“Akademik Hareketlilik Projesi” ile üniversitelere saldırı

Proje kapsamında şimdiden ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi’nde rektörlük tarafından bazı akademisyenler için “geçici görevlendirme” talepleri geldi. Söz konusu projenin üniversitelere dönük saldırının yeni bir halkası olmaması için üniversitelerin bütün birleşenlerinin ortak bir zeminde mücadele etmesi gerekir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 30 Aralık 2022
  • 19:00

YÖK geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile “Akademik Hareketlilik Projesi” adı altında bir projeyi hayata geçireceğini duyurdu. Söz konusu proje kapsamında akademisyenler 2006 yılı sonrasında kurulmuş üniversitelerde geçici görevlendirme ile görevlendirilecek. YÖK başkanı projeyle yeni kurulmuş üniversitelerde niteliği arttıracağını ileri sürse de söz konusu projenin kapsamı bunun çok ötesinde. Proje, başta ODTÜ, Boğaziçi Üniversitesi gibi üniversiteler olmak üzere akademiye dönük yeni bir tasfiyenin önünü açıyor. Zira gerici-faşist iktidar yirmi yıldır tüm kamu kurumlarını yandaşları ile doldurdu. Elbette üniversitelerde bu saldırının önemli bir halkasıydı. Özellikle 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL ve çıkarılan KHK’larla akademiye dönük ciddi bir saldırı yaşandı. İlerici-muhalif binlerce akademisyen bir gecede KHK’larla üniversitelerden uzaklaştırıldı. Gerici-faşist iktidar her ne kadar çok yönlü bir tasfiye süreci gerçekleştirse de ODTÜ, Boğaziçi, İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi gibi köklü bir mücadele geleneği olan üniversitelerde istediği sonucu tam olarak elde edemedi. Öyle ki bu üniversitelerin her birine özenle seçilmiş kayyımları rektör olarak atadı. Kayyım rektörler eliyle muhalif akademisyenlere, öğrencilere, üniversite emekçilerine saldırdı. Ancak geçen yıl Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan direnişle “direniş duvarına” tosladı.

Söz konusu “Akademik Hareketlilik Projesi”, YÖK’ün ilan ettiği gibi akademide niteliği arttıracak bir uygulamadan çok üniversitedeki ilerici ve muhalif akademisyenlerin üzerinde bir tehdit olarak duruyor. Zira son dönemde özellikle Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan direnişten sonra, kayyım rektöre “kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” diyerek sırtını dönen onlarca akademisyen üniversiteden çeşitli bahaneler ile atıldı, dersleri elinden alındı. Benzer bir durum ODTÜ’de de yaşandı.

Proje açıklandığında akademisyenlerden tepki ve Eğitim-Sen’den projeye dair açıklama geldi. Eğitim-Sen yaptığı açıklama şunları ifade etti: “Öğretim üyelerinin başka üniversitelerde görevlendirilmesi ancak gönüllülük esasına göre yapılabilir. Ancak proje ile öğretim üyelerinin ‘gönüllü’ olmaması durumunda ‘üniversite yönetim kurulu kararı ve rektörün onayı’ ile görevlendirmelerin yapılabileceği belirtilmiştir. Üniversitelere gönderilen yazıda ise öğretim üyelerinin 2547 sayılı yasanın 41. maddesi kapsamında görevlendirileceği, dolayısıyla görevlendirmeyi kabul etmeyenlerin ‘istifa etmiş’ sayılacağı belirtiliyor. Bu durum kabul edilemezGörevlendirmeyi kabul etmeyen öğretim üyelerinin ‘istifa etmiş’ sayılacak olması, açıkça cezalandırma amacı taşıyan, sürgün aracı olarak kullanılan, keyfi ve hukuksuz görevlendirmelere zemin hazırlayacaktır.”

Üniversitelere dönük saldırılarını her geçen gün arttıran gerici-faşist iktidarın “Akademik Hareketlilik Projesi”ni yeni kurulan üniversitelerde niteliği arttırmak amacıyla kullanmayacağı çok açıktır. Söz konusu proje ilerici ve muhalif akademisyenlerin tasfiyesinin yanı sıra üniversitelerde nitelik sorununu daha da derinleştirecektir. Zira halihazırda ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, YTÜ, İÜ gibi köklü üniversitelerde KHK’larla yaşanan tasfiye nedeniyle derinleşen bir nitelik sorunu yaşanıyor. Çünkü ihraç edilen kadroların yerini “kişiye özel atama” yoluyla liyakatsiz, niteliksiz yandaş kadrolarla doldurdular. Ayrıca öğrenci kontenjanları sistematik olarak artarken öğretim üyelerinin sayıları değişmedi, hatta kimi yerlerde azaldı. Gerici-faşist iktidarın yükseköğrenime dönük pratiklerinin hiçbiri “üniversitelerde nitelik sorununu giderme” kaygısı ile gerçekleşmedi. Tam tersine “yandaş kadroların istihdamı” amacıyla gerçekleşti. Üniversitelerin nitelik sorunu eğitime dönük bakış açısının bir özetidir. Bundan dolayı yalnızca öğretim üyelerinin sayılarının arttırılmasıyla çözülebilecek bir sorun değildir. Kuşkusuz bu sorunun önemli bir yönüdür. Ancak eğitimi yalnızca sermayenin ihtiyacına göre şekillendiren, toplumsal ihtiyaçları göz ardı eden kapitalist düzende “eğitimde nitelik sorunu” çok boyutlu bir sorundur. Bu kapsamda gerici-faşist iktidarın yükseköğrenime dair bütün pratikleri/uygulamaları (akademisyenlerin ihraçları, YÖK’ün kuruluşu, kayyım rektör atamaları, soruşturma terörü, liyakatsiz atamalar, pıtrak gibi çoğalan özel üniversiteler vb.) sorunu çözmekten çok derinleştiren bir sonuç ortaya çıkarmıştır.

Proje kapsamında şimdiden ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi’nde rektörlük tarafından bazı akademisyenler için “geçici görevlendirme” talepleri geldi. Söz konusu projenin üniversitelere dönük saldırının yeni bir halkası olmaması için üniversitelerin bütün birleşenlerinin ortak bir zeminde mücadele etmesi gerekir.