Lübnan Hizbullah’ı, Siyonistlerin Gazze’ye saldırmasından bir gün sonra 8 Ekim’de Lübnan sınırına yakın İsrail mevzilerini hedef alan saldırılara başlayarak Filistin direnişinden yana taraf olduğunu ilan etmişti. İşgalci İsrail ordusunun karşılık vermesi üzerine çatışmalar karşılıklı saldırılarla genişleyerek devam etti. Ancak bu çatışmalar resmi bir savaş ilanı anlamına gelmiyordu. Buna rağmen çatışmalar Siyonist orduyu hem yıpratıyor hem tesislerini tahrip ediyor hem de askeri kayıplar verdiren bir yıpratma savaşı olarak Gazze üzerindeki basıncı kısmen de olsa azaltıyor. Tabi Tel Aviv’deki Siyonist şefleri de diken üstünde bırakarak, onların psikolojik basınç altında kalmalarını da sağlıyor
Farklı tarafların merak ettiği, üzerinde birçok tartışma ve spekülasyon yapılan konu ise Hizbullah’ın Siyonist rejimle açık bir savaşa girip girmeyeceği idi. Zira çatışmaların o boyuta sıçraması bölgesel savaşın patlak vermesi anlamına gelecek. Bu hem ABD’yi hem Siyonist şefleri tedirgin eden bir senaryodur. ABD’nin, “Aksa Tufanı” harekatının yapıldığı gün İsrail’e moral vermek ve düşmanlarını korkutmak için savaş aygıtını harekete geçmesinin esas nedenlerinden biri de yeni cephelerin açılmasının önüne geçmektir.
Çatışmaların başlamasından sonra herhangi bir açıklama yapmayan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, emperyalist/Siyonist cephenin akıl hocalarını “Hizbullah ne yapacak” senaryoları yazmaya mecbur bıraktı. Bu tutumun bir tir “psikolojik yıpratma” taktiği olduğu değerlendiriliyordu. Hizbullah kaynakları ekim ayı sonlarına doğru yaptıkları bir açıklamada Nasrallah’ın 3 Kasım Cuma günü açıklama yapacağını ilan ettiler. Bu defa “Nasrallah ne diyecek” tartışmaları başladı. Yine sayısız yorum ve spekülasyonlar yapıldı.
İlan edilen tarihte açıklama yapan Nasrallah İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımın iğrençliğine vurgular yaptı ve direnişe dair analizlerde bulundu. Arap ve Müslüman ülkelerin yöneticilerinin küçük düşürücü pasifliğini ortaya koyup onlara, en azından insani sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulundu. Herkesi sorumluluğunu üstlenmeye çağıran Nasrallah Hizbullah’ın 8 Ekim’den beri çatışmaların içinde olduğunu hatırlattı, 57 savaşçı kaybettiklerini söyledi. Emperyalist/Siyonist merkezlere seslenen Nasrallah, tehditlerden korkmadıklarını ve her olasılığa hazır olduklarını üstüne basarak ilan etti.
Gazze’de direnişin kazanması bölge ülkeleri için de stratejik bir kazanımdır
İsrail saldırısına karşı Gazze’nin zafer kazanmasının önemine vurgu yapan Nasrallah, bunun sadece Filistin halkı için değil, Lübnan başta olmak üzere Suriye, Mısır, Ürdün gibi bölge ülkelerinin ulusal çıkarları açısından da stratejik bir kazanım olacağına işaret etti. 1948’de Filistin’in yenilgisinin Lübnan ve diğer komşu ülkeler için de ağır bedellere mal olduğuna atıfta bulunarak, bu defa direnişin yenilmesine izin vermeyeceklerini belirtti.
Bu değerlendirme Gazze’ye karşı savaşın bu küçük şeritten çok öte bir anlamı olduğuna işaret ediyor. Nitekim İsrail’in kısa süre önce ifşa edilen Filistinlileri Sina çölüne sürme planı da olayın bölgesel boyutuna işaret ediyordu. Zira Siyonistler bunu yapabilirlerse, Batı Şeria’daki Filistinlileri de Ürdün’e sürme planını uygulama sürecini başlatacaklar. Ancak Gazze’de direnişin yenilmesine izin verilmeyeceğini belirten Nasrallah, söz konusu sürgün planına geçit vermeyeceklerini de ilan etmiş oldu.
