Henry Kissinger’ın ölümünün ardından

Gezegenin kovuşturmaya uğramamış en büyük savaş suçlusu, komünizm düşmanı Henry Kissinger öldü!

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 07 Aralık 2023
  • 09:32

Henry Kissinger, Amerikan emperyalizminin başkanları Nixon ve Ford döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı, Dışişleri Bakanı ve akademisyen olarak yarım yüzyıl boyunca emperyalistlere akıl hocalığı yaptı. Tarihin en kanlı katliamlarından bazılarını örgütledi ve kışkırttı.

Dünyanın dört bir yanında yaşanan toplu katliamlarda sorumluluğu bulunan Kissinger bir savaş suçlusudur. Amerikan emperyalizminin Vietnam’da, Laos ve Kamboçya’daki bombardımanlarında; Pakistan, Bangladeş, Endonezya’da kanlı diktatörlerin sürdürdüğü savaşlarda gerçekleşen kitlesel ölümler onun sorumluluğundadır.

Kissinger, dünyadan Ekim Devrimi’nin izlerini ve etkilerini silmeye, yok etmeye kendini adamış, yeminli bir komünizm düşmanıydı. Devrime karşı duyduğu nefret, korku ve onu ezme hırsı Kissinger’ın özetidir.

“Komünizmle mücadele” amacıyla insan haklarını hiçe sayan kanlı rejimleri destekledi. Dünya genelinde sol ve devrimci güçleri zayıflatmak için faşistlerle işbirliği yaptı. Latin Amerika’da CIA destekli askeri faşist darbeleri, generallerin kurduğu kanlı rejimleri destekledi. Müdahale ettiği her alanda baskıcı rejimlerin ve katillerin yanında yer alarak toplu kıyımlarda, insanların kaybedilmelerinde, çekilen acılarda ve insan haklarının yok edilmesinde önemli roller oynadı.

Ölümüyle dünyanın birçok yerinde ona duyulan nefret yeniden dışa vurdu. Dünya’nın işçileri ve ezilen halkları, devrimci ve ilerici insanlık, özellikle Şili halkı, ülkelerini tarihinin en karanlık dönemlerinden birine sürükleyen bu azılı savaş suçlusunu unutmadılar ve unutmayacaklar.

Kissinger’ın ölümünün ardından Şili'nin Washington Büyükelçisi Juan Gabriel Valdés, X hesabında "Tarihsel ihtişamı derin ahlaki sefaletini asla gizleyemeyen bir adam öldü" mesajı yayınladı

Henry Kissinger kimdir?

Heinz Alfred Kissinger 1923 yılında orta sınıf bir Yahudi ailesinin oğlu olarak Almanya’da doğar. Hitler faşizminin yükseldiği 1938 yılında ailesiyle birlikte Nazi Almanya’sından Amerika’ya kaçar. 20 yaşındayken askere gider. Savaşın sonuna doğru Almanya’ya gönderiler, bir ABD askeri olarak çevirmenlik yaparken yakalanan Gestapo subaylarını sorgular.

Kissinger, savaştan sonra Amerika’ya dönecek, Harvard Üniversitesi’ne girerek okulu 1950 yılında parlak bir dereceyle bitirecektir. New York’ta nükleer silahlar üzerine çalışan “prestijli” bir akademik çalışma grubunda kısa menzilli sistemler kullanılarak, bir nükleer savaşın pekâlâ kazanılabileceği teorisini ortaya atacak ve Washington’un dikkatini çekecektir.

1968 yılında seçimleri kazanan Nixon onu Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’na atar. 1969-1975 yılları arasında Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevini yürüten Henry Kissinger, 1973-1977 yılları arasında Nixon ve Ford döneminde ABD’nin 56. Dışişleri Bakanı olarak görev yapar. Kissinger, 1977’den sonra Ronald Reagan ve George W. Bush' un en önemli danışmanlarından biri olmuştur.

Kissinger Güneydoğu Asya'da cehennemi yarattı!

ABD "komünizmin yayılmasını durdurma" ve emperyalist egemenliğini sağlamlaştırma misyonu ile Vietnam'ı işgal etti. 1963-1973 yılları arasında süren savaşta ABD ordusu işkence, tecavüz, toplu infaz, sivillerin öldürülmesi ve kimyasal silah kullanmak gibi pek çok ağır savaş suçu işledi.

