Opsan patronu iş cinayetinden değil iş cinayeti haberinden rahatsız!

27 Kasım 2016 yılında Opsan’da bir taşeron işçisi pres makinasına sıkışarak can vermişti. MİB’in facebook sayfası, “Opsan’da iş cinayeti” başlığıyla bunu haberleştirmişti. Üzerinden 3 yıl geçen bu cinayetin ardından, Opsan Fabrikası avukatı aracılığıyla, Eylül ayında söz konusu haberin kaldırılması talebi tarafımıza iletilmiştir.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 14 Kasım 2019
  • 19:38

Türkiye’de işçi sınıfının yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunların yanı sıra, son yıllarda sıklıkla yaşanan iş cinayetleri önemli bir gündem durumunda. Öyle ki aylık ortalama 150-200 işçi, sermayedarların aşırı kâr hırsı yüzünden, en ufak işçi güvenliği önlemleri alınmadığı için cinayete kurban gidiyor. Yaşanan bu ölümleri kaza, kader gibi göstermek ise iş cinayetlerinin üzerini örtmenin, normalleştirmenin, gerçek nedenlerinin karartılmasının bir vesilesi olarak kullanılıyor.

Bunun son örneği ise Gebze’de kurulu bulunan Opsan patronunun, yıllar önce yaşanan bir iş cinayetinin ardından yapılan haberlere erişim engeli getirme çabası oldu.

27 Kasım 2016 yılında Opsan’da bir taşeron işçisi pres makinasına sıkışarak can vermişti. MİB’in facebook sayfası, “Opsan’da iş cinayeti” başlığıyla bunu şu şekilde haberleştirmişti:

Gebze Güzeller Organize Sanayi’de kurulu bulunan Opsan fabrikasında iş cinayeti yaşandı. Opsan’da pres bölümünde gerçekleşen iş cinayetinde preslere bakım yapan işçi yaşamını yitirdi. Opsan bünyesinde çalışmayan ancak preslere bakım için gelen taşeron işçisi pres makinasının arasında kalarak yaşamını yitirdi. 16.00/24.00 vardiyasında gerçekleşen iş cinayeti nedeniyle fabrikada üretime ara verildiği söyleniyor.”

Üzerinden 3 yıl geçen bu cinayetin ardından, Opsan Fabrikası avukatı aracılığıyla, Eylül ayında söz konusu haberin kaldırılması talebi tarafımıza iletilmiştir. Talepte yaşanan olay şu şekilde anlatılmaktadır:

“(...)Gebze’deki fabrikasında preslere bakım için gelen taşeron işçiyi farketmeyen başka bir işçinin başlat düğmesine basması neticesinde, işçinin pres makinesinin arasında kalarak yaşamını yitirmesi olmuştur. Müvekkil şirket ve çalışanları bu durumdan son derece etkilenerek olaydan sonra büyük bir üzüntü yaşanmış, üretime bir süre ara verilmiştir.(...)”

Anlaşılacağı üzerine iletilen talep, haberin doğruluğu-yanlışlığı üzerinden değil, ‘cinayet’ tanımlamasından kaynaklanmakta, şirketin prestijini olumsuz etkilediği belirtilmektedir. İnternet taramalarında bu haberin ‘cinayet’ olarak çıkmasının, şirketin güvenilirliğini zedelediği belirtilmektedir.

Eylül ayında gelen, özrü kabahatinden büyük bu talebe, bir açıklama ileterek cevap vermiştik. 13 Kasım 2019 günü ise şirket avukatının, “Erişimin engellenmesi kararı” başlığıyla gönderdiği Erişim Sağlayıcıları Birliği (ESB) dilekçesi ile konu tekrar gündemimize gelmiş oldu. Ancak konunun üzerine tekrar bir şey söylemektense, 28 Eylül 2019 günü, şirket avukatına ilettiğimiz açıklamayı aşağıda yayınlamayı yeterli görüyoruz.

Metal İşçileri Birliği’nin (MİB) 28 Eylül 2019 tarihli açıklaması

İlgiliye!

Türkiye’de işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşulları her geçen gün ağırlaşmaktadır. Ekonomik, sosyal, siyasal bir dizi boyutu olan bu sorunlar yumağının en önemli yanını, son yıllarda büyük oranda artan iş cinayetleri oluşturmaktadır. Kamuoyu nezdinde de sıklıkla tartışılan bu sorun, konuya nereden bakıldığına göre kaza ya da cinayet olarak ifadelendirilmektedir.

Emek ve meslek örgütleri, dernekler, emekten yana kişi ve kurumlar haklı olarak yaşanılan bu ağır sorunu cinayet olarak ifadelendirmektedir. Zira Türkiye’de her ay ortalama olarak 150 işçi, bir dizi istatistiki veri üzerinden sabit olduğu üzere, yaşamını yitirmektedir. Üstelik çok basit önlemlerin alınmasıyla engellenebilecekken!

Bu ölümleri, tekil bir takım “kaza”lar olarak ya da yaşanılan ölümlerde işçinin sorumlu olduğu fikri sermaye sınıfının bilinçli, hedefli bir tutumudur. İş cinayetlerinin günden güne artmasının da temel sebebidir. Oysa ki bu ölümler bizzat çalışma koşullarının ağırlığından, baskı/mobbing uygulamalarından, güncel ekonomik koşullardan vb.lerin yanı sıra ve her şeyden de önemlisi en basit işçi güvenliği önemlemlerinin alınmamasından kaynaklanmaktadır. Tüm veriler, manipülasyon çabalarına rağmen ortadadır. Birliği’miz de bu düşüncededir. Yaşanan işçi ölümleri, doğal olarak gerçekleşen değil, bizzat kapitalizmin sonuçları olarak yaşanmaktadır. Cinayet tanımlaması da tam olarak bu somut gerçekliğe karşılık gelmektedir.

Somut örnek üzerinden ise, sadece bir haber üzerinden aradan geçen 3 yılın ardından böyle bir talepte bulunmanız, talebinizi gerekçelendirirken ifade ettiğiniz yönler, yukarıda tariflemeye çalıştığımız yönleri nitelemektedir. Gerekçeleriniz yeni ölümler yaşanmasını engellemek değil, şirketin prestiji odaklıdır. Birliği’miz, şirketlerin prestijine verdikleri önemin bir parçasını işçi güvenliği önlemlerine, çalışma koşullarının düzeltilmesine verilmesi halinde, bir çok “kazanın” önlenebileceğini düşünmektedir. Yaşanılan olayda bu önceliğe göre düşünülseydi, bugün bunları tartışmıyor olacaktık.

Birliğimiz “cinayet” tanımalamasını politik bir tanımlama olarak ifade etmekte, iş cinayetlerini, sınıf mücadelesinin önemli bir alanı olarak görmekte, buna uygun bir çaba harcamaktadır.

Metal İşçileri Birliği

28 Eylül 2019