Opsan direnişinin gösterdikleri

Gerek onların, gerekse bir dizi direnişin bugün yaşadığı atıllık ve beklemeciliğin çözüm getirmediğini Opsan işçileri bir kez daha gösterdi. Ve bir kez daha anlaşıldı ki fiili-meşru mücadele yolu direnişleri kazanmanın tek koşuludur.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 04 Temmuz 2015
  • 06:59

Fiili-meşru mücadele yolu direnişleri kazanmanın tek koşuludur!

 

Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulu bulunan Opsan fabrikasında 25 Haziran günü işçiler fiili-meşru mücadele yolunu seçerek 3 günlük bir direnişe imza attılar. Metal fırtınasının gücüne yaslanan işçiler hakları ve gelecekleri için fabrikalarında mücadele yolunu tuttular. Ford Otosan yan sanayisi olmanın gücüyle de hareket eden işçiler, hem Türk Metal esaretinden kurtulmak hem de  metal işçilerinin mücadelesi sonucu MESS’in vermek zorunda kaldığı primleri talep etmek için mücadeleye başladılar.

İşçilerin bu talepleri MESS’in ve Opsan yönetiminin organize bir saldırısı sonucu bastırılmak istendi. Hemen yan sanayi bölgesinde bulunan ZF Sachs fabrikasındaki direnişin de yarattığı etkiyle Opsan yönetimi işçilere bir yandan komik bir ücret dağıttı, diğer yandan 22 işçiyi işten attı. Opsan patronu dağıttığı 300 TL ile işçilerin onurlarını kırmak ve fabrikada Türk Metal’in egemenliğini pekiştirmek niyetindeydi. Ancak işçilerin böylesi bir saldırıya yanıtı gecikmedi. Opsan işçileri kararlı bir şekilde fabrika içinde direnişe başladılar.

 

Deneyimsizlik ve sendikal bürokrasinin direnişteki etkisi; pasifizasyon

Direnişe çıkan işçilerin büyük bir çoğunluğunun haliyle böylesi bir deneyiminin olmaması, direnişte ne yapacağını bilmeme tutumunu da beraberinde getiriyordu. İşçilerin ne yapacaklarını bilmeden bekleyişleri de bu nedenle 3 gün boyunca sürdü. Direnişe öncülük eden işçilerin de birçok nedenden dolayı direnişe müdahale etmekteki yetersizliği, nasıl yapacaklarını tam bilememeleri ise bu durumu pekiştiren bir etkene dönüşmüş oldu. Öncü işçilerin bu yetersizlikleri asıl yapılması gerekeni de ötelemiş oldu. Direniş alanında acil bir şekilde hak alıcı bir mücadele programı çıkartılmak yerine, işçilerin Opsan’da var olan Birleşik Metal-İş eğilimine hemen eklemlendirilmesi yoluna gidildi. Asıl çözüm olarak direnişçi işçiler apar topar Birleşik Metal-İş Sendikası'na yönlendirildi ve sonuç alınması için bekleyişe geçildi.

Birleşik Metal-İş kendine üye olan işçiler için gerekeni yapmış olsa, gene de sıkıntı olmayabilirdi. Ancak metal fırtınasının ruhunu anlamayan bir sendikanın böylesi bir direnişin karşısında alacağı tutum da atıllıktan başka bir şey olamazdı, olmadı da. İşçiler direnişin ilk gününden itibaren polis, savcılık, Türk Metal baskısı ile fabrikadan dışarı atılmak istendi. Patron hiçbir şekilde geri adım atmadı ve görüşme masasına dahi yanaşmadı. Bunun karşısında bir sendikanın yapması gereken, kapı önüne bir iki defa gelip ahkam kesip gitmek olmaz. Aslolan bu işçileri, direniş ateşi sönmeden harekete geçirmek, işçileri pasif bırakmamak ve fiili-meşru mücadele yolunu tutarak gerekli eylem planını çıkartmaktır. Bu da dişe diş bir mücadeleye girişmek demektir. Böylesi dişe diş bir mücadeleye girmeyi göze alamayanların böylesi bir çabası olmayacağı da Opsan’da bir kez daha görülmüş oldu.

 

Opsan direnişine müdahalemiz

Metal İşçileri Birliği olarak direnişin ilk gününden itibaren fabrikaya ilgimizi sürdürdük. ZF Sachs direnişi sürerken ve bizler ZF Sachs fabrikasında iken haberi alır almaz Opsan fabrikasına geçtik. Kapı önünde ne ile karşılaşacağımız tereddüdünde kalmadan direniş fabrikası önünde tüm işçileri MİB olarak selamladık. Fabrika önüne daha hiç kimse gitmemişken, tüm işçilere direnişlerini selamlayan ve yanlarında olduğumuzu belirten bir konuşma gerçekleştirdik.

3 gün boyunca fabrikaya ilgimizi sürdürdük ve elimizden gelen tüm desteği yapmaya çalıştık. İşçilerin avukat ihtiyacına cevap vermeye çalışmaktan akşam soğuktan korunmak için battaniye temin etmeye ve başka bir dizi desteğe kadar birçok şey örgütlemeye çalıştık. MİB olarak bununla da yetinmeyerek direnişin sonuç alması için işçilerle yapılması gerekenler konusunda konuştuk, direnişi yönlendirmeye çalıştık.

Bu anlamıyla 3. gün direniş alanında işçilerin dağınıklık tablosunu gidermek için bazı adımlar attık. Direniş fabrikasına ilk gittiğimiz saatlerde patronun baskısı Opsan işçileri üzerinde artarak devam ediyordu. Patron işçilerin direncini kırmak için bir dizi adım atıyordu. Bir yandan işçilerin yattığı ve gece soğuğundan korundukları kasaları fabrika içerisine taşıyor, tuvaletleri kilitliyor, dışarı ile bağını kopartmak için elektrikleri kesiyor, susuz bırakıyor, diğer yandan da Türk Metal’in diğer fabrikadan getirdiği çakalları fabrika içerisine alarak olası bir provokasyonun zeminini döşüyor ve ortamı kasıtlı bir şekilde geriyordu.

