Irkçı-siyonist İsrail rejiminin Gazze’yi hedef alan saldırısının dokuzuncu günü, yine halkın üzerine yağdırılan bombalarla başladı. Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu katliam ırkçı-rejimin barbarlığının tekrarlanmasına sahne olmakla kalmıyor, emperyalist-kapitalist dünyanın egemenlerinin insanlığa karşı işlenen bu suça ortak olduğuna da ayna tutuyor. Dolayısıyla “Tarafların şiddete son vermesi, çocukların ve sivillerin öldürülmesinin durdurulması gerektiği” yönünde yapılan açıklamalar, riyakarlığın tiksinti verici tekrarından öte bir anlam taşımıyor.
İşgalci ordu sivil halkı üç koldan bombalıyor
İsrail vahşeti dünya nezdinde teşhir oldu. Ne medya tekellerinin gerçekleri örtme ve yıkımı gizleme çabası ne emperyalistlerin verdiği sınırsız destek ırkçı rejimin teşhir olmasını önleyebiliyor. ‘Çocuk katili’ imajlarını düzeltmeye çalışan işgalci İsrail ordusu gerçekleri tersyüz eden açıklamalar yaparken, ordu güdümünde hareket eden siyonist medya ise açıklamaları manşete taşıyarak ‘habercilik’ yapıyor.
Bugün sabah saatlerinden itibaren Gazze’yi bombalayan işgalci ordu F16 savaş uçaklarının yanı sıra karadan topçu atışı ve denizden savaş botlarından bombalar yağdırıyor. Sivil halkı katleden İsrail ordusu, Hamas’ın tünellerini hedef aldığı yalanını ortaya atarak suçlarının üstünü örtmeye çalışıyor. Oysa sadece son iki günde İsrail saldırılarında, aralarında çocukların da olduğu 42 Filistinli katledildi. Saldırı boyunca öldürülenlerin üçte birine yakınının (61) çocuklardan oluşması, kimlerin hedef alındığı hakkında net bir fikir veriyor.
Bu arada çocuklara yardım kuruluşu Save the Children direktörü Jason Lee tarafından verilen bilgiler de işgalci ordunun suçlarına ışık tutuyor. Lee, İsrail saldırılarında 366 çocuğun yaralandığını duyurdu.
Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise, İsrail saldırılarında öldürülen Filistinlilerin toplam sayısının, 213'ü Gazze Şeridi'nde, 23'ü Batı Şeria'da, 2’si Kudüs'te olmak üzere 237'ye ulaştığını bildirdi.
Irkçı rejim, ‘Gazze’nin yaşam damarlarını kesme’ taktiği izliyor
İsrail, direnişi kucaklayan Gazzelilere tarifsiz bir kinle saldırıyor. Saldırılarda şimdiden 52 bin kişi yerinden edildi. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi, İsrail'in saldırıları sonucu 52 binden fazla Filistinlinin yerinden edildiğini açıkladı. Ofisin Başkanı Jens Laerke’nın verdiği bilgiye göre Gazze’de altı hastane ve dokuz sağlık merkezi dahil olmak üzere 132 bina tamamen yıkıldı, 316 yapı ise hasar gördü. İsrail’in vurduğu binalar arasında Gazze Sağlık Bakanlığı binası ile koronavirüs test kliniği de var.
Gazze'deki Sağlık Bakan Yardımcısı Yusuf Ebu Riş’in verdiği bilgiler de İsrail’in izlediği taktik hakkında fikir veriyor. Riş, bombalanan alanlarla ilgili şu bilgiyi veriyor: “İsrail savaş uçakları, sağlık merkezlerini, ambulansları, yetimhaneleri, ibadet alanlarını ve yaralıların tedavisini engellemek amacıyla hastane yollarını hedef alıyor.” Bunlara tarım alanlarını da eklemek gerekiyor. Dünyada nüfusun en yoğun olduğu bölge olan Gazze’de tarım alanları zaten çok sınırlıdır. Buna rağmen İsrail her gün bu alanlara da bomba yağdırıyor.
Füzelerle karşılık ve Batı Şeria’da Genel Grev
Emperyalistlerden aldığı destekle saldırılarını sürdüren İsrail, sahip olduğu teknik ve silah üstünlüğü ile vahşette sınır tanımama zihniyetine rağmen, direniş örgütlerinin İsrail’e füze atmalarını önleyemiyor. Dokuzuncu günde de İsrail saldırganlığına, Tel Aviv ve Gazze sınırına yakın bölgelere füze ve havan topu atışlarıyla karşılık verildi. Direniş örgütleri sözcüleri tarafından yapılan açıklamalarda, bir kez daha işgale karşı direnişin devam edeceği, örgütlerin aylarca sürecek bir çatışmaya hazırlıklı olduğu ifade edildi.
El Fetih dahil Filistinli örgütlerin çağrısıyla Batı Şeria’nın tüm kent ve kasabalarını kapsayan bir genel grev gerçekleştirildi. İsrail vahşetini protesto ve Gazze ile dayanışma için bugün yapılan genel greve katılım tam oldu. Grev, özel ve kamu kurumları dahil olmak üzere ticari hayatın ve eğitim alanının tamamen durmasına neden oldu. Grevde okullar ve üniversitelerin yanı sıra bankalar, toplu taşıma ve diğer işletmeler de kapılarını kapattı.
Grev devam ederken binlerce kişinin katıldığı kitlesel gösteriler yapıldı. Birçok noktada işgalci İsrail askerleri ile Filistinli gençler arasında gerilim ve çatışmalar yaşandı. Direniş örgüleri, işgalci orduyla bütün temas noktalarında mücadelenin sürdürülmesi için çağrıda bulundu. Bu arada Kudüs, 48 Filistinlileri ve Lübnan ile Ürdün sınırında yapılan eylemlerde de ırkçı rejimin katliamları lanetlendi ve direnişle dayanışma şiarları yükseltildi.
Biden yönetimi ırkçı rejimin suç ortağı
İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlara dair tek kelime etmeyen ABD Başkanı Joe Biden, utanmadan “İsrail’e füze atan Hamas’ı kınayan” bir açıklama yaptı. Elbette Biden yönetiminin İsrail’le suç ortaklığı bundan ibaret değil. Dün toplanan Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin çatışmaların durdurulması çağrısı yapan bir karar almasını bile engelledi. Yani Biden ve adamları, katliamlara devam etmesi için İsrail’i teşvik ediyor.
Biden yönetiminin Gazze’de çocukların katledilmesiyle suç ortaklığının daha bariz bir kanıtı ise, ileri teknoloji ürünü hassas başlıklı füzeleri İsrail’e satmasıdır. Bombardıman devam ederken, İsrail’e 700 milyon dolarlık silah satışını onaylayan Biden, ABD silah tekellerinin Filistinli çocukların katledilmesinden rant elde etmelerine hizmet ediyor. Biden bu suç ortaklığına, 27 Demokrat Partili senatörün savaşın durdurulması yönünde çağrı yapmasına rağmen devam ediyor.
Çin dışta tutulursa diğer emperyalist ülkelerin katliama seyirci kaldıklarını da vurgulamak gerekiyor. AB şeflerinin rezil tutumları, Filistin direnişini Hamas’a indirgeme ve hedef alma tutumlarında belirginleşiyor. Bu alçaltıcı tutum, “İsrail’in kendini savunma hakkını destekliyoruz” ifadeleriyle tamamlanıyor.
Bu arada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de “Tarafları şiddeti durdurmaya çağırıyoruz” türünden bir açıklama yaparak, İsrail katliamlarına karşı tek kelime edemiyor.
Çin’in tutumunda en azından söylemde bir fark gözleniyor. Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, “ABD'ye adil bir tutum sergileme ve sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapıyoruz” açıklaması yaparken, iktidar partisinin yayını Global Times’ta yayınlanan bir yazıda ise şu ifadeler yer aldı:
“ABD seçim yapmak zorunda olduğunda her zaman İsrail'in yanında olacak. Washington, İsrail'in Filistinli hedeflere yönelik saldırılarını küçümserken Hamas'ın İsrail hedeflerine yönelik saldırılarını sürekli olarak kınadı. Bu, ABD'nin ne kadar ikiyüzlü olduğunu gösteriyor.”
Buna rağmen son dönemde İsrail’le ilişkileri geliştiren Çin’in de ırkçı rejime bir yaptırım uygulaması beklenmiyor.
Bu arada çatışmaların durdurulması yönünde birtakım girişimler de var. Özellikle Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ilgili tüm tarafların katılımıyla görüşmelerin başlatılması ve çatışmaların durdurulması yönünde yaptığı öneri dikkat çekiyor. Ancak ne İsrail rejimi ne Biden yönetiminden bu çağrıya henüz yanıt verilmiş değil.
Filistin halkının acılarından siyasi rant devşirmesiyle bilinen AKP şefi T. Erdoğan da bir kez daha rol kapmaya çalışıyor. Siyonist devletin baş destekçilerinden biri olarak 'Yahudi Cesaret Madalyası' ile ödüllendirilen T. Erdoğan, BM gözetiminde Filistin’e yabancı asker gönderilmesini içeren bir ‘çözüm planı’ önerdi. Ancak göründüğü kadarıyla bu öneriyi Katar emiri ve halen Manama’da bulunan Hamas’ın siyasi kanat şefleri dışında ciddiye alan olmadı.