Kazakistan’da isyan patlak verdiğinde, Çin ilk elden Kazak hükümetine destek sözünü iletti. Kazakistan’ın “bekası” o kadar önem arz ediyor ki Çin, Rusya’nın asker göndermesine ve nüfuzunu genişletmesine sessiz kaldı, itiraz etmedi.
2013 Martı’nda göreve gelen Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri (Devlet Başkanı) Şi Cinping, Eylül ayında Kazakistan’ı ziyaret etmişti. Şi Cinping, hala Astana olarak bilinen Kazakistan’ın başkenti Nursultan’daki Nazarbayev Üniversitesi’nde yaptığı konuşma, Yeni İpek Yolu projesi olarak da bilinen “Tek Kuşak Tek Yol” adlı uluslararası altyapı projesinin başlangıcı oldu. Bu devasa “Tek Kuşak Tek Yol” projesinin Astana’da dünyaya duyurulması Kazakistan’ın Çin için ne kadar “önemli” olduğunu gösteriyordu
Önemli bir enerji tedarikçisi olarak Kazakistan
Kazakistan Çin için sadece bir enerji tedarikçisi olarak değil, kara ile deniz, Asya ile Avrupa arasında bir bağlantı olarak da çok önem arz etmektedir. Çin geçmişte ağırlıklı olarak Ortadoğu’dan petrol ithal ediyordu. Ancak Çin ekonomisi gelinen aşamada daha fazla petrole ve doğalgaza ihtiyaç duyuyor.
Pekin’in ithal ettiği doğalgazın yaklaşık yüzde 20’si Kazakistan’dan veya Kazakistan üzerinden geliyor. Bu eski Sovyet cumhuriyetinden başka hammaddeler de ithal ediliyor. Çin kaynaklı şirketlerin Kazakistan’da devasa yatırımları var.
Pekin’den destek mesajı
ÇKP lideri ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’nin 7 Ocak’ta, halk isyanının başında, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’e alelacele destek mesajı göndermesinin arkasında bu çoklu sebepler bulunmaktadır. Cinping’nin “Çin, Kazakistan’ı istikrarsızlaştırmaya çalışan yabancı güçlere direnecek ve Kazakistan’ı destekleyecek.” açıklaması ile Çin’in devlet ve parti liderliği sözcüsü Wang Wenbin’in, “Çin, Kazakistan’ın şiddet içeren ve terörist faaliyetlere karşı bir dizi önlem aldığını görüyor. Çin, şiddeti teşvik eden dış güçlerin karşısındadır. Kazakistan’ın bu zorluklardan kurtulmasına yardımcı olmak için gerekli her türlü yardım yapılacaktır.” sözleri, Kazakistan’ın Çin için “önemini” yeterince açıklıyor.
Büyük bir siyasi ve askeri güce dönüşmek
Cumhurbaşkanı Tokayev, Kazak silahlı birliklerine göstericilere ateş etme emri vermişti. Rusya’nın CSTO askeri ittifakının bir parçası olarak asker göndereceği de zaten açıktı. Çin, desteğinin askeri destek anlamına gelmediğini söylüyor.
“Tek Kuşak Tek Yol” yatırımları ile güçlü bir ekonominin destek tekliflerine, Kazakistan hükümeti bir “ihtiyaç listesi” sunmuştur elbette.
On yıllardır Orta Asya zımmi bir “görev bölümüne” tanıklık ediyor. Rusya “asayişle”, Çin “ekonomiyle” ilgileniyor.
Ancak son birkaç yıldır Çin’in ‘sadece’ ekonomik bir gücün ötesine geçmek istediği açık. Çin büyük askeri yatırımlar yaptı. Ordusunu en “modern” ekipmanlarla donattı ve giderek siyasi ve askeri bir güç haline geldi. Çin’in bu yolla elde ettiği “özgüven”, Rusya’nın bölgedeki nüfuzunu genişletmesiyle sorun yaşayabileceğini gösteriyor.
