Dünya Ekonomik Forumu 17-20 Ocak tarihleri arasında İsviçre’nin Davos şehrinde toplanıyor. Davos Zirvesi olarak adlandırılan bu buluşmanın amacı kapitalizmin yarattığı sorunlara sözde “çözümler” geliştirmek. Bu amaçla kapitalist sömürü sisteminin bütün suç ortakları (sermayedarlar ve onların siyasal liderleri, liberal ekonomistler, CEO’lar…) 1970’li yıllardan beri her yıl Ocak ayında bir araya geliyorlar.
Her zaman olduğu gibi bu sene de buluşmadan önce Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından Küresel Riskler Raporu yayımlandı. Bu raporlar Davos Zirveleri öncesi tartışmaların çerçevesini çiziyor. Kapitalist sistem adına meydana gelen risklerin analizini yapıp “çözüm” yollarını ortaya koyuyor. Yani kısacası Davos Zirvesi gerçekleşmeden önce uzmanlar tarafından sorunlar teşhis edilip “çözüm” yolları bu raporlar üzerinden ortaya konuyor. Liderler ve patronlardan ise Davos’a gelip bir poz vermeleri isteniyor.
Yayımlanan raporda kısaca; 2008 krizinden sonra toparlanma sağlanamadığı, gelir eşitsizliğinin hızlanarak arttığı, gelişmekte olan ülkelerin şirket borçlarının tehlikeli seviyelere ulaştığı, teknolojik gelişmenin sosyal sorunlara yol açtığı, siber saldırıların ciddi sorunlara yol açabileceği, sosyal sorunların “popülist” siyasal akımları güçlendirebileceği, gelir eşitsizliğinin sosyal ve siyasal sorunlara yol açabileceği üzerinde duruluyor.
Ve bütün bu kriz noktalarının karşısına “çözüm” olarak “Duyarlı ve sorumlu liderlik” konuluyor.
Bu ne demek? En basit tabirle şunu diyor kapitalizmin uzmanları:
“Sorunlar koca bir dağ kadar birikmiştir. Bu sorunları çözmenin kapitalistçe bir yolu yoktur. Tek yapabileceğimiz krizleri ve sorunları yönetmektir. Bu yüzden siz liderleri kapitalizmin varlığı adına duyarlı ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz!”
Kapitalizmin sorunları da, raporları da bu sene ile sınırlı değil. Geçen sene yayımlanan Küresel Riskler Raporu'nun ön plana çıkan konularında; işsizlik, borçlanma, Çin’in küresel talep dengesini bozması, terörizm, su sorunu, çevre sorunu vb. vardı. Peki, kapitalistler bu sorunlara çözüm bulabildi mi? Ya da daha önce raporlaştırılan sorunlara? Hayır. Çünkü kapitalizmin krizler ve sorunlar karşısında gerçek ve kalıcı çözümler üretebilmesinin imkânı yok. Nedeni gayet açık: Kapitalizm, tüm bu sorunların ve krizlerin somut nedenidir, kaynağıdır. Bütün bu sorunlara yöneltilecek en ufak bir gerçek çözüm önerisi kapitalizmin kendisi ile çelişkiye düşecektir. Örneğin işsizlik sorununda olduğu gibi.
Rekabet ve daha fazla kâr dürtüsü kapitalistleri emeğin yoğunlaştırılması* çabasına iter. Bu ise tek bir amaç taşır. İş gününde işçinin kendi yararına olarak çalıştığı sürenin kısaltılması ve bu kısaltma yoluyla, kapitalistin çıkarına bedava çalışacağı sürenin uzatılması.** Bu ise emeğin üretkenliğinin gelişmesine bağlıdır. Yani üretim araçlarının teknolojik gelişimine. Bu durum düne göre daha yoğunlaştırılmış bir üretim ilişkisi ortaya çıkartır. Dün 10 işçiyle 8 saat içerisinde 100 meta üreten bir kapitalist, bugün teknolojik gelişmeyle birlikte 5 işçiyle 8 saat içerisinde 1000 meta üreten bir kapitaliste dönüşür. Ancak bu üretim gelişimi bir sorunu da beraberinde getirir. Gelişen teknoloji ile beraber üretim araçları, yani makineler insanların yerini alır. Bu ise işsizlik gibi bir sosyal sorun ortaya çıkartır. Kapitalistin bunu engellemesi imkânsızdır. Aksine onun varlığı gelecek yıllar için daha fazla işsizliğin ve ekonomik-sosyal krizin garantisidir.
Kapitalistler bunun farkında. O yüzden yarattıkları krizleri çözmenin değil yönetmenin peşindeler. İşçi ve emekçilerin ise kapitalizmi yıkmak ve sosyalizmi kurmak dışında bir çıkış yolu yoktur.
*K.Marks, Kapital 1, Kapitalist Üretim Bölümü,
**K.Marks, Kapital 1, syf;312