Kuzey Akımı 2 projesi ve emperyalist gerilimler

Kuzey Akımı 2 (Baltık Denizi petrol boru hattı) projesi, ekonomik boyutların ötesinde, ABD, AB ve Rusya arasında siyasi çekişme konusu olmaya devam ediyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 04 Şubat 2021
  • 11:00

Kuzey Akımı 2 (Baltık Denizi petrol boru hattı) projesi, ekonomik boyutların ötesinde, ABD, AB ve Rusya arasında siyasi çekişme konusu olmaya devam ediyor. Berlin’in “tamamen ekonomik bir proje” olarak tanımladığı doğalgaz boru hattı, başından beri küresel siyasetteki tansiyonu yükselten bir etkiye sahip oldu. Son olarak Almanya ve Rusya arasında gerilime neden olan proje, Alman devletini bir çıkmazla karşı karşıya getirmiş bulunuyor.

Rusya’nın boru hattı döşeyen Fortuna gemisi 24 Ocak’ta Baltık Denizi’nde Kuzey Akımı 2 için yeniden çalışmaya başladığında, Soğuk Savaş yıllarını geride bırakmayacak derecede “fırtınalı” tartışmalara neden oldu. Söz konusu tartışmalar, Almanya’yı bir çıkmaz sokağa sürüklemiş izlenimi veriyor. Boru hattının devam etmesi durumunda, Washington’daki yeni Amerikan yönetimiyle, projenin dondurulması durumunda Moskova ile ilişkiler yara alacak.

Geçtiğimiz haftalarda, boru hattını döşeyen Alman Bilfinger şirketi, görünürde ABD’nin yaptırımlarından çekindiği için projeden çekilmişti. Kuzey Akımı 2’ye sigorta garantisi sağlayan İsviçre’nin sigorta şirketlerinden Zürih Sigorta Şirketi de “gönülsüzlüğünü” dile getirmişti. Avrupa Parlamentosu’nda ise “Rusya muhalefete, yani Alexej Navalny’e tavrından dolayı cezalandırılmalı ve Kuzey Akımı 2 projesi durdurulmalı” sesleri yükselmeye başladı.

Bu durumda Almanya’nın Rusya ile ortak bir enerji projesi yürütmeye devam etmesi kolay görünmüyor. Fakat Kuzey Akımı 2 sadece uluslararası alanda değil, Alman yerel siyasetinde de tartışmalara yol açtığı halde, ibre projenin devamından yana.

Almanya’da “çevreci” tartışmalar!

ABD’nin başından beri projeye karşı çıkmasının hem ekonomik ve hem de siyasi nedenleri var. ABD ekonomik açıdan Kuzey Akımı 2’ye kaya gazı ve türevlerini Almanya’ya satmak için karşı çıkıyor. Siyaseten de Kuzey Akımı 2’nin gerçekleşmesi durumunda Rusya ile Almanya’nın yakınlaşmasından ve Rusya’nın Almanya üzerinde siyasi nüfuzunu arttırmasından korkuyor. Almanya ise başından beri söz konusu projenin sadece kendisi için değil, “Avrupa’nın enerji ihtiyacını güvence altına almak için” gerekli olduğunu savunuyor. Kuzey Akımı 2 projesinin tamamlanmasıyla Rusya’dan Almanya’ya doğrudan gaz dağıtım kapasitesinin ikiye katlanması bekleniyor.

Şaşırtıcı olan, Almanya Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nün 2018’de yaptığı bir çalışmanın bugünlerde yeniden piyasaya sürülmesi. Almanya Ekonomik Araştırma Enstitüsü, Almanya ve Avrupa’nın ek bir fosil yakıt ithalatı ile enerji ihtiyacını “güvence altına” alma girişiminin, Paris iklim hedeflerini bile etkisiz hale getireceğini açıklayarak, bir anda “çevreci” kesiliyor.

Alman hükümeti ve Alman “iş dünyası” bu teze hararetle karşı çıkıyorlar. “Baltık Denizi altında Avrupa’ya akacak olan Kuzey Akımı 2’nin doğa ve çevre açısından mantıklı, ekonomik olarak gerekli, enerji güvenliği bakımından da zorunlu” olduğu iddiasındalar. Yine Mecklenburg Vorpommern İklim ve Çevre Koruma Vakfı” da “çevreci” bir kuruluş için oldukça sıra dışı bir söylemle projeden yana bir tavır beyan ediyor.

