Alman emperyalizmi, “arka bahçesi” olarak gördüğü doğu Avrupa’daki askeri varlığını sistematik bir şekilde artırıyor.
Almanya'nın SPD'li “Savunma” Bakanı Pistorius, Litvanya'daki Alman askeri varlıklarının artırılmasını Zeitenwende/Dönüm Noktası’nın militarist politikalarının laboratuvarı olarak görüyor. Pistorius'e göre, Alman Litvanya tugayı yeni dönemin “deniz feneri projesidir".
Haziran ayında Pistorius, NATO üyesi Litvanya'ya 4 bin kadar askerin kalıcı olarak konuşlandırılacağını duyurmuştu. Ekim ayında ise yeni Litvanya tugayının 2025 yılı başında "resmen görevlendirilmesi" gerektiğini söyledi. Almanya halihazırda Litvanya'nın Rukla kentindeki NATO Geliştirilmiş İleri Mevcudiyet (EFP) muharebe grubunu yönetiyor ve sahada yaklaşık 800 asker bulunduruyor. Uygulamaya konulan ''yeni dönemin deniz feneri projesi" ile Litvanya'daki Alman askeri varlığı beş kat artırılmış olacak.
Savunma Bakanlığı'nın “Der Spiegel” dergisine verdiği bir iç belgeye göre NATO'nun doğu kanadında görev yapacak Alman muharip tugayı gönüllülük esasına göre kurulacak. Dergiye göre Pistorius, askerleri Litvanya'da kalıcı olarak konuşlanmaya ikna etmek için “mali ikramiyeler, yurtdışı ödenekleri, Almanya'ya düzenli seyahatler, yerel okullar ve kreşlerin yanı sıra terfi fırsatları ve emeklilik yaşının düşürülmesi” gibi bir dizi ayrıcalık vaat ediyor.
Pistorius ve Bundeswehr/Federal Ordu Genel Müfettişi Carsten Breuer'ın topyekün savaş planı olarak tanımlanabilecek “2023 Savunma Politikası Kılavuzu” Haziran'da açıklandı. Ondan sonra Alman emperyalizminin “Ulusal Güvenlik Stratejisi” içeride toplumun ve üretimin militarist amaçlara göre yeniden yapılandırılmasından, dışarıda Alman askeri varlığının artırılmasına kadar uzanan geniş yelpazede çok daha saldırgan bir üslupla uygulanmaya başladı.
“Savaş Avrupa'ya geri döndü” vurgusunun yapıldığı belgede, “Almanya ve müttefikleri bir kez daha askeri bir tehditle karşı karşıya” iddiasına yer verilerek bu durumun “Almanya'nın ve Bundeswehr'in rolünü temelden değiştirdi” öne sürülüyor. Buna göre, “Avrupa'nın merkezindeki en kalabalık ve ekonomik olarak en güçlü ülke” konumundaki Almanya'nın bir "sorumluluğu var ve "Avrupa'da caydırıcılık, kolektif savunmanın belkemiği olmalıdır". Ukrayna savaşını fırsata çevirerek silahlanmaya hız veren Alman emperyalizmi, şimdiden kışkırtmaya başladıkları savaş tehlikesiyle toplumu korkutarak militarizme razı etmeye çalışıyor.
“Ekonomik olarak küresel bir ticaret ülkesi olan Almanya için, dünyanın diğer bölgelerindeki istikrarsızlık ve deniz yollarının serbestliğine yönelik tehditler güvenlik ve refah üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir", vurgusuyla Alman 'savunma' politikasının jeo-stratejisinin büyük tekellerin ticaret özgürlüğü güvencesinin sağlanacağı noktada başladığını söylüyorlar.
Federal Almanya Başbakanı SPD'li Olaf Scholz kısa bir süre önce Berlin'deki Bundeswehr konferansında yaptığı konuşmada da 35 sayfalık yeni savaş konsepti belgesinin temel ruhuna bağlı kalan zihniyetini ortaya koymuştu.
"Kendimizi savunabilmemiz için savaşa uygun bir Bundeswehr'e ihtiyacımız var" diyen Scholz, "personelinin ve teçhizatının zorlu görevlerini yerine getirmeye hazır olmasının ölçütü, yüksek yoğunluklu çatışmalarda başarı iddiasıyla her zaman savaşmaya hazır olmak"tır diyor ve ekliyor, “Sadece eşit bir rakiple gerçekleşecek karşılaşmayı kazanmak istemiyoruz. Daha fazlasını da başarmaya mecburuz.''
