Dünyanın “en mutlu ülkesi” Finlandiya'da grev dalgası

Finlandiya limanlarında işçilerin başlattığı grev sürüyor. Dört hafta boyunca sadece yolcu taşımacılığı yapılırken yük taşımacılığı ise durma noktasına geldi.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 13 Nisan 2024
  • 14:41

Finlandiya limanlarında işçilerin başlattığı grev dördüncü haftasında. Dört hafta boyunca sadece yolcu taşımacılığı yapılırken yük taşımacılığı ise durma noktasına geldi. Hiçbir yük treni çalışmadı. 7000 liman işçisinin grevi Finlandiya’nın ithalat ve ihracatını felce uğrattı.

5 Nisan Cuma günü, Meyer Turku tersanesi de dahil olmak üzere sanayi ve elektrik sektörlerinde çalışan binlerce işçi "Painava syy" ("Ağır nedenler") sloganı altında greve gitti. Grevden rahatsız olan hükümet, grevler devam ettiği sürece çözüm için sendikalarla görüşmeyeceğini ilan etti.

“Şimdi Orpo/Purra hükümetine harekete geçmesi için bir şans veriyoruz.'' diye açıklama yapan Finlandiya İşçi Sendikaları Konfederasyonu (SAK) başkanı Jarkko Eloranta, 8 Nisan'da grevlere ara vereceklerini, ancak hükümetin tutumuna bağlı olarak, ''18 Nisan'da greve devam edip etmeme konusunda karar alacaklarını'' belirtti.

***

Avrupa'nın birçok ülkesinde olduğu gibi silahlanma ve savaş harcamalarının derinleştirdiği ekonomik kriz ve artan borç yükünün altında ezilen sağcı-muhafazakar hükümet, ''borçların yeniden yapılandırılması ve ihracata dayalı bir ücret modeliyle işgücü piyasasının canlandırılması'' adını verdiği bir saldırı programını uygulamak istiyor. Bu ekonomik politikayı dayatan hükümetin öncelikli hedefi işçilerin ve dar gelirli insanların kazanılmış ekonomik-sosyal, siyasal haklarını tırpanlamaktır.

Sendikalar hükümetin bu saldırısını ''işçi haklarının kısıtlanması ve sosyal yardımlarda eşi benzeri görülmemiş bir kesinti dalgası'' olarak tanımlıyor. Dayatılan yasa değişikliği kabul edilirse işçileri işten çıkarmak kolaylaşacak, işsizlik yardımları azaltılacak ve eğitim destekleri iptal edilecek.

Finlandiya'da halen üç yıl çalışan bir kişi gelirine göre 400 güne kadar işsizlik yardımı alabiliyor. Daha kısa çalışanlarda ise işsizlik yardımı süresi 300 gündür. İşsizlik parası alabilmek için en az altı ay çalışma şartı yasal değişiklik gerçekleşirse bir yıla çıkacak. Saldırı yasasıyla birlikte işsizlik parası kademeli olarak iki aydan sonra yüzde 20, sekiz aydan sonra yüzde 25 oranında azaltılacak. Çocuğu olan işsizlerin daha önce aldığı ek ödemeler iptal edilecek, konut yardımları ise kesilecek.

***

Bu saldırı hazırlığına karşı ilk grev aralık ayında yapıldı. Ocak ayının sonunda ise 100.000'den fazla işçinin katılımıyla toplu taşımacılığı, otelleri, süpermarketleri ve fabrikaları felç eden iki günlük bir grev gerçekleştirildi. İhracat sektörünü felç eden bu son grev, saldırıya karşı biriken öfkenin arttığına işaret ediyor. Nitekim sermaye medyası bile grevin “düşük ücret dayatan ve işten atmayı kolaylaştıran hükümete karşı yapıldığını’ yazmak durumunda kaldı. 

