Rıza Shahabi'ye özgürlük!
Rıza Shahabi devlet kuruluşu olan Sherkat-e Vahid şirketinin Tahran şubesinde sayman olarak çalışıyordu. İşyerinde sendikalaşmaya ve greve öncülük ettiği gerekçesiyle 2010 Haziran ayında gözaltına alındı. 12 Haziran günü çalıştığı şirkete gelen güvenlik güçleri onu gözaltına aldılar, evinde yaptıkları arama sonunda kişisel bilgisayarına el koydular ve Shahabi'yi de tutukladılar.
Haftalarca dış dünya ile ilişkisi kesilerek işkence altında sorgulanan Shahabi'nin, Tahran'daki kötü ünlü Evin Hapishanesi’nde olduğu haftalardan sonra ailesine bildirildi. Mollalar’ın göstermelik mahkemelerinde yargılanan işçi ve sendika önderi Shahabi, 14 Nisan 2012'de 6 yıl zindan cezasıyla cezalandırıldı. Tahran Devrim Mahkemesi 15. Dairesi tarafından "Sisteme karşı propaganda yapmak ve devlete karşı komplo kurmakla" suçlayarak verdiği 6 yıl hapis ve yaklaşık 154 milyon Riyal (yaklaşık 4340 Euro) para cezasını, 3 Temmuz 2012 tarihinde Tahran Devrim Mahkemesi 36. Dairesi onayladı. Buna göre Shahabi, bu parayı ödeyecek ve 6 yıl boyunca da sendikal faaliyet yürütemeyecek.
İşçi sınıfının örgütlü mücadelesinden korkan ve onu daha rüşeym halindeyken boğmaya çalışan Mollalar’ın kanlı islami rejimi Shahabi hakkında yeni bir düzmece dava daha başlattı. Shahabi'nin avukatları, HMÖ/İran Halkın Mücahitleri Örgütü'nün Shahabi'yi rejim muhalifi illegal bir örgüte üye olmak ve 'Allah düşmanlığı yapmakla' suçlayarak yeni bir ceza davası daha açıldığını duyurdular. Bu da gösteriyor ki kanlı diktatörlüğün amacı bu işçi önderini zindanlarda çürütmektir.
Yalana dayalı manevraları yeni davalarla sürdürüyorlar!
Gözaltında gördüğü işkenceler ve Mollalar rejiminin zindanlarındaki baskı ve kötü koşullardan dolayı sağlık durumu bozulan Shahabi'nin tedavisinin dışarıda sürdürülmesi için devam eden mücadele karşısında gerileyen Mollalar rejimi 34 bin Euro kefalet şartını ileri sürdüler. İstenen kefalet ücreti dayanışma sonunda ailesi tarafından karşılanınca Mollalar rejimi yeni bir manevra yaparak, 74 bin euro daha kefalet ücreti istediler. Bu aşağılık manevralarını açtıkları yeni davalarla da desteklediler. Ancak yükselen dayanışma karşısında geriletilen Molla rejimi, 7 Ocak 2013 tarihinde sürekli kötüleşen sağlık durumundan dolayı Shahabi’nin tedavisi için izin vermek zorunda kaldılar. 7 Ocak 2013'de tedavisi için izin verilen Shahabi tedavisi tamamlanmadan 15 Nisan 2013 günü yeniden zindana konuldu.
Doktorlar, cezaevi yönetimine verdikleri raporda Rıza Shahabi'nin cezaevi dışında acil bir tedavi görmesinin zorunlu olduğunu belirterek, 'Shahabi acil bir tadevi görmezse sol tarafının felç olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu' bildirdiler.
Sürgün cezasına karşı açlık grevi direnişi!
Mollalar rejimi doktorların raporlarını görmezden gelerek bu işçi önderini gözlerden ve ailesinden uzak, Tahran'a 800 km uzak ve koşulları oldukça kötü olan Karaj'daki Rajai Shahr Hapishanesi’ne sürgün ettiler. Shahabi, bu sürgün saldırısına karşı açlık grevi başlatarak yanıt verdi. Tahran-Evin zindanın politik tutsakları da bu sürgün saldırısını protestolarla karşıladılar.
Shahabi, 1 Haziran günü yapılan sürgün saldırısına açlık grevi direnişi ile yanıt verdi. Sürgüne gönderilen Shahabi, bu zindanda adli tutsaklarla aynı koğuşa konularak, hayatı da tehlikeye atıldı. Açlık grevini sürdüren Shababi ve sürgünü protesto eden politik tutsaklar, Shahabi'nin Tahran-Evin cezaevine geri getirilmesini ve bir an önce tedavisine başlanmasını istiyorlar. Ayrıca zindanda Shahabi'nin başına gelecek her türlü durumun sorumlusunun Mollalar rejimi olduğunu açıklıyorlar.
Rıza Shahabi'ye özgürlük çağrısı yapan Uluslararası Af Örgütü ise şunları açıkladı: 'O barışçıl sendikal faaliyetlerinden dolayı suçlanarak mahkum edilmiştir. Onun bir düşünce mahkumu olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, biz onun serbest bırakılmasını talep ediyoruz."
Rıza Shahabi ve politik tutsaklara özgürlük!
Kanlı Molla rejimi, tüm muhalif güçlere karşı sınırsız devlet terörü uyguluyor. İşçi sınıfı, gençlik ve kadın hareketi, Kürt halkının mücadelesi kanlı terörle bastırılmaya çalışılıyor. İran zindanları devrimci ve ilerici kadın-erkek politik tutsaklarla dolup taşıyor, Allah adına yapılan işkenceler ve idamlar birbirini kovalıyor. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre geçtiğimiz yıl dünyada idam cezalarının en fazla yerine getirildiği ülkeler sıralamasında İran ilk sırada yer alıyor. 2014 yılının başından Nisan ayı ortalarına kadar İran’da 176 kişinin idam edildiği de belirtiliyor.
İran devrimci işçi ve emekçi halk hareketininin sesini Türkiye halklarına taşıyarak, komşu ülkenin yiğit devrimcileriyle dayanışmayı büyütmeliyiz. Şah hanedanlığını yıkan İran işçi sınıfının örgütlü mücadelesi, hatalarından da öğrenerek kanlı Mollalar rejimini parçalayarak yarım bıraktığı işini mutlaka tamamlayacaktır.
Bölgemizi ateş çemberine alan dinsel, ulusal ve emperyalist gericilik ile savaşlar karşısında işçi sınıfı ve emekçi halkların enternasyonalist devrimci mücadelesinden başka bir güç karşı duramaz. Bu tarihsel gerçeğin bilincinde olan değişik ulus ve dinden burjuvazi öncelikle komünist güçleri tasfiye ederek, dinsel ve ulusal gericiliği kışkırtarak devrimci sınıf savaşlarını tasfiye etmeye çalıştılar. Bölgemizi gerici boğazlaşmaların girdabına sürüklediler.
Rıza Shahabi ve politik tutsaklarla enternasyonal dayanışma mücadelesi, gerici kapitalist-emperyalist boğazlaşmaya karşı işçi sınıfı ve emekçi halkların sosyalist devrim bayrağını yükseltmenin de adı olacaktır.