4 Ekim günü sendikamıza dönük gerçekleşen operasyon sonucu sendikamızın üye ve temsilcileri ile arkadaşlarımız tutsak edildi. Yaşadığımız coğrafya için pek şaşırtıcı bir haber niteliği taşımıyor bu durum. Geçmişten bu yana bu coğrafyada her daim ilerici olanlara yapılan “sıradanlaşmış” bir saldırı. Ama ayrıca dikkat edilmesi gereken ise bu coğrafyadaki, özgürlük, eşitlik ve daha iyi bir yaşam sürülecek dünya idealinin dinamizmini de gösterir. Bu topraklarda özgürlük mücadelesi (ki bu bugünkü anlamıyla sosyalizme denk düşer) büyük bir ısrarla kendini yeniden üretir. En zor koşullarda nasıl uç verir, bunun da haberidir aslında.
Bu sıradanmış gibi duran habere, biz işçiler diyoruz ki; yeni özgür ve eşit bir dünya, yani sosyalist bir ülke sosyalist bir dünya kurana kadar, yeni örgütlerimizle ve yeni öncülerimiz ile hep var olacağız. Kendimizi eleştirilerin en yetkilisi ile sınayıp, tekrar tekrar, o büyük destanı yazacağız… Bütün zaaflarımız ve eksiklerimiz ile düşsek ve en yiğitlerimizi sonsuza uğurlasak da, tam da onların bıraktığı yerden, yaralarımızı sararak ayağa kalkacağız. Özgürlük türkümüzü kulaklara fısıldamaya devam edeceğiz. Zira bu, yeninin eskiye karşı savaşıdır. Şimdilik çok güçlü görünseler de sağa sola salladıkları yumruklar onların çaresizliğidir. Biz dünyanın umuduyuz. Biz büyük insanlığın umuduyuz.
Bizler onların istediği düzende yaşamayı reddettiğimizden dolayı, gözaltılar ve tutuklamalar yapacaklarını biliyorduk. Biz sizin o kirli sendikal ağalık düzeninizde yer almayıp, mücadele bayrağını daha yukarı çıkartacağız. İşçilerin ve emekçilerin onurlu mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Sizlerin istediği düzende yer almayacağız. Alınterimizle evimize götürdüğümüz bir kuru ekmeğe dahi göz dikenlerin kirlenmiş ellerini hiçbir zaman sıkmayacağız.
Sizin kara propagandalarınıza ayıracak vaktimiz yok, bizim tüm vaktimiz işçi sınıfının mücadelesini büyütmek ve ileriye taşımaktır.
Bayrampaşa’dan dokuma işçisi DEV TEKSTİL üyesi