Salgının ekonomi politiği konusunda bu köşede daha önce birkaç makale yazmıştık. Özetlersek, o yazılardaki tezlerimiz şunlardı:
1. Virüsün bulaşıcılığı da tedavisi de sınıfsaldır: ABD’de salgında “Siyahların ve Hispaniklerin daha çok ölüyor olması” etnik değil, sınıfsal bir meseledir. Bağcılar ve Esenler’de vaka oranının, İstanbul’un diğer semtlerine göre çok daha yüksek olması, sınıfsal nedenledir.
2. ABD başta pek çok ülkede salgın nedeniyle açıklanan ekonomi tedbir paketleri, halkı desteklemek için değil, şirketleri, kapitalist sistemi desteklemek içindi.
3. Halk açısından daha vurucu kriz, salgın ilerledikçe ve hatta salgın kontrol altına alındıktan sonra ortaya çıkacak: Egemen sınıflar, salgın krizinden sonraki ekonomi krizini aşabilmek için krizin yükünü her zaman olduğu gibi emekçi sınıfların sırtına yükleyecek.
Bu tezleri dile getirdiğimiz makalelerimizi nisan ayında yazmıştık. 6 ay sonra bir durum değerlendirmesi yapabiliriz. Çünkü elimizde yeni veriler var.
İşte o verilere göre, “salgının ya da virüsün ekonomi politiği” dediğimiz konuda, iki yeni tez daha ileri sürebiliriz:
Salgın zenginlere yaradı
1. En zengin Amerikalı milyarderlerin mal varlıkları, salgında ortalama yüzde 50’ye yakın oranda arttı. Yani salgın, zenginlere, hatta daha çok “en zenginlere” yaradı.
İşte o milyarderlerin bazıları ya da en zenginlerin en zenginleri:
Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un serveti, bu yılın başında 113 milyar dolardı. Bugün servetine 73 milyar dolar daha eklenerek 186 milyar dolara çıktı!
Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg’in 54 milyar dolar büyüklüğündeki servetine yılbaşından bu yana 46 milyar dolar eklendi ve 100 milyar dolara çıktı!
Tesla’nın sahibi Elon Musk’ın 25 milyar dolarlık serveti, bu süreçte 92 milyar dolara çıktı!
Yine ABD medyasındaki haberlere göre salgın sürecinde “daha az zengin olan” Michael Bllomberg ve Charles Koch gibi dolar milyarderleri de servetlerine 7 milyar dolar daha eklemiş oldular.
Yoksullar daha da yoksullaştı
2. Salgın, yoksul sayısını arttırdı. ABD’de en zenginler zenginleşirken işsizlik arttı, yardım için başvuran Amerikalıların sayısı yükseldi, kısacası halk yoksullaştı; yoksullar daha da yoksullaştı.
En zengin 50 ABD’linin toplam serveti, tam 165 milyon ABD’linin toplam servetine denk. 165 milyon Amerikalı, toplam Amerikalıların neredeyse yarısı. Yani sadece 50 ABD’li, ABD’nin yüzde 50’sinin toplam servetine sahip.
Ve bu 50 kişinin serveti, 2020 başından bu yana 339 milyar dolar artmış durumda!
Bloomberg’in ABD Merkez Bankası verilerine dayandırdığı haberine göre, ABD’lilerin en zengin yüzde 1’inin toplam mal varlığı 34 trilyon dolardan fazla. En yoksul yüzde 50’nin toplam mal varlığı ise sadece 2 trilyon dolar. Yani en zengin yüzde 1’in serveti, en yoksul yüzde 50’nin servetinin tam 17 katı!
Varlık araştırma şirketi Wealth-X’in raporuna göre servetleri en az 30 milyon dolar olan en zengin ABD’lilerin, salgının başladığı mart ayından ağustos sonuna kadar olan zamanda, servetleri yüzde 37 artarak 12.5 trilyon dolara yükseldi!
Ya sosyalizm ya barbarlık
En gelişmiş kapitalist ülkede durum özetle bu. En zengin ile zenginin, zengin ile yoksulun, yoksul ile en yoksulun arasındaki makas gittikçe açılıyor.
Elbette sistemin çarklarını bilenler için bu öngörülen bir son. Zira kâra dayalı bir ekonomi sistemi, zengin ile fakir arasındaki makası hep açar.
Sistem, iç tepkiyi frenlemek amacıyla bu makası biraz daraltabilmek için başta “savaş” olmak üzere kimi çözüm olmayan “çözümlere” başvurdu geçen yüzyılda...
Yani “ya sosyalizm ya barbarlık” sıradan bir propaganda sloganı değil, en güçlü ekonomi politik gerçekliktir!
Cumhuriyet / 15.10.20