Buna karşın grev hakkının kısıtlanmasını isteyen kapitalistlerin taleplerini yerine getirmek isteyen sağcı hükümet, siyasi grevleri 24 saatle sınırlandırmak ve Finlandiya'da yasal hak olan dayanışma grevlerini de "orantılı" olmakla sınırlandırmak istiyor.

Hükümetin siyasi ve dayanışma grevlerini sınırlama saldırısı, gericilik ve militarizm koyulaştıkça işçi sınıfının göstereceği tepkilerden duyulan korkunun dışa vurumudur. Oysa işçi sınıfı da tam böyle bir dönemde siyasi ve dayanışma grevlerine ihtiyaç duyacaktır. Silahlanma harcamalarının faturasını emekçilere kesmek için hazırlık yapan sağcı hükümet, çatışmanın şiddetleneceği bir döneme girerken grev kısıtlamalarıyla işçi sınıfını önemli bir mücadele aracından yoksun bırakmak istiyor.

Yeni yasa sadece sendikaları değil, çalışanların da yasadışı ilan edilen bir greve katılmaları halinde para cezasına çarptırılmasını öngörüyor. Bireysel grev katılımcılarına 200 Euro ceza getirilirken sendikalar için ise ceza 150 bin Euro’ya kadar çıkartılabilecek.

Bu süreçte Fin kamu yayıncısı Yle tarafından yapılan anketlere göre, Finlilerin çoğunluğu grevleri destekliyor. Aynı anketlere göre düzen partilerinin popülaritesinde ise düşüş yaşanıyor.

***

Hükümetle uzlaşmaya çalışan Sendika Başkanı Eloranta, “sektörel toplu sözleşmeler” ve "yerel anlaşmalar" konusunu görüşmeye hazır olduğunu açıklasa da Başbakan Petteri Orpo ile Çalışma Bakanı Arto Satonen ikilisinden olumlu yanıt alamadı. Aksine, yapılmak istenen değişikliğin mümkün olan en kısa sürede uygulanabilmesi için grev hakkına getirilen kısıtlamaları görüşmek üzere Paskalya tatiline rağmen pazartesi günü Temel Hukuk Komitesi toplandı. Komite, kriterlerin çok ‘muğlak’ olması nedeniyle bir dizi değişiklik yapılması çağrısında bulundu.

İşgücü Piyasası ve Eşit Fırsatlar Komitesi de 8 Nisan Pazartesi günü rutinin dışında bir toplantı gerçekleştireceğini duyurdu.

“Tüm bunlar, hükümetin bu kısıtlamaları uygulamak için acele ettiğini ve başlangıçta planlandığı gibi 1 Temmuz'da değil, muhtemelen 1 Mayıs gibi erken bir tarihte uygulamaya konulacağını gösteriyor” yorumları yapan kimi çevreler, ''Ancak gerçek ‘çalışma barışı’ muhtemelen bu şekilde sağlanamayacaktır” diye eklemek zorunda kalıyorlar.

Finlandiya'nın yedinci kez “dünyanın en mutlu ülkesi” seçildiğini hatırlatan yorumcular, ''Son Dünya Mutluluk Raporu verilerinin 2021-2023 yıllarına ait olduğunu ve reformların kapsamının ancak 2023'ün sonunda belirginleştiğini belirtmek gerekir'' diyorlar. Görünen o ki, emperyalist savaş aygıtı NATO'ya katılan Finlandiya'nın “en mutlu ülke” olduğu dönem yakında geride kalacaktır.

NATO’ya üye olan bir ülkede militarizm, gericilik ve hak gasplarının artması eşyanın tabiatına uygundur. Hükümetin dayattığı saldırının kapsamı da uygulama konusundaki pervasızlığı da Finlandiya’da sınıf çatışmalarının şiddetleneceğine işaret ediyor. Sonucun nasıl olacağını ise, işçi sınıfıyla emekçilerin örgütlü direnme iradesi ve kapasitesi belirleyecektir.