İşçiler ise bunun karşısında bir bekleyiş içerisinde yaşananları izliyorlardı. Bizler ise direnişin kazanımla sonuçlanması, direnişin kararlı bir şekilde sürdürülebilmesi ve patronun masaya oturtulabilmesi için bir eylem organize etmeye çalıştık. Bu çabalarımız olumlu bir sonuç verdi. Görüştüğümüz öncülere durumu anlatarak izlenmesi gereken mücadele yolunu ve yapılması gerekenleri anlattık. Öncü işçiler bunlar üzerinden içeride hiç kimsenin haberi olmadan bir eylem organize ettiler. 3 günlük atıl bekleyişlerini fabrika çevresinde yaptıkları güçlü ve coşkulu bir yürüyüşle kırdılar. Bu işçiler için büyük ve anlamlı bir adım oldu. Sermayenin kolluk güçleri, işçilerin atıl bekleyişlerini o kadar içselleştirmiş olacak ki yapılan eylem karşısında “nereye gidiyorlar ‘lan’ bunlar” gibi tepkiler vererek, şaşkınlıktan ağızları açık kaldı.

İşçilerin yaptıkları yürüyüşün şöyle bir anlamının da olduğunu belirtmeden geçmeyelim: Yürüyüş, direnişe destek vermeyi fabrika önüne gelip canlı yayın yapmak sananlara ve MİB’i “facebook örgütü” gibi göstermeye çalışanlara da gereken bir cevap niteliğindeydi. Aynı zamanda yürüyüş, direnişçi işçilerin gerçek anlamıyla kimin yanında olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

 

Sandıkçı zihniyetin işçilere kazandıracağı bir şey yoktur

İşçilerin yaptığı yürüyüş sonrası Türk Metal’ciler de kendi gerçek yüzlerini bir kez daha ortaya sermiş oldular. Sabahtan başlayarak planladıkları provokasyon için adım atmış ve direnişçi işçilere açıktan saldırmak istemişlerdir. İşçilerin arkasından fabrika dışına çıkan ve tüm mühendis tayfası ile birlikte işçilere saldırmaya kalkan bu güruhu direnişçilerin kararlı, soğukkanlı ve önden hazırlıklı tutumu boşa düşürdü.

İşçilerle karşı karşıya gelmeyi başaramayan Türk Metal’ciler bu sefer direniş alanına gelen Birleşik Metal-İş şube başkanına ve kapı önünde desteğe gelenlere saldırmaya çalışmış, çok yakın mesafeye kadar gelerek provokasyonun boyutunu arttırmışlardır. Bunun karşısında kararlı bir şekilde durmak ve fabrikadan defolmaları gerektiğini Türk Metal itlerine haykırmak gerekiyorken, bilindik sandık kuralım tutumu ortaya çıkmış ve Birleşik Metal-İş’te var olan pasifizasyonun boyutu açıktan bir kez daha gösterilmiş oldu. Kudurgan çetecilere sandık kuralım tartışması açmak direnişi kararlılıkla götürme bakışından da, Opsan’da o an yaşanan tablodan da kopukluğu ibretlik bir şekilde ortaya koydu.

Ortamın gerilmesi Birleşik Metal cephesinden istendiğinde neler yapılabileğini de göstermiş oldu. Bir dizi örgütlü fabrika 16.00 çıkışlarında fabrika önüne taşındı. Özellikle Bossal işçilerinin bir vardiya olarak güçlü bir şekilde fabrika önüne gelmeleri, direniş alanında dengeleri de ters düz etmeye yarayan büyük bir adım oldu. Böyle bir adım olmasaydı TM güruhuna önderlik eden fabrika yöneticisi son adımı atmak durumunda kalmayacaktı. Sonuç olarak işçilerin gerçekleştirdiği ziyaret sona ermesine rağmen, moral üstünlüğün direnişçiler tarafından devralınmasıyla Türk Metal çakalları kuyruklarını kıstırarak fabrika dışına atılabildiler.

Türk Metal’in o anda somut olarak fabrika dışına atılması, aslında fiilen Türk Metal’in fabrikadan silinmesini de beraberinde getiren bir adımdı. Bugün Opsan’da Türk Metal’in sadık iki tasmalısı çıkartılarak fabrikadan Türk Metal temizlenmiş oldu. 

 

Direnişin gösterdikleri

Opsan direnişi Türk Metal esaretinden kurtulmakla kendisi için büyük bir adım atmış oldu. Bu bile kendi başına önemli bir kazanımdır. 12 işçinin işe alınması sağlanamamış olsa da direniş başka bir dizi kazanımla bitirildi. Ancak Opsan direnişi -Opsan işçisinin kendi sözünü kullanacak olursak- şunu da göstermiştir: “Kuru kuru oturmakla” ne çözüm için adım atılabilir ne de kazanım buradan doğru gelebilir. Bu bakımdan ZF Sachs işçileri de Opsan işçileri gibi bir mücadele içerisinde olsalardı istediklerini tam anlamıyla kazanarak direnişi sonlandıracaklardı. Ancak gerek onların, gerekse bir dizi direnişin bugün yaşadığı atıllık ve beklemeciliğin çözüm getirmediğini Opsan işçileri bir kez daha gösterdi. Ve bir kez daha anlaşıldı ki fiili-meşru mücadele yolu direnişleri kazanmanın tek koşuludur.

Gebze’den bir MİB’li