1969’da Nixon “Vietnam’daki savaşı bitirme” propagandası ile girdiği seçimleri kazandığında ABD'nin Vietnam'da askeri açıdan başarısızlığı belli olmuştu. Savaş daha erken bir tarihte ve çok daha az insan kaybıyla bitirilebilirdi. Ancak askerleri çekmenin ABD'yi "zayıf" göstereceğinden korkan Nixon, Danışmanı Kissinger ile anlaşarak Paris Görüşmelerini baltaladı. Bu ise Vietnam Savaşı’nın uzatılmasına ve bölgeye yayılmasına neden oldu.

Kissinger’in bu dönemdeki en büyük günahlarından biri de “Vietnam’daki komünistlere yardım ediyor” gerekçisiyle savaşta aslında tarafsız olan Kamboçya’nın bombalanmasında oynadığı roldür. Amerikan Ordusu Kamboçya’ya 540 bin ton bomba attı ve yarım milyona yakın insanı öldürdü. Yalnızca Laos'a iki milyon ton bomba atıldı ki bu, İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya ve Japonya'nın toplamına atılandan daha fazlaydı.

Pentagon raporuna göre Kissinger, 1969 ve 1970'te Kamboçya'da yüzbinlerce (Tahmini sayılar 150 ile 500 bin arasında değişiyor) sivilin ölümüne neden olan "3 bin 875 bombardımanın her birini şahsen onayladı". Kamboçya'ya atılanların çoğu misket bombasıydı ve bu bombalar savaş sona erdikten onlarca yıl sonra bile sivilleri, özellikle de çocukları öldürmeye ve sakat bırakmaya devam etti.

Başta savaşı destekleyen Kissinger, halkların anti-emperyalist direnişinin gücünü fark edince çark etmiş ve savaşı Amerikan’ın önünde bir engel olarak görmeye başlamıştı. ABD'nin prestijine en az zarar vererek, savaşın mümkün olduğunca çabuk sona ermesi için Ekim 1972'de sunduğu anlaşma taslağı, önce Nixon tarafından reddedilse de Kissinger'ın yürüttüğü Paris müzakereleri sonucunda, Ocak 1973'te ABD'nin Vietnam'dan çekilmesini içeren anlaşma imzalandı.

Toplamda 17 yıl süren savaşta 2 milyon Vietnamlı ve 58 binden fazla ABD askeri -ki bunlar ağırlıklı olarak işçi çocuklarıydı- Amerikan emperyalizminin “prestiji” uğruna ölüme gönderildi. Ama Kissinger ve temsil ettiği emperyalist rejimin stratejik hesapları karşısında insan hayatının ne önemi olabilirdi ki.

İronik ama Kissinger “Vietnam barışı için harcadığı çabalar” için 1973 Nobel Barış Ödülü'ne Kuzey Vietnam’ın lideri Le Duc Tho ile birlikte layık görüldü. Le Duc Tho ödülü reddetti. Nobel Ödül Komitesi'nden iki kişi Kissinger'a ödül verilmesini protesto ederek istifa etti. Ama dünyanın en büyük savaş suçlusu olan Kissinger ödülü almakta bir sakınca görmedi. Amerikan medyası bile “Nobel Savaş Ödülü” diye anmıştı.

Pakistan ve Endonezya’daki kanlı diktatörlüklere tam destek

Kissinger’ın sorumlulukları bununla bitmiyor…

1971 yılında Pakistan’daki askeri diktatörlüğün, Bengalli milliyetçilerin ayrılmak için başlattıkları isyanı kanla bastırmasında yine Kissinger’ın desteği ve Amerikan silahları devredeydi. Pakistan ordusunun Doğu Pakistan’da (şimdiki Bangladeş) uyguladığı soykırımın durdurulması için, bölgedeki ABD konsolosu tarafından Washington’a gönderilen mesajlara kayıtsız kalındı. Bu savaşta yaklaşık üç milyon kişi hayatını kaybetti.

