Koronavirüs salgının hız kesmediği bugünlerde, Covid-19’un patlama yapabileceği yerlerin başında, kapasitelerinin çok üstünde tutuklu barındıran hapishaneler geliyor. Virüsün hızlı yayılım gösterdiği İran, hapishanelerdeki korona tehlikesini minimalize etmek için 19 Mart 2020 tarihinde çıkardığı afla 85.000 tutukluyu dışarı bıraktı.
Mola rejimi şimdi Türkiye’de tartışıldığı gibi önceliği adli tutuklulara verdi. Binlerce politik tutukluyu ise “tehlikeli” görerek içerde tutmayı yeğledi. Bu politik tutsaklar arasında dünyaca tanınan kadın hakları savunucusu Avukat Nesrin Sutude de bulunuyor.
Nesrin Sutude düzmece molla mahkemelerince 9 Şubat 2019’da adil olmayan iki yargılama sonucunda yedi suçtan 33 yıl 6 ay hapis ve 148 kırbaç cezasına mahkum edildi. Bu karar daha sonra 28 No’lu Tahran Devrim Mahkemesi’nde, kendisinin katılmadığı 30 Aralık 2018 tarihli duruşmada gıyabında okunmuştu. Ve Sutude’nin avukatına karara erişim izini verilmemişti. Sutude’ye yöneltilen suçlamalardan bazıları şöyle: “Yolsuzluğu ve fuhşu teşvik etmek, başörtüsü olmadan halkın içinde görünerek açıkça günah işlemek, İran’ın istismar edici, ayrımcı ve alçaltıcı olan zorunlu başörtüsü yasalarına karşı çıkmak, cezaevi ziyaretleri sırasında başörtüsünü çıkarmak ve medyaya zorunlu başörtüsünü protesto eden kadınların şiddet kullanılarak gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla ilgili röportajlar vermek.”
İran’da kadınların yürüttüğü başörtüsü karşıtı mücadelenin aktvisti ve aynı zamanda savunma avukatı olan Sutude’nin direngen tutumunu kıramayan mollalar “kanıt” olarak ileri sürdükleri argümanların kamuoyu nezdinde kabul görmeyeceğini bildiklerinden, 11 Mart 2019’da kararı açıklayan hakim Mohammad Moghiseh, basına verdiği demeçte, Sutude’nin “dini lidere hakaret etmek”ten kaynaklı iki ayrı suçtan yedi yıl hapis cezasına mahkum edildiğini söyledi. Halbuki Sutude, “dini lidere hakaret” suçlamasıyla yargılanmıyordu.
Nesrin Sutude, 13 Haziran 2019 tarihinde Tahran’daki evinde tutuklanarak, Evin Cezaevi’ne götürüldü. Halen bu hapishanede tutuklu olan Sutude, gerici molla rejimi tarafından “tehlikeli” görüldüğü için son çıkarılan affın dışında tutuldu.
Baskıları protesto etmek için daha önce iki defa açlık grevine giden Nesrin Sutude’ye yönelik baskılar, zorunlu başörtüsüne karşı İranlı kadınların mücadelesinin yükselmesiyle arttı. Suçlamalar 2018’de İran’daki istismar edici, ayrımcı ve alçaltıcı zorunlu başörtüsü yasalarını barışçıl protesto eylemlerinden dolayı yargılanan kadınları savunmak başta olmak üzere, Sutude’nin yürüttüğü barışçıl insan hakları çalışmalarını içeriyordu.
