WEF’in Küresel Riskler Raporu: “Kötüleşen küresel görünüm”

“Dünya hiç bu kadar riskli olmamıştı” diye sızlanan emperyalist çetelerin egemenliği altında, insanlığın ve doğanın geleceği tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. “Küresel riskler raporu” bu gerçeğin kimi çarpıcı verilerini sunuyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 23 Ocak 2024
  • 08:00

Geride kalan 2023 yılındaki gelişmeler, gezegenimizin “uyurgezer bir şekilde felakete doğru gittiğini” gösteren çok sayıda veri sundu. Derinleşen sosyal eşitsizlik, sınıflar arası büyüyen uçurum, ekonomik kriz, yükselen enflasyon, artan hayat pahalılığı, ırkçı-faşist hareketin yükselişi, devletler arası çatışmalar, artan jeopolitik gerilimler, Ukrayna’dan Gazze’ye, Sudan’dan Yemen’e kadar süren savaşlar… Yanı sıra, rekor kıran sıcaklık, kuraklık, orman yangınları, su baskınları vb, insanlığın karşı karşıya kaldığı insani ve maddi yıkıma yol açan gelişmeler oldu.

Bu sorunlara karşı birçok ülkede toplumsal hoşnutsuzluk arttı, kimi zaman ayaklanmalara grev ve protesto dalgaları gelişse de yazık ki, bu kadarı kapitalizmin yarattığı yıkımları durdurabilecek güçten uzak kaldı.  

***

Dünya Ekonomik Formu Riskler Raporu, sözü edilen gelişmelerin 2024 yılında ağırlaşarak devam edeceğini tespit etmektedir.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) bu yılki raporunda küresel risklerin mevcut durumunu ve bunların ekonomik, çevresel, jeopolitik, toplumsal ve teknolojik kategorilerdeki uzun vadeli sonuçlarını inceliyor. Dünyanın kısa ve uzun vadede karşı karşıya olduğu ciddi riskleri tespit ediyor ve önümüzdeki on yılda küresel riskleri şekillendirecek dört yapısal etkeni analiz ediyor. Bunları, “iklim değişikliği, demografik farklılıklar, teknolojik hızlanma ve jeostratejik değişimler” olarak sıralıyor.

Rapor, önümüzdeki on yılda büyük güçlerin yeni kurallar dayatmak için rekabet edebileceği çok kutuplu veya parçalanmış bir dünya düzeninin ortaya çıkabileceğini öngörüyor. 2022-23 yıllarında yaşananlar, özellikle Ukrayna’da süren savaş küresel dinamikleri derinden etkiledi ve jeopolitik dinamiklerdeki potansiyel değişimlere zemin hazırladı. 2023 yılında Ortadoğu’da çatışmaların yeniden alevlenmesiyle birlikte ise jeopolitiğin etkisi daha da belirginleşti. WEF’e göre bu durum artan riskler için ideal bir ortam yaratıyor. Bu ortamda ekonomik gerileme ve artan toplumsal kutuplaşma, küresel risk ağında birbirine bağlı çok sayıda etkili riskin itici gücü ve olası sonuçları olarak görülüyor.

Önümüzdeki iki ve on yıllık riskleri

Rapor, önümüzdeki iki yıl için en büyük riskin yanlış bilgi ve dezenformasyon, enflasyon, istemsiz göç, ekonomik kriz ve siber riskler olduğunu belirtiyor. Ardından aşırı hava olayları, toplumsal kutuplaşma ve silahlı çatışmaların geldiğini belirtiyor. Raporda en önemli kısa vadeli riskin, devletler arası silahlı çatışmaların bir kez daha uluslararası sahnede önemli bir endişe kaynağı haline gelmesi olduğu belirtiliyor. Yanlış bilgi ve dezenformasyonun seçimleri bile etkileyebileceği varsayılıyor.

ABD, İngiltere, Endonezya, Hindistan, Meksika, Pakistan gibi büyük devletler de dahil olmak üzere 2024’te çok sayıda ülkede seçimler yapılacak. 3 milyara yakın kişi sandık başına gitmeye hazırlanırken özellikle yapay zeka alanındaki teknolojik ilerlemelerin devlet dışı aktörlerin yıkıcı araçlara erişmesine olanak tanıdığı, bunun ise güvenlik riskleri oluşturacağı, potansiyel olarak çatışma ve suçun artmasına yol açacağı öngörülüyor.

Aşırı hava koşulları, dünya sistemlerinde kritik değişiklik, biyolojik çeşitlilik kaybı ve ekosistemin çöküşü, doğal kaynak kıtlığı ve kirlilik, önümüzdeki on yılda karşılaşılacağı düşünülen en ciddi 10 riskten bazılarıdır. Önümüzdeki iki yıl içinde beklenen en şiddetli küresel risk (on yıl içinde en etkili 5. risk) olarak ortaya çıkan yabancı ve yerli aktörler, yanlış bilgilendirme ve dezenformasyondan yararlanarak toplumsal ve siyasi ayrımları daha da derinleştirecek. Toplumsal kutuplaşma hem mevcut hem de iki yıllık zaman diliminde ilk üç risk arasında yer alıyor. Toplumsal kutuplaşma ve ekonomik gerileme, küresel risk ağındaki birbiriyle en bağlantılı ve dolayısıyla etkili riskler olarak, çok sayıda riskin itici gücü ve olası sonuçları olarak görülüyor.

Hayat pahalılığı krizi, 2024 görünümünde de önemli bir endişe olmaya devam ediyor. Enflasyonun (7. sırada) ve ekonomik gerilemenin (9. sırada) riskleri de iki yıllık dönemde ilk 10 risk sıralamasına giriyor. Ekonomik belirsizlik çoğu piyasada ağır bir etki yaratacak. İklime karşı savunmasız veya çatışmalara yatkın ülkeler, çok ihtiyaç duyulan dijital ve fiziksel altyapıdan, ticaretten, yeşil yatırımlardan ve ilgili ekonomik fırsatlardan giderek daha fazla mahrum kalabilir. Uluslararası sahnede birden fazla güç kutbu ve Küresel Kuzey ile Güney arasında daha derin bir bölünme, uluslararası yönetişim mekanizmalarını felce uğratabilir.

***

Davos'ta toplanan küresel şeflerin “çözmek için” gündemine almaları gereken bu yıkıcı sorunlar, her yıl daha da ağırlaşıyor ve bunlara yenileri ekleniyor. Sözü edilen risklerin giderek daha tehdit edici boyutlar kazanması, emperyalist kapitalist şeflerin, bu sorunların hiçbirini çözmek gibi bir yetenek ve niyete sahip olmadıklarını gösteriyor. Zira kendileri, insanlığın başına sarmış oldukları tüm bu felaketlerin sorumlularıdır.

“Dünya hiç bu kadar riskli olmamıştı” diye sızlanan emperyalist çetelerin egemenliği altında, insanlığın ve doğanın geleceği tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. “Küresel riskler raporu” bu gerçeğin kimi çarpıcı verilerini sunuyor. Bu verilerin öteki tarafında ise, sürecin rüzgar ekenlerin fırtına biçeceği yönde ilerlediği gerçeği var. İçinde yaşadığımız süreçte somut verilerle kendini gösteren temel gerçeklerden biri de işçi sınıfının, emekçilerin ve ezilen halkların sosyal-siyasal mücadeleyi yükselterek kendilerine bir çıkış yolu aradıkları ve “başka bir dünya” özlemiyle isyan ve ayaklanmalar sürecine girmiş olmalarıdır.