Peru'da eylemler sürüyor…

Peru’dan yansıyanlar, darbeci hükümetin uzun süre başta kalmasının kolay olmayacağını gösteriyor. Yine de sonucu işçi ve emekçi kitlelerin emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı ortaya koyacakları mücadele azmi ve sergileyecekleri kararlılık belirleyecektir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 20 Aralık 2022
  • 15:30

Latin Amerika ülkelerinden Peru'da yaşanan krizlerin ardı arkası kesilmiyor. Cumhurbaşkanı Pedro Castillo’yu devirmek için daha önce iki defa girişimde bulunan Amerikancı muhalefet, üçüncü girişimde hedefine ulaştı. Castillo’nun 7 Kasım'da parlamentoda kendine karşı bir güvensizlik oylamasının önüne geçmek amacıyla, kongreyi fesh edeceğini ve olağanüstü hal ilan edeceğini duyurmasıyla başlayan siyasal kriz büyüyor.

Kabinesi ve muhalefet tarafından darbe yapmakla suçlanan Castillo aynı gün görevden alınıp tutuklandı. Yerine yardımcısı Dina Boluarte atandı.

Peru emekçileri, ‘sivil’ darbe ile devrilen Castillo'nun serbest bırakılmasını, Kongre'nin kapatılmasını, yeni başkan Dina Boluarte'nin istifasını, seçim ve anayasa reformu talebi ve adalet şiarlarıyla sokaklara çıktı. Kitlesel protesto eylemleri, sokak blokajları ve grevler tüm ülkeye yayıldı.

ABD ile Peru’nun oligarkları tarafından desteklenen Boluarte hükümeti, emekçilerin taleplerini şiddetle bastırabilmek için ülke genelinde 30 günlük OHAL ilan etti, 15 ilde de beş günlük gece sokağa çıkma yasağı kondu. Silahlı kuvvetlerin halka karşı kullanılmasına izin veren olağanüstü hal, toplanma özgürlüğü ve seyahat özgürlüğü gibi temel hakları da yasaklıyor. OHAL, Corona salgını dışta tutulursa Alberto Fujimori diktatörlüğünden (1990-2000) bu yana ulusal düzeyde ilk kez uygulanıyor.

Güney ve güneydoğu Peru'da, başkent Lima'da protestolar bir haftadır sürüyor. Göstericilerle polis arasında yaşanan çatışmalarda şimdiye değin 20’nin üzerinde kişi hayatını kaybetti. 500 ün üzerinde kişinin yaralandığı ve 150'den fazla eylemcinin de gözaltına alındığı belirtiliyor. 15 aralık günü Ayacucho bölgesinde meydana gelen çatışmalarda da 8 kişi daha hayatını kaybetmişti.

Güya Castillo’nun ‘darbesini’ önlemek için kurulan yeni hükümet, daha ilk günlerde emekçilere karşı vahşi yüzünü gösterdi.

Protestolarda ölü sayısının artması nedeniyle, 6 gün önce yemin ederek göreve başlayan kültür ve eğitim bakanları görevlerinden istifa ettiklerini duyurdular.

Eğitim Bakanı Patricia Correa, tüm Perulu öğrencilerin eğitim hakkını garanti altına almak için bu göreve geldiğini söyledi ve istifa gerekçesini şöyle açıkladı:

“Ülkemiz demokratik inançlar, düzene saygı ve aynı zamanda son birkaç saat içinde ne yazık ki ihlal edilen her bir Peru vatandaşının fiziksel bütünlüğü ve yaşamını tehdit eden büyük çaplı siyasi krizle karşı karşıyadır. Eğitim Bakanlığı görevimden geri dönülemez şekilde istifa ediyorum.”

İstifa eden Kültür Bakanı Jair Perez ise, “Vatandaşların ölümünün hiçbir gerekçesi yoktur. Devlet şiddeti orantısız ve ölüme neden olamaz” açıklaması yaparak kaba şiddete tepki gösterdi.

