Dicle Üniversitesi Hastanesi’nin 6. katından atlayarak yaşamına son verdiği iddia edilen 28 yaşındaki Bedia Menteşe’nin bir süre önce, “Artık dayanamıyorum. Çok yoruldum. Dinlenmek istiyorum” diyerek işyerinden izin istediği öğrenildi.
Arjin Dilek Öncel’in Mezopotamya Ajansı’nda yer alan haberine göre, hastanenin Hematoloji Bölümü’nde çalışan Menteşe’nin nöbete kaldığı gece saat 03.00’te dinlenmeye çekildiği bir saatte hastanenin 6. katından atladığı ileri sürüldü. Sabah saat 05.00’te bir hasta yakını tarafından fark edilen Menteşe’nin yaşamını yitirdiği belirlendi.
Çocuğuna bakacak kimse yok
2 yaşında bir çocuğu olan Menteşe’nin eşi de kendisi gibi sağlıkçı. Aynı hastanenin Covid-19 Servisi’nde çalışan eşi testinin pozitif çıkmasından kaynaklı karantinada. Son bir aydır eşiyle görüşemeyen Menteşe’nin çocuğuna bakacak kimsesi olmaması bakımından sorun yaşadığı öğrenildi. Menteşe’nin yaşamına son vermeden önce babasına iletilmek üzere bıraktığı mektuba soruşturma kapsamında polislerin el koyduğu öğrenildi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, Menteşe’yi ölüme sürükleyen nedenlerin bunlar olduğunu söyledi.
Güldiken, sağlık çalışanlarının kötü çalışma koşullarına ilişkin, “Çalışma koşulları o kadar pervasız ki, Bedia arkadaşımızın çalışma arkadaşı onun nöbetine dönmediğini fark etmiyor bile” diye belirtti.
Hastanede yaşanan olayın büyük bir güvenlik zafiyetinin olduğunu da vurgulayan Güldiken, “Burada büyük bir güvenlik zafiyeti var. Hastanenin arka tarafında bir balkondan atlamış. Güvenlik kameraları görmemiş mi? Güvenlikler fark etmemiş mi? Eğer güvenlik kamerası ve güvenlik yoksa hastaneye herhangi biri gelip birilerine, hastaya, hasta yakınına, sağlıkçıya gecenin bir vakti zarar da verebilir” diye konuştu.
Sağlıkçıların çalışma koşulları
Özellikle kadın sağlık çalışanlarının yaşadıklarına vurgu yapan Güldiken, “Yıllardır, iş yerlerinde kreşlerin olmasını talep ediyoruz. Bugün bir kez daha görüldü ki, kreşin olmaması bu intiharın küçük de olsa sebeplerinden biri. Bir diğer nedeni, emekçi kadınların kamu alanından uzaklaştırılması, iktidarın erk yaklaşımının kadın üzerindeki baskıcı sonucu bu intiharın bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Özellikle pandemi sürecinden bu yana sağlık emekçileri üzerindeki mobing ve çalışma koşullarının yoğunlaşmasının bir sonucudur. Bireysel başka sorunlar da olabilir tabii, ama sağlıkçıların çalışma koşulları bu süreci artık dayanılamaz bir hale getirdiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Çalışma koşullarının yanı sıra, kamusal alanda çalışanların 4-A, 4-B, 4-D, sözleşmeli, taşeron gibi kadro sistemlerinin sağlıkçılar üzerinde yarattığı ekonomik ve psikolojik etkilere de değinen Güldiken, şunları belirtti:
“Arkadaşımız 6 yıldır sağlık sektöründe çalışıyor. Son iki yıldır da 4-D diye yeni bir kadro sistemiyle çalışıyor. Hiçbir sosyal güvencesi olmadan çalışıyor. 4-D'li bir arkadaşımız ile 4-A’lı bir hemşire aynı üniversiteden mezun, aynı hastanede aynı birimde çalışıyor. Ancak 4-A’lı yaklaşık 5 bin TL alırken, 4-D’li 2 bin ya da 2 bin 500 TL ücret alıyor. Aynı işi yapıyorlar ama arklı farklı ücretler alıyorlar. Bu durum kişide bir dışlanmışlık hissiyatı uyandırıyor.”
“Artık dayanamıyorum” çığlığı
Güldiken, Menteşe’nin ağır çalışma koşullarından kaynaklı, servis sorumlusu ve yetkililere “Ben artık dayanamıyorum. Yapamıyorum bu işi” dediğini, dinlenmek için izin istediğini aktararak, yaşanan durumun sağlık emekçilerinin geldiği bir sonuç olarak değerlendirdi.
“Çalışma koşulları yeniden planlanmalı”
Sağlıkçıların çalışma koşullarının yeniden planlanması gerektiğini vurgulayan Güldiken, şöyle devam etti:
“Şehir hastaneleri yapmak bu sorunu çözmez. Çok basit bir yöntem var. Diyarbakır’da birçok hastane var. Kapasitesi en yüksek olan hastanesi pandemi hastanesi ilan edilir. Tüm pandemi ile ilgili çalışmalar orada yapılır. İkinci yapılması gereken, çalışan sayısı artırılmalı. Çalışmalar konusunda fikrimizi almaları gerekir, bizi dahil etmeleri gerekiyor. Madem hepimiz aynı gemideyiz, ama bir kısmımız güvertede dalganın gelip onu götürmesini beklerken, bir kısmımız dümeni istediğimiz yere çeviremeyiz. Böyle olursa aynı gemide olmamızın bir anlamı yok. O gemi limana varmaz.”
On binlerce sağlık çalışanının ihraç edildiğini, güvenlik soruşturmasına takıldığını ya da atamaların yapılmadığını hatırlatan Güldiken, şunları söyledi:
“Hükümetin sağlık çalışanlarını alkışlaması bizi kurtarmıyor. 3 aydır Covid servisinde çalışan arkadaşlarımız var, emeklerinin karşılığını alamadılar. Sağlık Bakanlığı’nın bahsettiği ücretleri alamadılar. Saha gerçekliği bu değil saha gerçekliği intihar eden arkadaşımızın geldiği noktadır.”
Güldiken, sağlık çalışanlarının sorunlarının bir an önce çözülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.