Diniz Adient’te işçinin canı pahasına üretim

Bir işçinin koronavirüsten yaşamını yitirdiği ortaya çıkan Diniz Adient’in Gönen fabrikasında işçiler bir hafta çalıştırıldı. Sonra karantinaya alınan işçiler, üretimin tekrar başlamasının ertelenmesini, kendilerine de test yapılmasını istiyor.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 04 Nisan 2020
  • 23:02

Renault'nun koltuk kumaşlarını üreten, Balıkesir'de kurulu Diniz Adient fabrikasındaki işçiler koronavirüs (Covid-19) salgınının ilk haftasından beri gergin zamanlar geçiriyorlar. 

29 Mart’ta yaşamını yitiren Hanife Bıyıklı isimli kadın işçiye Covid-19 tanısı konduktan sonra işçiler üretimin durmasını istemişlerdi. İşçilerin yaşamını hiçe sayan kapitalistler üretimi devam ettirdi. İşçiler, hastalığın başka bir işçiye bulaşıp bulaşmadığını bilmeden, bir hafta daha çalışmak zorunda bırakıldılar. Aynı zamanda bu süreçte fabrikada üretilen ürünler Renault fabrikasına da gitmiş oldu.

Hastalık tanısından bir hafta sonra üretime ara verildi. İşçilerin izinlerinin yıllık izinden kesileceği ifade edilirken İŞKUR işçisi olanlar ise bir ay ücretsiz izne çıkarıldı. İşçilerin izinde olduğu süreçte kadın işçinin ölüm haberinin gelmesi üzerine işçiler, arkadaşlarına üzülürken diğer bir yandan da endişeleri arttı. Bu süreçte bir işçinin daha testi pozitif çıkarken başka vakaların da olduğu duyuluyor. 

Kadın işçinin ölümünün ardından aynı vardiyada olan tüm işçilere, Sağlık Bakanlığı tarafından 14 günlük karantina uygulaması başlatıldı. Burada da özensizlik yaşanıyor. Karantina süreci, sadece işçilerin bulundukları yerdeki Sağlık Ocağı tarafından telefonla aranıp "Nasıl hissediyorsunuz?" sorusunun sorulmasından ibaret.

13 Nisan'da üretimin tekrar başlayacağını söyleyen işçiler, bunun fabrikada yeni bir salgın atağının yaşanmasına neden olacağını ifade ediyor. Tüm işçilere test yapılmadan üretimin başlamaması gerektiğini söyleyen işçiler, patronun işçilerin yaşam hakkını yok saymaktan vazgeçmesi, tüm işçilere test yapılması ve salgının yayılmasına karşı üretimin başlamasının ertelenmesi gerektiğini belirtiyor. İşçiler bunun toplumsal bir sorumluluk olduğunun da altını çiziyor. Fakat kapitalistler ve onların temsilcisi AKP iktidarı, işçilerin yaşamını hiçe saydığı gibi, toplumsal ihtiyaçları da sermayenin önceliklerinden geride tutuyor. Bu nedenle, fabrikada bir şeylerin değişebilmesi ancak işçilerin kendi yaşam haklarına sahip çıkmasıyla mümkün olacaktır.