şekilde taşıyan örgütlü bir devrimciydi.

Çok genç bir yaşta, partinin çağrısına kulak vererek, daha büyük kentlere gitti. Bu dönem partinin ciddi operasyonlara ve tasfiyeciliğe karşı mücadele verdiği zor bir dönemdi. Bu zor dönem, Alaattin yoldaşı olumsuz olarak etkilememiş, onun mücadele azmi ve isteğinden hiç ir şeyi kaybettirmemişti. Öyle ki yine bu dönemlerde, 99 Mart'ında bir fabrikada işçi olarak çalışırken “Yaklaşık bir yılı aşkın bir süredir partimizin saflarında örgütlü bir komünist olarak sınıf mücadelesinin içindeyim. Yaşadığım süreç beni çok olumlu bir şekilde geliştirdi. Kendimi bildim bileli işçi olduğum için sınıfla bağ kurmak bana zor gelmedi. Üretim alanından kurduğum ilişkiler bana yeni yeni olanaklar sunuyor ve ilişki ağını geliştiriyor. Ben özünde bir işçi, devrimci bir işçi olarak şunu daha da net anladım. Önemli olan sosyalizmi, sınıf partisini, öncü işçi kavramlarını militanca ezbere bilmek değil, onun hayattaki karşılığını hissetmek ve işçi kitlelerine onların gündelik ve genel yaşantılarında karşılığını hissettirmek ve yakıcı bir ihtiyaç olduğunu kavratmaktır.” diyerek partisi ile bütünleşmek istediğini duyuruyordu.

TKİPli bir devrimci olarak, 14 Nisan 2001'de İzmir'de büyük bir işçi mitinginde parti materyallerini kullanırken gözaltına alındı, tutuklandı. Gözaltında ve zindanda gördüğü ciddi işkencelere karşın büyük bir direnç gösterdi. Çıkarıldığı DGM'lerde devrim ve sosyalizm davasını cepheden savundu. Alaattin yoldaşın tutsak olduğu dönem, büyük zindan direnişinin de başladığı dönemdi. Yoldaş, bu direnişin daha ilk günlerinde SAG ve ÖO’ya katılmakta tereddüt etmedi. Alaattin yoldaş başı dik çıktığı zindan sürecine dair çok detaylı bir değerlendirme ve gözlem raporu hazırlayarak partisine sundu.

Alaattin yoldaş bir komünist olarak, partinin program ve tüzüğünü yaşamına kılavuz etmişti. Öyle ki çalışma alanına dair gözlemlerini ve değerlendirmelerini sürekli olarak partisi ile paylaşıyordu. Ekim'in mücadele sahnesine çıktığı ilk günlerden beri çok önemli bir silahı olan “devrimci eleştiri, öz eleştiri” kültürünün önemli bir temsilcisiydi. TKİP üyelik başvurusunda, örgütlenmeden önceki yaşamını “sürekli haklının yanında yer alan ama haklı haksız tartışmalarında konuşmaya cesaret edemeyen ve diğer birçok konuda kişisel veya genel olsun kendi kendime yabancılaşmış” diye tariflerken, aradan geçen sürede parti yaşamında gördüğü yanlışlar karşısındaki yaklaşımı, konuyu ele alışı ve eleştirileri ile “yanlışlara karşı partili tutumun” nasıl olması gerektiğinin bir temsilcisi olmuştu.

Alaattin Yoldaş'ın yaşamı, partinin sınıf çalışması doğrultusunda birçok büyük kentte, sanayi bölgelerinde, fabrikalarda çalışarak geçti. Fabrika çalışmalarından birinde, sağ elinin 4 parmağını bir iş kazasında kaybetti. “Sınıf çalışması içinde elini/parmaklarını yitirmiş olmak yoldaşımızın devrimci azmini bir nebze olsun zayıflatmak bir yana, sınıf bilincini daha da keskinleştirmiş, kokuşmuş kapitalist düzene kinini daha da bilemişti.”

Alaattin yoldaş partinin verdiği her görevi aynı ciddiyet, disiplin ve özenle yerine getirdi. Birçok parti görevinde yer aldı. İstanbul İl Komitesi'ne bağlı bir alt komitede çalışırken bir başka ile İK üyesi olarak atanmıştı. Bu sırada bile bulunduğu yerde partinin sesini ve çağrısını ulaştırmaya devam ediyordu. Bir yoldaşıyla çıktığı, TKİP III. Kongresi'nin duyurulduğu afişleme faaliyeti sırasında sermaye devletinin katil cellatları tarafından fark edildiler. Alaattin yoldaş, tıpkı daha öncede yaptığı gibi yoldaşını korudu, onu bölgeden uzaklaştırdı. Yaşanan çatışmada Alaattin yoldaş önce yaralandı. Sonrasında ise sokak ortasında infaz edildi.

Alaattin yoldaşın katledilişinin ardından tam on bir yıl geçti. Tıpkı diğer şehit yoldaşlarımız gibi, yaşamı ve ölümü ile bizlere büyük bir miras, kızıl bir bayrak bıraktı. Alaattin yoldaştan devraldığımız mücadele bayrağı, milyonlarca işçi ve emekçinin, ezilen halkların, kadın ve çocukların azgınca sömürüldüğü, açlığa ve sefalete mahkûm edildiği kapitalist düzene karşı verdiğimiz mücadelede ellerimizde dalgalanmaya devam edecek!

Kaynak:

* Alaattin Karadağ yoldaş üzerine... (www.tkip.org)

** Alaattin Karadağ (Nurettin) yoldaşın Parti üyeliği başvurusu…/ Mart 1999 (www.tkip.org)

İ. Y. Gün