Darbeye ve Castillo’nun hapsedilmesine karşı öfke büyüyor

Darbe ve Castillo'nun tutuklamasına karşı patlak veren protestolar özellikle ülkenin kırsal ve yoksul kesimlerinin yaşadığı bölgelerde etkili oluyor. Bunda Castillo'nun ülkenin yerli halkından gelmesinin de etkisi büyük. Bir hafta içinde Ancash, Ayacucho, Cajamarca, Cusco, Moquegua, Puno ve San Martín illerinde toplam 90'ın üzerinde blokaj eylemi, 60 yürüyüş ve oturma eylemi ile 13 kısmi ve toplu iş bırakma eylemleri gerçekleştirildi.

Göstericilerin 12 Aralık günü Arequipa Uluslararası Havalimanı'ndaki pisti işgal etmesinin ardından 13 Aralık günü Cusco Uluslararası havalimanı da kapatılmak zorunda kaldı. Sadece hava trafiği durmadı. Ant Dağlarının bazı bölgelerinde, ülkenin başlıca turistik merkezi olan Machu Picchu'ya giden trenler de çalışmadı, tüm ulusal otobüs seferleri durduruldu. Huancavelica ve Arequipa bölgelerinde protestocular adliye ve idari binaları ateşe verdi.

Başkent Lima'da öğrenciler, University Mayor de San Marcos'taki binaları işgal etti. Apurímac ve Arequipa bölgelerinde polis saldırıları sonucu öldürülen gençler için adalet talep eden öğrenciler, "Protestonun suç sayılmasına karşı", "Biz öğrenciyiz, terörist değiliz!" ve "Siyasi zulme son verin!" yazılı pankartlar astılar. Öğrenciler erken seçimlerin ve Kongre'nin kapatılmasının yeterli olmayacağını savunuyorlar.

15 Aralık günü toplumsal kuruluşlar, sendikalar tüm ülkede grev çağrısı yaptılar. Castillo’nun yalpalayan, tutarsız politikalarına rağmen, işçiler, emekçiler ve gençler direnişe geçerek Amerikancıların darbesini kabul etmeyeceklerini gösteriyorlar.

Düzen içi sol iki arada bir derede…

Öğretmenler sendikası liderliğinden gelen Castillo, Peru’nun yoksul köylülerinin, işçilerin, yerli halkın, toplumun en çok ezilen tüm katmanlarının umudunu temsilen onların desteği ile iktidara gelmişti. Ancak, seçildiği günden itibaren ABD emperyalizmi, işbirlikçi kapitalistler, çok uluslu maden şirketleri ve onların kongredeki temsilcileri olan sağcı faşist partilerin hedef tahtasına oturtulmuştu.

Castillo'nun sosyal reformlardan oluşan siyasi programını sağcı faşist partilerin çoğunluğu oluşturduğu Kongre’den geçirmesine zaten olanak yoktu. Ancak kapitalistlerin, maden şirketlerinin istekleri doğrultusunda verdiği bazı kararlarla, örneğin onların istemediği bakanları tasfiye ederek sermaye sınıfına büyük tavizler de verdi.

İşçi ve emekçilerin eylemine güvenmek yerine Amerikan Devletleri Örgütü’ne (OAS) başvurmayı yeğleyen Castillo, umutsuzluk içinde güvenoyu oylamasını önlemek için Kongreyi feshetti. Bu da kendisinin tutuklanmasının gerekçesi olarak kullanıldı.

OAS ve ABD emperyalizmi ‘sivil’ darbenin ardından kurulan yeni hükümeti hemen tanıdılar. ABD ile işbirlikçileri Şili, Arjantin, Venezuela, Bolivya gibi Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi, bugün Peru'da yaşanan siyasal krizin de darbenin de baş aktörleridirler. Ancak tüm gerici provokasyon ve müdahalelere rağmen bu ülkelerde emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele geleneği geçmişte olduğu gibi bugün de güçlüdür.

Peru'da bundan sonra süreç nasıl ilerleyecek?

Castillo 1,5 yıldır sürdürdüğü politikalarla, verdiği sözleri tutmamasıyla, kendi tabanının altını oydu ama hiçbir güç Peru işçi ve emekçilerinde ABD emperyalizmine ve onun işbirlikçilerine karşı biriken derin öfkeyi kolayca söküp atamaz.

