İspanya’da 28 Nisan 2019’da yapılan erken genel seçimlerde ortaya çıkan tabloda yeni bir hükümet kurulamadığından, yaklaşık 6 ay sonra, 11 Kasım 2019’da seçmenler bir kez daha sandık başına gittiler. Dört yılda dördüncüsü yapılan genel seçimlerde faşist Vox (Ses) Partisi sandalye sayısını 52’ye çıkararak, faşist diktatör Francis Franco’dan sonra İspanya’da faşist bir hava estirmeyi başardı. Vox Partisi bu yılın Nisan ayında üçüncüsü yapılan genel seçimlerde 24 milletvekili çıkararak, ilk defa Ulusal Parlamento’ya girmişti.
Açıklanan resmi seçim sonuçlarına göre, Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) Nisan seçimlerine göre 3 milletvekili daha az çıkardı. Yine de en fazla milletvekili (120) çıkararak birinci parti oldu. Fakat tek başına iktidara gelecek çoğunluğa ulaşamadı.
Sol yelpazede yer alan Unidas Podemos ise daha fazla oy kaybına uğradı. Nisan ayında 44 olan sandalye sayısı 35’e geriledi. Bu tabloya göre “sol blok”un bir hükümet kurma olasılığı bulunmuyor.
İspanya’da sağın kalesi sayılan Halk Partisi (PP), son seçimlerde 66 olan sandalye sayısını 88’e çıkardı. Halk Partisi faşist Vox Partisi ile bir koalisyon ön görmediğini hem seçim arifesinde hem seçimlerin ardından açıklamış olsa da aritmetik olarak böyle bir hükümet zaten mümkün görünmüyor.
Son seçimlere göre sandalye dağılımı
Genel seçimlerin ardından meclis aritmetiği şöyle oluştu: Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) 120, sağcı muhafazakar Halk Partisi (PP) 88, aşırı sağcı faşist Vox 52, Unidas Podemos 35, yine sağ yelpazeden Vatandaşlar (C’s) 10, sol yelpazeden Mas Pais 3, Katalonya’daki ayrılık yanlısı siyasi partilerden Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) 13, Katalonya için Birlik (JxCat) 8, Halk Birliği Adaylığı (CUP) 2, Bask Milliyetçi Partisi (PNV) 7, Bask’ta faaliyet gösteren bağımsızlık yanlısı Eh Bildu 5, Navarra (NA) 2, Kanarya Koalisyonu (CC) 2, Galiçya Milliyetçi Bloku (BNG) 1, Kantabria Bölgeci Parti (PRC) 1, Teruel Var 1.
Bu tabloya göre, hükümet kurmak için gerekli olan 176 sandalyeye ne “sol blok”un ne de “sağ blok”un ulaşması mümkün görünüyor. PSOE de, sağcı PP de olası bir “büyük” koalisyon ön görmediklerinden, İspanya’yı yine azınlık bir hükümet bekliyor demektir. Nitekim seçimlerin hemen ardından Sosyalist İşçi Partisi’nin lideri Pedro Sanchez, faşist Vox Partisi dışında kalan tüm partilere çağrı yaparak, kuracakları hükümete destek vermelerini istedi.
Faşist Vox Partisi’nin yükselişi
İspanya’nın Endülüs Özerk Bölgesi’nde, 2 Aralık 2018’de yapılan yerel seçimlerde, aşırı sağcı Vox Partisi yüzde 11 oy alarak 12 milletvekili ile ilk defa bir yerel parlamentoya girmeyi başarmıştı. Vox Partisi 2013 yılındaki kuruluşundan itibaren ırkçı ve milliyetçi söylemlerle gündemi meşgul ediyor. Vox sözcüleri iktidara gelmeleri halinde İspanya’nın federal yapısına son vererek, üniter-merkeziyetçi bir yönetim biçimi inşa edeceklerini her fırsatta dile getiriyorlar. İspanya’nın Katalan bölgesindeki otonom yapıya olan düşmanlığını da gizlemeyen faşist parti, 11 Kasım seçimlerinden sonra “Bu seçimle İspanya’nın geleceği belirlenmiştir” diyerek, cüretkar açıklamalarda bulundu.
Son seçimlerde Vox Partisi, Federal Parlamentoda üçüncü parti olma konumunu da elde etti. Avrupalı faşist partiler arasında, Franco artığı bu faşist partiyi ilk kutlayanlardan biri de Fransa’da Marine Le Pen’in başını çektiği faşist Ulusal Birlik (Rassemblement National) oldu.
Katalonya “krizi” ve burjuva sol partiler
2017’de yapılan referandumla bağımsızlığını ilan eden Katalonya’ya karşı ülke çapında şovenist bir kampanya eşliğinde, önce referandum yasa dışı ilan edilerek geçersiz sayılmış, ardından Katalan liderler tutuklanmış, 9 ila 13 yıla varan hapis cezalarıyla cezalandırılmışlardı. Bu dönemde sözde sosyalist PSOE iktidardaydı. Bırakın karşı durmayı, PSOE Katalonya’daki referandumun geçersiz sayılmasının ve Katalan liderlerin tutuklanıp yargılanmasının bizzat sorumlusu oldu. PODEMOS ve benzeri partiler de oy kaybı kaygısı ile ya şovenist koroya katıldılar ya da sessiz kaldılar. İşte bu şovenist histeri faşist Vox Partisi’nin yükselişine giden yolu döşedi.
“Demokrasinin temel dayanağı halkın iradesi” demagojisi
11 Kasım seçimlerinde, 13 yıl hapis cezasına çarptırılan Katalan Sol Cumhuriyetçi hareketin lideri Oriol Junguares, Katalonya eski başkanı Carles Puigdemon’u geride bırakarak Katalonya’da birinci sıraya yükseldi. Junguares, 11 Kasım seçimlerinde hem Avrupa Parlamentosu’na hem İspanya Federal Parlamentosu’na ve hem de Katalonya Özerk Parlementosu’na girmeyi başardı. Başardı başarmasına ama hapiste olması ve kesinleşmiş bir cezasının bulunması nedeniyle görevlerini yerine getiremeyecek. Bu yalın gerçek bile burjuva “demokrasilerde” halk -bir başka deyişle seçmen- iradesinin bir yalandan ibaret olduğunu göstermeye yetiyor da artıyor.
İspanya’da ve Katalonya’da olduğu gibi, halk isyanları ile haftalardır sokakları terk etmeyen Lübnan, Irak, Şili ve daha bir dizi başka ülkede de kurtuluşa giden yol parlamentolardan değil, işçi ve emekçilerin birleşik devrimci mücadelesinden geçiyor.
A. Vedat Ceylan