Yeni bir saldırganlık savaşına hazırlanan Alman emperyalizminin güncellenen kılavuz ilkeleri, iç politika bakımından da öncekilerden çok daha pervasızca militarist bir toplum ve ekonomi amaçlıyor. “Sağlam ve güvenli savunma sanayi kapasitesinin genişletilmesi, kriz ve savaş zamanlarında Bundeswehr'in hızlı, kapsamlı ve sürdürülebilir tedariki için önemli bir unsurdur” denilerek üretimde militarist amaçların temel alınması isteniyor. Basına konuşturulan üniformalı askerler de “Hizmet yılı veya zorunlu askerlik hizmeti kavramlarını yeniden gözden geçirmekten kaçınamayacaklarını, daha fazla kadın ve erkeği yeniden birliklere katılmaya teşvik edecek yöntemler üzerinde düşünmek gerektiğini” söylüyorlar. Bundeswehr, polis ve ‘sivil’ koruma hizmetlerine gerekli personelin sağlanması için okullarda Bundeswehr, polis ve ‘sivil’ koruma hizmetleri hakkında bilgilendirilme ve militarist kurumların reklamının yapılması gibi yollarla toplumda militarist ruhun canlandırılmasını istiyor.
Bundeswehr Konferansında konuşan Scholz, “Bundeswehr diğer Baltık ülkelerinde, Polonya'da, Slovakya'da ve Romanya'da da hava sahası güvenliğine katkıda bulunuyor, karadaki varlığımızı güçlendiriyor ve aynı zamanda İttifak'ın denizdeki caydırıcı kabiliyetini arttırıyoruz." dedi, Savaş bakanın, "Litvanya tugayı yeni dönemin deniz feneri projesidir" sözlerine atıf yapan Scholz, “tüm bunlar sadece başlangıç; çünkü NATO'nun savunma planlamasının uygulanmasıyla birlikte, bizden daha fazlasını yapmamız istenecek. Avrupa'daki coğrafi konumumuz Almanya'nın İttifak için bir merkez işlevi görmesi anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Bundeswehr'in dünya çapında askeri müdahalede bulunma iddiasının açıkça formüle edildiği belgede, “Alman katkılarının spektrumu, askeri danışma grupları ve mobil eğitim ekiplerinin konuşlandırılmasından, kapsamlı yetenekli birliklerin konuşlandırılmasına" kadar uzanan saldırganlık listesi sunulmaktadır.
Federal Maliye Bakanlığı'nın Der Spiegel'e sunduğu listeye göre Alman hükümeti Ukrayna'ya yönelik askeri yardımını önümüzdeki yıl altı milyar Avro arttırarak iki katına çıkarmayı planlıyor. Şimdiden ABD emperyalizminden sonra Ukrayna savaşına en çok mali ve askeri destek veren devletler sıralamasında ikinci olması Alman emperyalizminin sırtındaki tarihsel suçlara rağmen yeniden ateşle oynamaya başladığını gösteriyor. Alman emperyalizminin Zeitenwende/Dönüm Noktası'nın temel şiarı, Hitlerden kalma “Eylem için savaşa uygunluk” ve "Alman halkının hak ve özgürlüklerini cesurca savunacak, hayati ve bedensel riskleri bilinçli olarak kabul edecek askerlere" sahip olmaktır...
Bundeswehr’in bir bütün olarak toplumun "savaşa ve savunmaya uygun" hale getirilmesi” çağrıları, Nazi zihniyetine sadece retorik olarak değil, Hitlerin ruhuna da bir dönüştür aynı zamanda. İkinci emperyalist savaş öncesinde ve sırasında Naziler de sürekli olarak “Alman halkının savaş ve kendini savunma yeteneğinden” söz etmişlerdi. Finans kapitalin Sosyal Demokrat-Yeşil-Liberal hükümetinin de bu kirli retoriği temel alması faşizmin ve savaşların kaynağının finans kapitalin ta kendisi olduğunun yeni/dolaysız kanıtıdır.