Tam da bu nedenle Latin Amerika ülkelerini kendi arka bahçesi gören ve yayılmacı heveslerle, askeri sivil darbelerle bu ülkeleri tahakkümü altına alma amacıyla hareket eden Amerikan emperyalizmine en iyi cevabı direnen Peru işçileri, emekçileri ve ezilen yoksul yerli halklar verecektir.

Peru’dan yansıyanlar, darbeci hükümetin uzun süre başta kalmasının kolay olmayacağını gösteriyor. Yine de sonucu işçi ve emekçi kitlelerin emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı ortaya koyacakları mücadele azmi ve sergileyecekleri kararlılık belirleyecektir.

***

Pedro Castillo kimdir, son süreçte neler yaşandı?

İlkokul Öğretmeni olan Pedro Castillo bir sendika lideriydi, 2017 yılında 75 gün süren ve ülkeyi sarsan öğretmenler grevinin önderlerindendi.

Ekim 2020’de ise kendisini marksist-leninist olarak tanımlayan Özgür Peru (Peru Libre/PL) Partisi ile başkanlığa aday olmuştu. Haziran 2021’de PL öncülüğünde kurulan sol ittifakla, Peru’nun eski faşist diktatörü Alberto Fujimori’nin kızı olan faşist Keiko Fujimori’yi az bir farkla yenerek seçimleri kazanmıştı.

Peru'da ilk kez And kökenli bir cumhurbaşkanı olmuştu. Castillo neoliberal ekonomi politikaları değiştireceği, tarihsel olarak dışlanmış kesimlerin haklarının tanınacağı, Fujimori diktatörlüğünden miras kalan neoliberal anayasayı değiştireceği vaatleri ile emekçilerin desteğini almıştı. Ama iktidarda kaldığı 1,5 yıl içinde verdiği sözleri yerine getiremediği gibi, iktidara geldiği günden itibaren kongrede çoğunluğu oluşturan sağcı Amerikancı partilerin hedefi olmuştu.

Sol ittifakta yaşanan iç bölünmelerle ittifakın dağılmasının ardından Castillo, Haziran 2022’de PL’den ayrılarak ‘bağımsız’ cumhurbaşkanı olarak görevini sürdürdü ve kendini adeta izole etti. Bu süreçte sağcı Amerikancı partiler tarafından Castillo'nun görevden alınması için 3 kez gensoru önergesi verildi, 1 kez ihanetle suçlandı, yolsuzlukla yargılandı, hakkında soruşturma açıldı.

Ekim ayında savcılık, kamu ihalelerini yönlendiren bir suç örgütüne liderlik ettiği iddiasıyla Castillo hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Suçlama, yolsuzluktan yargılanan ve Castillo’ya yönelik suçlamaları karşılığında ceza indirimleri alacak olan eski hükümet yetkilileri ve kapitalistlerin uyduruk ifadelerine dayandırıldı.

Peru Anayasası, görevdeki bir başkanın böylesi suçlamalardan dolayı görevden almasına izin vermiyor. Peru’da cumhurbaşkanı sadece “vatana ihanet”, “Kongreyi Anayasa’ya aykırı olarak kapatmak” veya “seçimleri engellemek” gerekçesiyle yargılanabiliyor. Buna rağmen savcının suçlamasına dayanarak sağ muhalefet üçüncü kez “ahlaki yetersizlik” iddiasıyla Castillo’ya karşı yeni bir azil süreci başlatınca, kongreyi dağıtarak önlem almaya çalıştı ancak başarılı olamadı.

Sağcı Amerikancı muhalefetin saldırılarından Kongreyi dağıtarak kurtulmaya çalışan Pedro Castillo, 7 Aralık günü yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında ‘hükümeti devirmeye çalışmak’la suçladığı Kongre’nin feshedildiğini ve acil durum yönetimine geçildiğini duyurdu. Ancak kendi hükümeti tarafından da yalnız bırakılan Castillo bu planı uygulamaya geçiremeden kongrede yapılan oylama ile "kalıcı ahlaki yetersizlik" suçlamasıyla görevden alındı ve tutuklanarak cezaevine gönderildi. Geçen 8 Aralık günü mahkeme, Castillo'nun 18 ay daha gözaltında tutulmasına karar verirken, kolluk kuvvetleri onu ‘isyan’ çıkarma suçlamasıyla soruşturuyor…