Asgari ücret zammıyla maaşları asgari ücret seviyesine inen Çanpaş işçileri ve hakları her geçen gün tırpanlanan yine Çankaya Belediyesi’nin farklı şirketlerindeki işçiler, geçtiğimiz günlerde örgütlü oldukları Genel-İş Sendikası Şubesi’ne giderek ek protokol taleplerini iletmişlerdi. İşçilerin ziyaretini haber alan sendika bürokratları ise hemen o gün işçilere toplu mesaj yollayarak bu konuda ‘çalışmaları’ olduğunu belirterek ek protokolle ücret artışı isteyen işçileri geçiştirmeye çalışmıştı. Sendika örgütlü oldukları pek çok belediyeden işçilerden gelen baskılar üzerine ise 11 Temmuz’da iş bırakma eyleminin yapılacağını açıkladı.
Sendikanın bu göstermelik tutumuna, belediye işvereni ile olan danışıklı dövüşüne karşı hakları ve talepleri için bir araya gelen Çankaya Belediyesi’nin farklı şirketlerinden işçiler, yaptıkları açıklamada yaşadıkları sorunlara değinerek başladılar:
“Biz Çankaya Belediyesi’nde kadrolu, Belde, İmar, Çanpaş çalışanları olarak işyerinde çok fazla hak kaybına uğradık. Alım gücümüz ekonomik krizle ve bizim adımıza yapılan toplu sözleşmeler sayesinde iyice düşürüldü. Enflasyonun altında kalan toplu sözleşmeler dayatıldı bize.
Öncelikle geçtiğimiz toplu iş sözleşmesi sürecinde Çankaya Belediyesi’nin ve sendikanın açıkladığı ‘işçiye %45 zam yapıldı’ haberlerinin gerçeği yansıtmadığını belirtelim. Bu aslında taban ücretine yani en düşük ücrete yapılan zamlardı. Çoğu çalışana yapılmadı bu zam. Bunlar basına büyük zam alındı gibi yansıtıldı. Oysaki bizim aldığımız zam oranları enflasyonun altında oranlardı. Kaldı ki açıklanan enflasyon oranları gerçek oranlar değil. Sendika yaptığı açıklamalarda ‘Gerçek enflasyon oranları TÜİK verilerinin çok çok üstünde’ derken bizim sözleşmelerimize enflasyon artı %2-5 gibi oranlar yer alıyor. Bırakın gerçek enflasyonu devletin açıkladığı enflasyon değerlerine mahkum bırakılıyoruz. İşin en acı yanı biz bu enflasyon oranlarını doğru bulmuyoruz diyen sendika bizi bu rakamlara mahkum ediyor.
Ekonomik krizin bu kadar ağır olduğu koşullarda 4000 işçinin olduğu Çankaya Belediyesi’nde sendikanın aldığı bir eylem kararı yok, bir tepki yok. Bizim sözleşmelerimiz 2 yıllık yapılıyor, ertesi yıl için devletin açıkladığı enflasyon değeri baz alınıyor. Aradaki 6 aylık süreçlerde ek protokol yapılması gerekirken bizi 1100 lira gibi ‘harçlık’la geçiştirmeye çalıştılar. Sendika bu duruma sesiz kalırken biz işçiler kimi zaman eylemler yaptık ve sendika tarafından eylem yaptığımız için de suçlandık.”
Sendikalara sirayet etmiş olan eşitsizlik ve usulsüzlüklere de değinen işçiler şunları ifade ettiler:
“Ülkede AKP sisteminin yaratmış olduğu bir yozlaşma var. Ve bu sadece AKP içerisinde yok, bu durum emek örgütlerine de sirayet etmiş durumda. Kendisini devrimci işçi sendikası diye tanıtan bu sendika da işverenlerin arka bahçesi niteliğinde çalışmaya başladı. Kendilerine muhalif partiler içerisinde yer bulmaya çalışıyorlar. Artık bu pazarlıklar iyice çirkin bir hal almaya başladı. Belediyeye işçi alınacağı zaman da bu durum çok yaygın kullanılmaya başlanıyor, alınanlara kadro hakkı tanınıyor ama bizler açlık koşullarına mahkum bırakılıyoruz.”
Toplu sözleşmelerde şeffaf süreçler işletilmediği için kendisini solda gören sendika ve işveren tarafından mağdur edilen kesim oluyoruz denilen açıklamada, “Bir de bu işin SODEMSEN gibi bir ayağı var. CHP’li belediyelerin oluşturduğu işvereni temsil edilmesi için kurulan bir sendika bu. Sözleşmelerin birçoğu belediye yönetimleri değil onun temsilcisi SODEMSEN ile yapılıyor.”
Yapılan zamların insanca bir yaşamın çok uzağında olduğunu belirten işçiler şu verilere değindiler:
‘Son iki buçuk yılda TÜİK’in açıkladığı enflasyon %168 artarken ENAG tarafından açıklanan enflasyon bu süreçte %559 oranında artmıştır. Fakat bizim ücretlerimiz TÜİK’in, bazen de TÜİK’in açıkladığı oranın da altında kalıyor. Burada yapılması gereken TÜİK’in önüne gidip onu protesto eden sendikamızın gerçek enflasyon değerini toplu iş sözleşmelerine yansıtmasıdır aslında. Yine asgari ücrete yapılan zam oranı son 2019’dan bugüne %464 oranında artmış. Bizim ücretlerimizde ise %263 oranında bir artış var. Yani asgari ücret kadar bile bir artış yok ücretlerimizde.’’
İşçiler, sendikanın örgütlenme ve mücadele konusunda neredeyse hiçbir çabasının olmamasına da vurguladılar:
“Yıllardır işçiyi örgütlemek için hiçbir çaba harcamayan bir sendikal yönetim var. Taban örgütlülüğünü güçlendirmeyen bir sendikal anlayış var. Bizleri farklı şirketlere ayırarak birlikte mücadele etmemizin önüne geçmeye çalışan işverenle ortak hareket ediyorlar. Sendikanın buna karşı çıkması gerekirken hiçbir şekilde sesini çıkarmadığı gibi KHK ile belediye şirketine geçildiği için müdahale edilemeyeceği gibi bahanelerle bu duruma sessiz kalmayı tercih ettiler. Biz ise bu duruma karşı toplu sözleşmelerimizin tüm şirketlerde aynı zamanda yapılmasını talep ediyoruz. Dayanışmayı ve mücadeleyi birlikte büyütmek için insanca yaşanacak bir ücrette eşitlenmek için. Bir anlaşmazlık olursa hep birlikte ayağa kalkmak için. Örgütsüzlüğün olmadığı bir yerde dayanışma da olmuyor.”
Belediye işçileri yaptıkları açıklamanın sonunda ise işverene ve onun işçi düşmanı tutumlarına çanak tutan sendika bürokratlarına karşı ücretleri ve çalışma koşulları düzelinceye kadar mücadelelerini sürdüreceklerini belirttiler.
Kızıl Bayrak / Ankara