Kissinger, Suharto diktatörlüğünün, eski Portekiz sömürgesi Doğu Timor'a karşı yürüttüğü soykırım savaşını da destekledi. 1975'te Suharto, Endonezya'nın başkenti Cakarta'da Kissinger ve Ford ile toplanarak işgal planlarını tartıştı. Ford ve Kissinger Suharto'ya yeşil ışık yaktı ve sadece Washington'a dönmelerine kadar beklemesini istediler. Bir günlük ertelemenin ardından Endonezya ordusu Doğu Timor'u işgal etti. ABD Endonezya’ya silah sattı. 1975'ten 1981'e kadar Timor nüfusunun neredeyse dörtte biri öldürüldü.

Kissinger'ın dünya çapında karıştığı savaş suçlarının listesi ve uğursuz rolü uzayıp gider. ABD emperyalizminin simgeleşmiş ismi olan Kissinger’in uygulayıcısı olduğu politikaların üç ila dört milyon insanın hayatına mal olduğu tahmin ediliyor.

Condor Operasyonu

Kissinger, Amerikan emperyalizminin Latin Amerika’da “komünizme karşı mücadele” için hazırladığı Condor Planı'nın uygulanmasında da etkin bir rol oynadı. Bu plan kapsamında askeri faşist diktatörlükler devrimcileri, solcuları, muhalifleri tutukladı, vahşi işkenceler yaptı ve on binlercesini katletti.

“Condor (Akbaba) Planı” veya “Condor Operasyonu”, 1970'li ve 1980'li yıllarda Güney Amerika'nın çeşitli gizli servisleri ile ABD arasındaki işbirliğine verilen addır. Planın ana üyeleri Arjantin, Şili, Uruguay, Paraguay, Bolivya ve Brezilyadır. Ekvator ve Peru ise operasyona daha sonra dahil edilmiştir. Planın öncelikli amacı komünizmin etkisinin ve fikirlerinin önüne geçmek için vahşette hiçbir sınır tanımamaktır.   

Plan çerçevesinde herhangi bir siyasi muhalefeti kayıt altına almak amacıyla devrimciler, solcu aktivistler, sendikacılar, işçi önderleri ve diğer muhalifler hakkında gizli servisle bilgi alışverişi yaparak, diktatörlük karşıtlarının yakalanması ve ortadan kaldırılması amaçlanıyordu. Gizli servis ajanları bizzat CIA tarafından özel olarak eğitiliyordu, diğer ülkelerde serbest dolaşabiliyor, sürgüne gönderilen muhalifleri kaçırıyor, kaybediyor veya katlediyordu.

İnsan hakları örgütlerine göre Condor Operasyonu’nda 50 bin kişi öldürüldü, 350 bin kişi kaybedildi, 400 bin kişi hapsedildi. 2017'de yayınlanan bir CIA raporunun da doğruladığı gibi ABD, Condor Planı'nda öncü rol oynadı. ABD emperyalizmi Johnson, Nixon, Ford, Carter ve Reagan hükûmetleri döneminde cuntalara planlama, koordinasyon, işkence eğitimi, teknik destek ve askeri yardım sağladı. Bu destek genellikle CIA aracılığıyla organize edildi.

Şili askeri faşist darbesinde Kissinger’ın rolü

Condor Operasyonu’nun uygulayıcılarından Kissinger’in, 1973'te Şili'de halkın oylarıyla seçilen Sosyalist Partili Cumhurbaşkanı Salvador Allende'ye karşı tezgahlanan askeri faşist darbede de önemli bir rol oynadığı belgelenmiştir. CIA’nın, gerici faşist güçlerin Allende’yi devirmesine yardımcı olmak amacıyla Şili'de gizli operasyonlar gerçekleştirdiği bir dönem inkâr edilse de bugün ortaya çıkan belgeler ABD’nin darbede belirleyici bir rol oynadığını, toplu işkence ve katliamların suç ortağı olduğunu ispatlıyor.

Nixon'un General Augusto Pinochet'nin darbesine doğrudan karıştığına dair hiçbir kanıt yok. Ancak gizliliği kaldırılan binlerce belge, Nixon ve onun sağ kolu Kissinger'ın Allende göreve gelmeden önce bile ona yönelik derin düşmanlığını ortaya koyuyor. Ayrıca CIA'nın Allende hükümetini istikrarsızlaştırmaya yönelik grupları desteklediği ve finanse ettiği de kanıtlanmıştır.

Nixon ve Kissinger döneminde Şili'ye yapılan müdahale "titizlikle planlanmıştı ve açıkça Salvador Allende'nin başkan seçilmesini engellemeyi amaçlıyordu." Şu ana kadar ortaya çıkan belgeler, ABD'nin, örneğin grevleri ve sabotaj eylemlerini finanse ederek, Allende'ye karşı nasıl "direnişi teşvik ettiğini ve sağı desteklediğini" gösteriyor.

Savaş suçlusu Kissinger o küstah üslubuyla bunu şöyle gerekçelendiriyor: 

"Halkının sorumsuzluğu nedeniyle bir ülkenin komünistleşmesine neden seyirci kalmamız gerektiğini anlamıyorum. Sorunlar Şilili seçmenlerin kendi kararlarına bırakılmayacak kadar önemli".

Kissinger, 1973'da Salvador Allende’ye ve Şili halkına karşı faşist darbe yapan Pinochet’in kanlı rejimini destekledi, anlaşmalar imzaladı. Hatta Şili’deki darbeci askerlerin çoğunun maaşının CIA tarafından ödendiği de sonradan ortaya çıktı.

Faşist darbeler Arjantin, Uruguay ve Bolivya'da da yapıldı

Yeni ortaya çıkan bir belge, bir kez daha Henry Kissinger'i, Arjantin'de 1976'da seçilmiş Isabel Peron başkanlığındaki hükümeti deviren, ülkeyi 1976'dan 1983'e kadar yöneten faşist cuntanın kanlı eylemleriyle ilişkilendiriyor.

1970'lerde Arjantin askeri faşist cuntası Marksistlere, gerilla gruplarına, sendikacılara, aydınlara, öğrencilere, din adamlarına ve tüm sol siyasi muhalefete karşı kanlı bir baskı uyguladı; sistematik olarak gözaltında kaybetmeler, sistematik işkenceler ve yargısız infazlar gerçekleştirdi. Askeri yönetimin kurbanlarının sayısının 30 bini aştığı tahmin ediliyor.

***

Kissinger’ın icraatından örnekler daha da çoğaltılabilir. Ancak hepsinin özeti şudur: Kissinger, ABD emperyalizminin çıkarları söz konusu olduğunda hiçbir ilkeye, ahlaki ölçüye, uluslararası hukuka bakmaksızın, gerekli gördüğü adımları büyük bir acımasızlıkla, insan hayatını hiçe sayarak atmıştır.

Kissinger fiziksel olarak öldü. Ancak fikirleriyle Amerikan emperyalizminin temellerinde yaşamaya, gelecek kuşaklara ölüm saçmaya, onları sefalete sürüklemeye devam edecek.

İnsanlığa Henry Kissinger'dan daha büyük zarar vermiş olan bir avuç kişiden fazlasını saymak imkânsız. Gezegenin en büyük savaş suçlularından biri olarak işlediği suçları nedeniyle hiçbir zaman kovuşturmaya dahi uğramadı; kendi verdiği emirler veya tavsiyeler üzerine insanlığa karşı işlenen sayısız suç cezasız kaldı, hesap sorulmadı.

Ancak tüm dünyada işçi sınıfı ve ezilen emekçi halklar, ilerici insanlık, onun “Komünizmle mücadele” adı altında insanlığa karşı işlediği suçlarını, karanlık ve katliamcı yüzünü, hizmet ettiği Amerikan emperyalizmini tanıyor.

Dünyadan Ekim Devrimi’nin izlerini ve etkilerini silmeye, yok etmeye kendini adamış, yeminli komünizm düşmanı Kissinger’ın işlediği suçların, katliamların hesabı er ya da geç sorulacaktır. Bu hesabı işçi sınıfı soracak. Devrim ile soracak. Gelecek kuşaklar ancak o zaman Kissinger gibi cellatlara yer olmayan özgür, savaşsız, sömürüsüz bir dünyaya ulaşabilecektir…