Rusya için “sadece ekonomik” değil

Rusya ise tam tersine boru hattını başından beri sadece ekonomik bir proje olarak planlamadı. Proje, Ukrayna’yı geçiş güzergahı olmaktan çıkarma jeostratejik yaklaşımının bir parçasıydı. Kuzey Akım 2’nin Rus şirketi Gazprom yetkilileri bunu net ifadelerle dile getiriyorlar zaten. Alenen dillendirilen açıklamalara göre, Rusya “Türkiye üzerinden geçen Güney Akımı, Baltık Denizi’nden geçen Kuzey Akımı ile Ukrayna’yı devre dışı bırakarak, akımı güvence altına alabilir, transit ücretleri ve teslimat güvenliği konusundaki tatsız pazarlıklara da nihayet bir son verilmiş olur.”

Aleksey Navalni üzerinden Rusya’daki siyasi durumdan hareketle Kuzey Akımı 2’nin durdurulmasına ilişkin seslerin yükselmesi karşısında Federal Hükümet’in de “sadece ekonomik” olmanın ötesine geçecek argümanlar öne süreceği söyleniyor. Navalni’ye kucak açan, onu özel uçakla Berlin’e taşıyarak tedavi eden, sonra da “vefa borcu”nu ödesin diye gerisin geri Rusya’ya taşıyan Alman devleti nasılsa bolca argüman üretmekte hayli maharetli. Nitekim hükümeti ve muhalefetiyle Almanya, Kuzey Akımı 2’yi olumlamak için el ele vermiş bulunuyor.

En kuvvetli argüman “Kuzey Akımı 2 sadece ekonomik nedenlerden ötürü değil, Moskova’yı masada tutmak için de gereklidir” şeklinde formüle ediliyor. Almanya’nın eski başbakanlarından ve Kuzey Akımı 2’nin yönetim kurulu başkanı da olan Gerhard Schröder, bu tezin kuvvetli savunucuları arasında yer alıyor.

Ayrıca projenin Almanya tarafından durdurulması durumunda ödenecek tazminatın devasa miktarda olduğuna işaret edilerek, bunun “Almanya için tam bir felaket olacağı” propagandası yapılıyor. Böylece, kamuoyunun projeye desteği canlı tutulmaya çalışılıyor.

ABD işbirlikçisi rejimlerin tepkileri

Kuzey Akımı 2’ye başta Baltık ülkeleri ve Polonya olmak üzere birçok ülke karşı çıkıyor. Özellikle Baltık devletleri, Berlin-Moskova enerji hattına sert tepki gösteriyorlar. Her ülkenin kendince öne sürdüğü gerekçeler var elbette. Dikkat çeken nokta ise karşı çıkan ülkelerin çoğunda Amerikancı rejimlerin işbaşında olmasıdır.

Kuzey Akımı 2’nin faaliyete geçmesi halinde, Ukrayna üzerinden mevcut kara bağlantılarının önemi azalacak. Bu da Rusya ile Ukrayna arasındaki “boru hattı geçiş güzergahı çatışmasının” önemsizleşmesine ve zayıflamasına yol açacak. ABD’yi esasta bu olasılık korkutuyor. Zira AB-Rusya ilişkilerinin gelişmesini baltalamak için çaba harcayan ABD, iki güç arasındaki ilişkilerin gelişmesinin bölgedeki hegemonyasını zayıflatacağını biliyor.

ABD ile işbirlikçi rejimler projeyi sekteye uğratmak için çabalarını arttırsalar da 1.200 kilometre uzunluğundaki rotanın yalnızca yüzde altılık son bölümü kalmışken, Almanya ve Avrupa’nın bundan vazgeçmesi mümkün görünmüyor. Rusya’nın zaten böyle bir gündemi yok. Yine de projeyle ilgili atılan adımların ve yapılan tartışmaların sonuçlarını, aynı şekilde emperyalistler arası ilişkilere etkisini zaman gösterecek.