“Amerika, tehditlerin bizi korkutmuyor”
Siyonist aygıtın ABD’nin elinde bir aparat olduğunu ifade eden Nasrallah, Gazze’deki yıkım ve soykırımdan Amerika’yı sorumlu tuttu. Gazze’deki direnişin esas olarak ABD’ye karşı olduğunu ifade eden Nasrallah, Joe Biden yönetimine katliamları durdurun çağrısında bulundu.
Kendileriyle görüşmek için çok sayıda aracının gönderildiğini açıklayan Nasrallah, Amerika’nın, çatışmalara katılmamaları için kendilerini ve İran’ı tehdit ettiğini belirtti. Amerikan tehditlerinin kendilerini korkutmadığını, nitekim tüm tehditlere rağmen ikinci gününde savaşa bir taraf olarak katıldıklarını belirtti ve çatışmaların şimdiki sınırda kalmayacağını vurguladı.
“Amerikalılar duysun: Savaş filolarınız bizi korkutmuyor. Onlar için de gerekli hazırlıkları yaptık” sözleriyle ABD’ye meydan okuyan Nasrallah, çatışmaların yayılması durumunda savaş gemileri ve üsleri dahil Amerikan hedeflerinin vurulacağını söyledi. Nasrallah’ın “yapabileceklerini söyleyen bir lider” olarak tanımlandığı dikkate alınırsa, Biden yönetiminin bu uyarıyı ciddiye alması kaçınılmaz görünüyor. Nitekim Nasrallah’ın açıklamalarına dair Amerikan yetkililerinin yaptıkları, “Çatışmaların Lübnan’a ve bölgeye yayılmasını istemiyoruz” yönlü açıklamalar, meselenin ciddiyetinin farkında olduklarına işaret ediyor.
Tüm seçenekler masada
Nasrallah’ın konuşmasında İsrail’e savaş ilan edip etmeyeceği en çok tartışılan konuydu. Bu konu çok tartışılsa da savaş ilan edecek olsaydı, Nasrallah bunu kürsüden değil, İsrail’de belirlenmiş kritik hedefleri vurarak yapardı. Görünen o ki olaylar o boyuta ulaşmadan Gazze’nin, Filistin direnişinin ve Hamas’ın kazanmasını tercih ediyor Nasrallah. Buna karşın çatışmaların seyri ve emperyalist/Siyonist cephenin Gazze’de soykırıma devam etmesi olasılığı, çatışmaların yayılma riskini gündemde tuttuğunu en iyi bilenlerden biri de Nasrallah’tır.
Tercihleri bu olmasa da gerekirse topyekün bir savaşa girmeye hazır oldukları mesajını veren Nasrallah, İsrail’i Lübnan’a saldırmaması konusunda uyardı. Böyle bir saldırının Siyonist rejimin tarihindeki en ahmakça hareket olacağın belirten Nasrallah, böyle bir şeye girişmesi durumunda İsrail’e tahmin ettiğinden de büyük bedeller ödeteceklerini vurguladı.
Mesajlarında belirgin olan bir diğer nokta ise Gazze’nin yenilmesine izin verilmeyeceği ifadesidir. Bu ise, hangi durumda üçüncü ve diğer cephelerin açılabileceği konusunda fikir veriyor. Yani ABD Siyonist rejimin şeflerini durdurmaz, Gazze’deki soykırımcı saldırı bu şekilde devam ettirilirse, İsrail’le açık bir savaşa girmek kaçınılmaz olacak.
Çatışmaların seyrinden hareketle her ihtimale açık olduklarını ifade eden Nasrallah, Lübnan ve bölge halklarına olası bir savaşa hazırlıklı olmaları gerektiğini de hatırlattı. “‘Direniş Ekseni’ buna hazırdır. Halklar da buna hazır olmalıdır”mesajı veren Nasrallah, olası bir çatışmada zaferi kendilerinin kazanacağını iddia etti.
Nasrallah’ın konuşma yaptığı gün ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Tel Aviv’e geldi. Blinken 4 Kasım’da Ürdün’ün başkenti Amman’da gerici Arap rejimlerinin şefleriyle de görüşme yapacak. Görüşmeden ne tür sonuçlar çıkacağı henüz belli değil. Buna karşın çatışmaların seyri açısından gelecek günlerin kritik olacağı görülüyor. Zira ya ABD Siyonist savaş makinesinin belli bir noktada durmasını sağlayacak ya da savaş riski daha da artacaktır.