Fabrikalar salgının merkezi olmaya devam ediyor, hak gaspları artıyor!
Salgın hız kesmeden devam ediyor. Salgından kaynaklı ölüm ve hasta sayıları sürekli artıyor. Kontrolden çıkan salgının karşısında AKP-MHP iktidarının mücadele yöntemi ise hala “maske takma - sosyal mesafeyi koruma - el yıkamanın ötesine geçebilmiş değil.
Damat Bakan her çıktığı programda “ekonomimiz uçuyor” türünden açıklamalar yapsa da dolar-euro her gün yeni bir rekor kırıyor, cebimizdeki para adeta eriyor. Salgın, sürecin başından beri sermaye için can simidine dönüştürülüp, biz işçi emekçilere karşı her türlü saldırının bahanesi haline getiriliyor. Bizlerin eylemleri salgın gerekçesiyle yasaklanıyor, ancak T. Erdoğan miting yapabiliyor. Diğer yandan savaş ve saldırganlık politikaları devam ediyor. Ancak AKP-MHP iktidarının politikaları her alanda iflas ediyor, hamasi laflarla, yalanlarla ayakta durmaya çalışıyorlar. Her yanından çatırdamaya başlayan tek adam rejiminin tüm çabalara rağmen ayakta kalması ise zor gözüküyor.
Tek adam rejimini sağlamlaştırmak için iyice saldırganlaşan iktidar faturayı biz işçi ve emekçilerin sırtına yıkmak için her türlü adımı atıyor. Esnek ve güvencesiz çalışma salgın sürecinde Kısa Çalışma Ödeneği, Ücretsiz İzin gibi uygulamalarla olağan hale getirildi. İşten atmak sözde yasaklandı ancak salgın süreci boyunca pek çok arkadaşımız tazminatsız bir şekilde işten atıldı. Fabrikalarımızda her adımımız izlenir oldu. Patron uşağı usta başları-şefler “gözünün üstünde kaşın var” gibi gerekçelerle her hareketimize tutanak tutup bizleri baskı altında almaya çalışıyorlar. Bu tutanakları gerekçe göstererek tazminatsız işten atmaları gerçekleştiriyorlar. Bizlerin örgütsüzlüğünden faydalanarak fabrikalarımızı adeta toplama kamplarına çeviriyorlar. Salgın sürecinde bırakalım çalışma koşullarının iyileştirilmesini ve salgına karşı önlem alınmasını tersine daha da ağır şartlarda çalışır olduk. Bir yandan fabrikalarda vakalar artıp korona sebebiyle ölüm haberleri gelirken diğer yandan iş kazaları, iş cinayetleri de sürekli artıyor.
Salgın pek çok fabrikada zam yapılmamasının da bahanesi haline geldi. Bunun en uç örneklerinden bir tanesi ise THY ile Hava-İş arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinde yaşandı. TİS kapsamında THY personelinin uçuş-iş tazminatları ve kıdem ödemelerinden %30 ile 50 arasında kesinti yapılması karara bağlandı. Bu uygulamanın THY ile sınırlı kalmayacağı ortadadır. Sermaye ve onun sözcülüğünü yapan iktidar hem asgari ücrete yapılacak yeni yıl zammında hem de önümüzdeki sözleşme süreçlerinde THY'dekine benzer dayatmalarla karşımıza çıkacaktır. Bu saldırılara karşı koymak, sefalet ücretlerini kabul etmemek, insanca ve güvenceli çalışmak için hazırlıklarımıza başlamalı, fabrikalarımızda bölüm bölüm komitelerimizi kurarak örgütlenmeli, taleplerimiz etrafında kenetlenmeliyiz.
Tek adam rejimini kalıcılaştırmak için her türlü saldırıyı devreye sokan, sermayenin ve kendilerinin çıkarları için bizlerin hayatını hiçe sayan, kölece çalışma koşullarına boyun eğmemizi bekleyen iktidara ve sermayeye karşı mücadele etmekten başka yolumuz yok. Üzerimizdeki ölü toprağını atalım! Tek çıkış yolunun yanı başımızdaki arkadaşlarımıza güvenmekten, birlik olmaktan geçtiğini unutmayalım. Saldırıları püskürtüp insanca yaşayabilmek için dişe dişe mücadele edelim!
(Petrokimya İşçileri Bülteni'nin, 2020 Ekim sayısından alınmıştır)