Ege İşçileri Birliği (EİB) Aliağa’dan bir metal işçisinin Aliağa’lı emekçilere seslendiği mektubunu paylaştı. Mektup şu şekilde:
“Aliağa’dan bir metal işçisinden Aliağa’nın emekçilerine!
Bu vatan kimin ve biz emekçiler nerde durmalıyız?
Hatırla Sao Paulo Gemisini sonra bak Akbelen’e.
Bu ülkeyi çevreyi insanca yaşamı kim savunuyor gör!
Aliağa emekçiler hatırlayın Aliağa Gemi Söküme getirilmek istenen Sao Paulo Gemisini.
Gemi söküm patronları elinde bir rapor gemide ‘9 tonu geçen asbest yok’ dedi. Kamuoyu oluşunca bu sefer bakanlık devreye girip gemi söküm şirketlerinin savunuculuğunu yaptı. Hem de günlerce Sao Paulo gemisi için eylem yapanları işçilere ve kamuoyuna provokatör olarak yaydılar. Sonra ortaya çıktı ki Sao Paulo Gemisi için denetim yapan şirket bu geminin sadece %15'inin denetlendiğini devletin elindeki raporunda geminin tamamı için değil %15’i için geçerli olduğunu söyledi. Bu gerçek ortaya çıkınca bakanlık geri adım attı, gemi söküm patronları sustu ve gemi getirilmekten vazgeçildi. Yani sadece ve sadece kâr için yüzlerce gemi söküm işçisinin hayatı hiçe sayıldı, Aliağa denizinden, toprağından faydalanan binlerce Aliağa’lı emekçi yok sayıldı.
O dönem bugünün festivalci belediye başkanı sus pus, sözde muhalif partileri, kamuoyu oluştu diyerek, sırf iktidar muhalefetini esas alarak dostlar alışverişte görsün haliyle sus pus. Neden sus pus bakın bugün Sloug Gemisi’ne ses çıkarmıyorlar. Yani ortada insan hayatı değil kâr, rant ve sermayenin vahşi kazancı önemliydi önce ve bu durum iktidarından, muhalefetine hepsi aynı anda işçiye, köylüye düşman…
Şimdi dönün Muğla’da maden ve termik santral için yapılan ağaç kıyımına o kadar benzerlik var ki sermaye aynı yüzsüzlükle her yerde!
Sermaye devletinin has çocuğu ‘Limak’ vergi sıfırlandırmalarıyla kendi borcunu halka yüklediği yetmiyor gibi kendi kârı için binlerce köylünün yaşam hakkına da çöküyor… Şimdi o köylüler iktidarın küçük ortağı tarafından hainlikle suçlanıyor çünkü diyorlar ki bu devlet sermaye devleti sermayenin kazancına ses çıkaran vatan haini, bu ülkede işçinin, köylünün laf söz söylemeye, yaşam hakkını korumaya hakkı yok diye...
Bu ülkede işçiler, sermayenin egemen olduğu bu devlet için sadece hor görülen, emeği sömürülen, hastanede, kamu kurumlarında ezikleştirilen bir güruhtur onların gözünde..
Belki dediklerim için ağır diyeceksiniz ama unutmayın susarsak yarın daha ağır ve acı günler yaşayacağız.
Yani Aliağa’lı emekçi halk, durmamız gereken yer İDÇ'de katledilen işçinin yanı demir çelik patronlarının karşısıdır. Durmamız gereken yer Akbelen’de köylünün yanı, sermaye devletinin kolluk kuvvetlerinin karşısıdır.
Emeğin kurtuluşu için emeğin kavgasıdır…”