Stratejik rekabette artış
Çin’in Orta Asya’daki hamleleri ve bölgeye dair gelecek planlarının son yıllarda Çin ile ABD arasında stratejik bir rekabet artışına dönüştüğünü ve bunun zaman zaman çatışmanın eşiğine geldiğini görüyoruz. Burada Rusya ve Çin “ortak” olarak öne çıkıyorlar. Çünkü her ikisinin de ABD’yi Orta Asya’da sınırlamada çıkarı var.
Rusya, Çin’e komşu olan en büyük ülke. İki ülke ABD karşısında şimdilik stratejik bir koordinasyon ortaklığıyla hareket ediyorlar. Bu “ortaklık” her iki ülkenin karşı karşıya gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Tam tersine sözü geçen “ortaklık”, içinde büyük çelişkileri de barındırıyor.
Çin şimdilik Rusya’nın ABD karşısında bölgede daha fazla nüfuz kazanmasına “iyidir” yaklaşımı içinde. Pekin’in Kazakistan’a da bu pencereden baktığı muhtemeldir.
Sınır bölgesinde istikrar ve güvenlik
Rusya Federasyonu ile Çin arasında 2001 yılında imzalanan “Dostluk Anlaşması”, iki ülke arasındaki ilişkileri yeni bir boyuta taşımıştı. Anlaşma öncesi zaman zaman gündemde gelen ve gerilime yol açan iki ülke arasındaki “sınır anlaşmazlığı” ‘çözüldü’. Taraflar çok yönlü iş birliğini geliştirmeye başladılar.
Dört bin kilometreyi aşkın sınır komşulukları olan bu iki ülkenin, birçok açıdan birbirlerine ihtiyaçları var. Dünyada en geniş topraklara sahip olan Rusya Federasyonu büyük bir askeri güce sahip. Dünyada en büyük nüfusa sahip ülke Çin ise, artık büyük bir ekonomik güç. Birleşmiş Milletler’in 5 daimi ülkesi arasında yer alan bu iki ülke, içte ve dışta “ortak düşman” ABD karşısında şimdilik birlikte hareket ediyorlar.
Pekin, hesabını uzun vadeli yapıyor. “Parayı veren düdüğü çalar” hesabı ile, Rusya’nın Kazakistan’a askeri müdahalesini oradaki ekonomik yatırımlarının güvenceye alınması olarak görüyor. Rusya da Çin’e tutunarak nüfuzunu genişletiyor. Velhasıl karşılıklı bir tür Rus ruleti oynanıyor.
Çin için sınır bölgesinin “istikrarı ve güvenliği” önem arz ediyor. Kazakistan, çoğunlukta Müslüman Uygurların yaşadığı Çin’in Sincan bölgesine doğrudan sınır komşudur. Sincan bir milyondan fazla Kazak nüfusa da ev sahipliği yapmaktadır. Çin ve Kazakistan, Kazakistan’daki halk isyanı gibi kalkışmaların Sincan’ı da içine alarak bölge genelinde “istikrarsızlığa” neden olabileceğinin huzursuzluğunu yaşıyorlar.
Çin bu “endişe”nin de etkisiyle, Rusya’nın son haftalarda Orta Asya’daki etkisini genişletmesine, “Düşmanımın düşmanı dostumdur” yaklaşımı içinde. Rusya’nın askeri varlığını “Tek Kuşak Tek Yol” projesinin güvencesi olarak görüyor ve kendi henesine yazıyor.
ABD karşısında birçok alanda gelişen Çin-Rusya “dostluğu”, uzun vadede karşılıklı çıkar çelişkilerini tetikleyen bir karşı karşıya gelme potansiyeli de taşıyor. Bu “dostluk” şimdilik Orta Asya’da ABD’yi frenlese de Çin’in bölgede sessiz ve güçlü bir şekilde ekonomik alanda yayılması, uzun vadede sadece ABD’nin değil, Rusya’nın da çıkarlarına zarar veriyor ve bu durumdan Moskova yeterince rahatsız.
“ABD karşıtlığı” üzerinden pekişen Çin ve Rusya’nın “dostluğu”, orta ve uzun vadede bir ABD, Rusya ve Çin çekişmesine dönüşebilecek güçlü dinamikler barındırıyor. Her şeye rağmen ABD karşısında “görev bölümü” ve “zimmi anlaşma” devam ediyor. En azından şimdilik…