Aralık ayının 4’ünde başlayan Asgari Ücret Tespit komisyonu toplantılarının sonuncusu bugün (28 Aralık) gerçekleştirildi. Sermaye ve devletinin temsilcilerinin yanı sıra, Türk İş bürokratlarının da katıldığı son toplantıdan bir kez daha işçi ve emekçilerin payına sefalet ücreti çıktı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun dördüncü toplantısının ardından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk açıklama yaparak emekçilere 2 bin 825 TL ücreti reva gördüklerini duyurdu.
Selçuk açıklamalarının devamında şunları ifade etti:
"Çalışma hayatındaki bir seviye belirlenmiş olmuyor. Sosyal yardımlardan, asgari geçim indirimine kadar pek çok değişken asgari ücrete dayanmaktadır. 1 Ocak 2021'den itibaren brüt 3570,50 TL, net 2 bin 825,90 kuruş olarak belirlendi. Bekar ve çocuksuz bir işçi için geçerli olan rakam bu. 3.313,72 kuruş evli ve çocuklu bir çalışan için belirlenen rakam. Asgari ücret desteğini 75 lira olarak sürdürmeye devam edeceğiz. Bu da ilave destek olarak ifade edilmektedir. Tüm kamu temsilcilerimize bir kez daha teşekkür ederim"
Bakan Selçuk’un açıklamalarından da anlaşılacağı üzere, işçi ve emekçilerin hakkı olan AGi ve asgari ücret desteği olan 75 TL de belirlenen asgari ücrete giydirilmiş durumda. Buradan hareketle, sözde yapılan kırıntı zammın sermayedarlara olan yansımasının çok daha düşük olduğu söylenebilir. Bir aylık orta oyununun sonunda belirlenen sefalet ücreti, manipülasyonlarla emekçilere yutturulmak istenmektedir.
Bürokratlar işin içinden sıyrılmanın derdinde
Üçlü şer odağının temel bileşeni olan Türk İş bürokratları ise ortaya koydukları sözde tepkilerle günü geçiştirmeye çalışıyor.
Pandemi ve kriz kıskacında öfkesi büyüyen işçi sınıfının hedefinde olmaktan çekinen asalak bürokrat takımı, belirlenen sefalet ücretinde hiçbir rolleri yokmuş gibi topu sermayeye ve devletine atıyor.
Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat’ın konuyla ilgili yaptığı şu açıklama, bürokrat takımının duyduğu kaygının da itirafı niteliğinde:
"İşveren ve hükümet temsilcileri tarafından oy çokluğu ile verildiği ortada. İşçi kesimi olarak kendi ve aileleri için çaba gösterdik. İşçi kesimi olarak beklentileri karşılamaktan uzak, alınan karara katılmıyoruz. Bugünün geçim şartları düşünülmeden oran tespit edilmiştir. Görüşümüzü 4 Aralık'tan bu yana kamuoyuna açıkladık. Temel alınması gereken ilkeleri paylaştık. İşveren kesimi tarafından karşılık görmediğini anlıyoruz. İşçilerin beklentilerini karşılamaktan uzaktır. Asgari ücret alan milyonlarca çalışan ve ailesi yine mağdur edilmiştir.”
Hangi refah payı?
Sermaye adına masaya oturan TİSK kodamanları ise sonuçtan memnun. Zira, ortaya çıkan sonuç bir kez daha sermayedarların çıkarlarına hizmet ediyor.
Konuya dair açıklamalarda bulunan TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, asgari ücrete yapılan zammın emekçilere “refah” getirdiği yalanı eşliğinde şunları ifade etti:
"Komisyon, çalışanların durumunu ve işletmelerin geleceğini de dikkate alarak zor koşullarda kararını verdi. Enflasyonun 7 puan üzerinde bir refah payıyla asgari ücrete karar verilmiş oldu"
Bu bir son değil, mücadeleyi büyütmek için savaş çağrısıdır
Sermaye temsilcileri, devlet ve bürokrat takımının el birliği ile belirlediği asgari ücret miktarı, işçi ve emekçiler adına her şeyin sonu anlamına gelmiyor. Tersine, milyonları açlığa ve sefalete mahkûm eden bu karar, emekçiler adına bir mücadele davetidir.
İşçi ve emekçiler bu daveti kabul edip, sermayeye, sermaye devletine ve asalak sendika bürokratlarına karşı, insanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret mücadelesini büyütmelidir. İşte o zaman masa başında alınan kararların hükmü kalmayacak, gerçek sonucu sınıf mücadelesinin seyri belirleyecektir.