Columbia Üniversitesi’nde başlayıp hızla ABD üniversitelerine yayılan öğrenci direnişinin kararlılıkla sürdürülmesi, Joe Biden yönetiminin kimyasını altüst etmiş görünüyor. Öğrencilerin siyonist İsrail rejiminin Gazze’de yaptığı soykırıma karşı net bir tutum almasını ve Filistin halkıyla dayanışmayı yükseltmesini “hazmedemeyen” Amerika’nın egemen klikleri, gençlere histerik bir şekilde saldırarak intikam almaya çalışıyor.
Vahşi polis şiddeti ve siyasi linç kampanyasını ilk anda başlatan emperyalist rejim, kendi yasalarını ayaklar altına almakta biran bile tereddüt etmedi. Kampüslere baskınlar düzenledi, öğrencileri toplu şekilde gözaltına aldı, okullardan uzaklaştırdı, direnişi destekleyen akademisyenlere kinle saldırdılar. Demokrasi, insan hakları konusunda vaazlar vermeye meraklı, bu konuda dünya ülkelerine “karne” dağıtıp not verenler, faşizan zihniyetlerini alenen ortaya koydular. Üniversitelerin özerk olmasıyla övünenler, polis ordularıyla üniversiteleri işgal etme denemeleri yaptılar. Daha fazlasını yapmak için zemin düzlemeye çalışıyorlar.
Tüm bunlar direnişi kırmaya yetmedi. Örgütlü “sivil” faşist çeteleri kampüslere taşıyıp provokasyonlara başladılar. Vahşi boyutlar alan şiddeti Gazze’deki soykırımın bir numaralı faili olan siyonist rejimin şefi Binyamin Netanyahu yeterli bulmadı. Öğrenci gençliğin demokratik haklarını kullanmasının engellenmesi için daha vahşi bir şiddetin uygulanması için adeta Washington’daki suç ortaklarına talimat veriyor. Tel Aviv’deki dinci-faşist rejimin başı, Filistinlilere karşı kullandığı yöntemlerin benzerinin Filistin halkıyla dayanışmayı yükselten gençlere karşı uygulanmasını talep edebiliyor. Ne de olsa Biden yönetimi de Demokratlar da Cumhuriyetçiler de Kongre de Temsilciler Meclisi de soykırım suçuna batmış durumdadır. Bu ise Netanyahu gibi bir cellada onlara talimat verme cüreti sağlıyor.
Gençliğin, faşizan zorbalığa rağmen geri adıma atmaması, Washington’daki soykırım destekçisi neo-faşist çeteyi daha azgın adımlar atma arayışına itmiş görünüyor. Bu çetenin önde gelen şeflerinden biri olan Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi Mike Johnson’la ekibi “anti-semitizm yasası” diye bir şey uydurdular. Johnson’un başını çektiği gangster takımı, “Antisemitizm Farkındalık Yasası” adını verdiği bir tasarıyı ABD Temsilciler Meclisi’nden geçirdi. 91 üyenin ret verdiği tasarı, 320 kişinin kabul oyu ile onaylandı. Tasarı Kongre ve Joe Biden tarafından onaylanırsa yasalaşacak.
Siyonist rejime kalkan olan gangsterler çetesine göre İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırıma karşı çıkmak “Antisemitizm/Yahudi düşmanlığı” yapmaktır. Bu tiksinti verici zihniyete göre, gençliğin Filistin halkıyla dayanışma direnişi “antisemitizm” diye damgalanırsa, onu hedef alacak her tür şiddete “yasal kılıf” uydurulmuş olur. O durumda tüm üniversiteler militarist kuvvetler eliyle öğrencilerden “arındırılıp ele geçirilebilir.” Böylece başını Netanyahu’nun çektiği Tel Aviv’deki cinayet şebekesi basınç altında kalmadan Gazze’de soykırım suçu işlemeye devam edebilir. Böyle bir tasarının Temsilciler Meclisi’nde ezici bir çoğunlukla kabul edilmesi, Amerikalı egemen kliklerin tam bir gangster zihniyetiyle hareket ettiklerini birkez daha gözler önüne sermiştir. Görünen o ki, sokakta kameralar önünde insan boğan polis zihniyeti ile Temsilciler Meclisi’ne hakim zihniyet arasında bir fark bulunmuyor.
ABD’li egemenlerin “sindirim sistemi”, gençliğin siyonist yalanları yerle-yeksan eden, soykırım destekçilerinin maskelerini parçalayan yürekli direnişini “hazmedecek” kapasitede değil. Bundan dolayı Amerikan sistemi tüm gerici rejimlerin yaptığı gibi vahşi şiddetten medet umuyor. Oysa artık ok yaydan çıkmıştır. Geniş gençlik kesimleri bu suça ortak olmama konusunda net olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla direnişi şiddetle kırabilmeyi başarsalar bile, yaşanan büyük değişimi ortadan kaldıramazlar. Ne kendileri ne himaye ettikleri soykırımcı siyonist rejimin suçlarını örtebilirler artık.