Yıllardır çeşitli vaatlerle göreve gelerek koltukları işgal eden, sendikal haklar ve sınıfın çıkarları için mücadele etmek yerine, sendikal çarklar içinde bürokrasinin eklentisi haline gelen anlayışa karşı tabanın ve işçilerin sesini dinleyen, oylamadan çıkan sonucu (Tetrapak delege oylamasında birçok sorunlu yön olmasına rağmen) güven oylaması sayarak, önemli olanın sınıf mücadelesinin ilerletilmesi olduğunun bilinciyle hareket eden anlayıştır.
Sendikal örgütlenme ve mücadele koltuk için değil, işçi sınıfının çıkarlarını ve haklarını savunma mücadelesi için vardır. Tetrapak temsilci Aykut Yüksel’in temsilcilik seçimlerinin ardından bu anlayışın bir gereği olarak yayınladığı açıklamayı okurlarımıza sunuyoruz…
"Temsilcilik görevimden istifam üzerine…”
Değerli arkadaşlarım,
Yakın tarihte fabrikamızda gerçekleşen delege seçiminin hemen akabinde temsilcilik görevimden istifa ettim. Geçen süreçte hala anlaşılmayan ya da benim tam anlatamadığım eksik noktalar kaldığını gördüğüm için bu paylaşımı gerekli gördüm. Ortaya çıkan sonuç üzerine türlü sebepler gösterip görevime devam etmeyi uygun görebilirdim. Gerek demokrasinin etrafından dolanılan süreçleri gerekse ötekileştirme politikalarını referans alabilirdim. Fakat bu benim ne kendimde tespit etmem gereken eksikleri görmeme yardımcı olurdu ne de ilk gün göreve başlarken söylediğim ilkelerimle örtüşürdü.
Demokrasiye olan inancım ne kadar bu süreçte ortaya konan bazı uygulamaları etik kılmasa da neticede hepsi birer siyasi stratejidir. İlkeler ve idealler bu stratejileri referans almadan gerektiğinde başarısızlığın sorumluluğunu almayı gerektirmektedir. Dolayısıyla değerli dostlarım; ilk gün dediğim gibi işçiye rağmen diye başlayan hiçbir cümlenin sonuna kendimi konumlandıramam. Bu büyük mücadele şahısların ötesinde, kişilerden bağımsız odağına sadece emeği alan bir süreçte yürümelidir. Ben şahsım adına mücadeleden istifa etmedim. Bu mücadelenin başında, sonunda veya ortasında olmaktan daha önemli bir konum varsa o da her süreçte içerisinde yer almaktır. Esas olan her zaman tabanın iradesidir. Bizler bunu inşa etmek, geleneksel metotları terk edip farklı metotların geliştiği, bilinçli bir mücadele hattının örgütlendiği bir sendikal mücadeleyi yaratmak zorundayız.
Bürokratik temelleri kökünden söküp taban merkezli, tüm farklılıklarımızı bir kenara iten, mücadelemizi ortak ve en yüce temeli olan ekmek kavgasında bütünleşmeliyiz. Ben, bu inşada her zaman en ağır taşlardan birini sırtlamaya hazır bir işçi arkadaşınız olarak, sizlerle hep yan yana hep omuz omuzayım."
Kızıl Bayrak / İzmir