Nitekim hakkındaki iddianamede sözü edilen yedi “suçun” dördü, zorunlu başörtüsüne karşı çıkmasıyla bağlantılıdır. Diğer suçlamalar ise, “Yolsuzluğu ve fuhşu teşvik etmek, başörtüsü olmadan halkın içinde görünerek açıkça günah işlemek, kamu düzenini bozmak ve kamuoyunu rahatsız etmek” olarak sıralanıyor
Başörtüsü mücadelesinin büyümesi ve Nesrin Sutude’nin avukat olarak bu mücadelenin yanında olmasından ürken molla rejimi, Sutude’nin müvekkilleriyle buluşması da dahil zorunlu başörtüsüne karşı yürüttüğü barışçıl insan hakları çalışmalarını, hakkında ceza davası açmak için kullandı. “Ulusal güvenliği bozma amacıyla grup kurma”, “sistem karşıtı propaganda yayma” ve “ulusal güvenliğe karşı suç işleme amacıyla toplanma ve işbirliği yapma” “suçları” da Sutude’nin tutuklanması için gerekçe yapıldı.
Molla yargısının seçtiği 20 avukattan oluşan listeden bir avukat seçmek dayatmasını kabul etmeyen, bağımsız bir avukat seçmekte ısrar eden Sutude’nin bu tavrı bile savcılık yetkilileri tarafından cezai eylem olarak değerlendirildi. Tüm bu düzmece girişimleri protesto eden Sutude, 30 Aralık 2018’de 28 No’lu Tahran Devrim Mahkemesi’ndeki duruşmasına katılmayı reddetmişti.
Molla yargısı, Sutude’nin ağır bir ceza alması için, “yargılanan kişinin üçten fazla suçlamayla karşı karşıya olduğu durumlarda, hakimlerin ceza üst sınırının üzerinde bir ceza vermek üzere kendi takdir yetkilerini kullanmaları”nı mümkün kılan İran Ceza Kanunu’nun 134. maddesini uyguladı. Dava hakimi Mohammad Moghiseh, bu maddenin verdiği esnekliği gözeterek, Sutude’ye yedi suçun her biri için üst sınırdan ceza verdi. Böylece, toplam hapis cezasına dört yıl daha ekleyerek, 29 yıl olan ceza üst sınırını 33 yıla yükseltti.
Nesrin Sutude’nin molla rejimine karşı mücadelesi eskiye dayanıyor. Sutude, kararlılığı ve mücadeleci kişiliğinden dolayı mollaların gözüne batmıştı. 1995 yılında hukuk eğitimini bitirmesine karşın 8 yıl sonra ancak avukatlık yapmak için izin belgesi alabilmişti. Bu süreçte gazeteci olarak çalışmış ve kadın hakları üzerine yazılar kaleme almıştı.
Bugün molla rejimi avukat ve mücadeleci aktivist Nesrin Sutude’yi susturmak istiyor. Kokuşmuş sistem İran genelinde kadınlara yönelik devlet terörünü görünmez kılmak, mücadele eden kadınları baskılarla sindirip teslim almak için her tür zor aracını kullanmaktan sakınmıyor. Nitekim son on yıl içerisinde 440 bin 432 kadın “kılık kıyafet yasasına muhalefet etmek”ten tutuklandı. Mart 2012 ve Mart 2013 arasında 15 yaşın altındaki 40 bin 651 kız ve erkek çocuğun yasal olarak evlenmelerine izin verildi. Bu çocukların 1.537’si henüz 10 yaşın altındaydı. 1979 yılında kurulan İslam devleti 110 binden fazla kişiyi idam etti. İstatistik verilerine göre 6.000 homoseksüel ve 3.000 kadın recmedildi (taşlanarak öldürüldü). Ve İran uyuşturucu kullanımında dünya rekorunu elinde tutuyor: her on kişiden birisi uyuşturucu bağımlısı. (Kaynak: Emma, Mayıs/Haziran 2019, Almanca dergi.)
Bu kanlı, baskıcı, gerici rejime direnen ve mücadele eden Sutude ve diğer politik tutsakların çoğu “sisteme tehdit” oluşturdukları için affın dışında tutuldu. İki çocuk annesi olan Nesrin Sutude, Mart 2019 tarihinde kamuoyuna yaptığı “Sevgili halkım ve insan hakları aktivistleri” başlıklı açıklamasında umut aşılamaya devam ediyor: “Bir gün adaletin ışığı bizim ülkemizde de parıldayacak. O zamana kadar huzur içinde sabırlı olmalıyız…”