Tekstil patronları ucuz iş gücü ve teşvik peşinde!

Yeni yılda da tekstil patronları saldırılarına devam edecektir. Tekstil işçisini açlığa, sefalete ve köleliğe mahkûm etmek için her türlü yöntemi deneyeceklerdir. Bunu yaparken de teşvik ya da başka adlar altında sermaye devletinin desteğini arkalarına alacaklardır.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 17 Şubat 2020
  • 17:41

Yaşanan ekonomik krizin sektöre etkilerinden kaynaklı yeterince kar etmediklerinden yakınan tekstil patronları, yeni yılla beraber tekstil işçilerinin özellikle toplu sözleşme kapsamında olan kesiminin ücret düzeylerinin yüksekliğinden, rekabet edememekten, yeterli teşvik alıp palazlanmamaktan şikâyetçiler. Kriz fırsata çevirerek ettikleri kar ve tekstil işçilerine dayattıkları sömürü koşulları tekstil patronlarına az geliyor. Doğası gereği patronlar hep daha fazlasını istiyor.

Tekstil patronları adına Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası (TTSİS) ikinci başkanı Nevzat Seyok talep ve beklentilerini burjuva gazetelerde rahatça sıralıyor. Üretim maliyetlerinin düşürülmesini (bundan işçinin ücretinin düşürülmesini anlamak gerekiyor), patronların üzerindeki mali yüklerin azaltılmasını, işsizlik maaşındaki %2’lik paylarının % 1’e çekilmesini, % 17,5 olan sigorta primi oranının düşürülmesini, enerji kullanım maliyetinin ucuzlaştırılmasını, 75 TL olan asgari ücret desteğinin artırılmasını talep ediyor. Ayrıca toplu sözleşme kapsamında olan fabrikaların patronlarına pozitif ayrımcılık yapılmasını istiyor. Toplu sözleşme kapsamında olan fabrikalardaki işçi ücretlerinin asgari ücretten % 64 fazla olmasından dolayı, yüksek ücret koşullarında rekabetin zorlaştığını iddia ediyor. Toplu sözleşme kapsamındaki işçinin brüt ücretinin 5 bin 414 TL olduğunu, bu ücret yükünün piyasada onları zorladığını söylüyor. 

TTSİS’in tanımladığı “pozitif ayrımcılık” mali yüklerin hafifletilmesi yeni teşvik ve kolaylıklar beklentisidir devletten. Tekstil patronları ham madde maliyeti dışında hiçbir mali yükün olmadığı sınırsız kar istediğinde bulunuyor. Kıdem tazminatı, işsizlik maaşı payı, vergiler, enerji kullanım masrafları, sigorta primi vs. hepsi tekstil patronu için birer yük ve bunların hafifletilmesini istiyorlar. Kriz koşullarında sermaye devletinin işçilerin sırtından soygunlarla oluşturduğu fonların, teşvikler olarak kendilerine akmasını istiyor tekstil patronları. Zaten sermaye devleti her dönem patronlar için gerekli kolaylıkları sağlıyor. Tekstil patronlarını da kırmayacakları açık.

Tekstil patronlarının asıl karın ağrısı ise işçi ücretlerinin “yüksekliği”. Açlık sınırının altında sefalet ücretine çalıştırılan tekstil işçilerinin aldığı ücreti patronlar fazla buluyor. Yoğun mesailerle ay sonunu zar zor getiren işçilerin aldığı üç kuruş maaşa bile göz dikiyorlar. Toplu sözleşme yapan fabrikalardaki işçilerin ortalama brüt ücretinin 5 bin 414 TL olduğu ise koca bir yalan. Bu, işçilerin ikramiye vs. dahil edildiğinde yaklaşık olarak 3800 TL maaş aldıkları anlamına geliyor. Yünsa, Bahariye Halı, Altınyıldız, TEMTAŞ gibi fabrikalarda uzun yıllardır çalışan işçilerin aldığı ücretler bile bu düzeyde değil. Zaten son toplu sözleşmede olduğu gibi patron ve sendika bürokratları ile işçiye hak görülen % 8’lik zamlarla söylenen rakamlara ulaşmak mümkün değildir. Kayıt dışı çalıştıran işçilerle beraber sektörde 2 milyon işçi çalışmakta. Toplu sözleşme kapsamında olan işçi sayısı ise 10 bindir, yani devede kulak.

Bu çarpıtmalar ve ağlaşmalar tekstil sermayedarlarının karlarını artırmak için başvurdukları yöntemlerdir. Tek dertleri rekabet koşullarında üstün durumda olabilmek için işçi ücretlerinin düşürülmesidir. Onlar için rekabetin temel koşulu işçiye daha az ücret vermekten geçiyor.

Yapılan açıklamalar göstermiştir ki, yeni yılda da tekstil patronları saldırılarına devam edecektir. Tekstil işçisini açlığa, sefalete ve köleliğe mahkûm etmek için her türlü yöntemi deneyeceklerdir. Bunu yaparken de teşvik ya da başka adlar altında sermaye devletinin desteğini arkalarına alacaklardır.

2020 yılının tekstil işçileri adına yeni bir yıl olabilmesi için mücadelede öne çıkmaları gerekiyor. Tekstil patronlarının kararlı saldırıları ancak ona karşın ve ondan daha şiddetli karşı koyuşla püskürtülebilir. Aksi takdirde yeni yıllın diğer yıllardan bir farkı olmayacaktır. Tekstil patronları, sermaye devletini de yanına alarak topyekun saldırıyorsa, tekstil işçileri de suni ayrılıkları bir kenara iterek, üretim alanlarında yan yana gelerek birliğini, örgütlülüğünü güçlendirmelidir.

Ali Haydar Karaçam

Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi