Tekstil İşçileri Birliği’nin yaptığı açıklama şöyle:
Maraş depremlerinin üzerinden bir ayı geride bıraktık. Yapılana resmi açıklamalara göre, depremde yaklaşık 50 bin insanımızı kaybettik. Geride kalanlar ise yaşadıklarına lanet okurcasına çok boyutlu sorunlarla boğuşuyorlar. Barınma, su, gıda ve öz bakım gibi temel ihtiyaçları bir türlü giderilmiyor. Bu durumda mevcut sorunlar, başka sorunları tetikliyor ve böyle giderse depremzedelerin yaşamı birçok tehlikeyle yüz yüze kalacak.
Diğer yandan bölge kapitalistleri, fabrikalardaki hasarı göz ardı ederek, bir an önce üretime başlamak ve eski “normale” dönmek istiyorlar. Depremin ağır yıkım yarattığı Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman ve Gaziantep gibi yerler tekstil sektörünün kalbi durumundadırlar. Özellikle Kahramanmaraş tekstil hammadde konusunda tüm ülkeyi besleyecek nitelikteydi. Gözü bir türlü doymak bilmeyen kapitalistler, varsa yoksa kârlarını düşünmelerinden ötürü işçileri canları pahasına hasarlı fabrikalarda çalıştırıyor. Deprem dolayısıyla mazereti olan işçileri gözünün yaşına bakmadan işten atıyor ve depremi fırsata çevirerek işçilerin haklarını gasp ediyorlar.
İşçi düşmanı sermaye sınıfının doğası gereği böyle davranması bir yere kadar “doğal” gelebilir. Fakat işçilerin haklarını savunmak için var olan sendikalara ne demeli!..
Öz İplik-İş Sendikası Başkanı Rafi Ay, yaptığı açıklamada şunları ifade ediyor: “Bizim bu yaraları toplamamızın temeli üretmek. Tekrar ayağa kalkacağız. 1999’dan sonra inanın ki öyle bir üretim ve ihracat hamlesi yaptı ki bu ülke! 2005 yılında o kadar iyi bir noktaya geldi ki! İşleyişin temeli üretmek. Biz üreteceğiz. Şimdi yaralara pansuman iyi ama bunları iyileştirmemiz ve yüzde 100 tedavi etmemiz lazım. Bunun da tek çıkar yolu üretmek. Emekçiler olarak yine yük bizim sırtımızda. Biz yine toplarız ülkemizi ama eksiklerimiz, taleplerimiz göz ardı edilmesin.”
Bir sendika başkanı düşünün, asalak patronların ağzıyla konuşuyor. Sermaye sınıfının istediği gibi üretimi temel alıyor. İhracattan, bölgenin ülke ekonomisine kattığı değerden bahsediyor. Sermaye sınıfına akıl veriyor. Tüm sorunluluğu işçilerin omuzlarına yüklüyor. Uluslararası markalardan, depremden dolayı aksaklıkların tolere edilmesini, asalak patronlar adına isteyebiliyor. Sıra işçinin haklarına gelince de yarım ağız, değinip geçiyor.
Sendikaların gerçek işlevinin işçinin iyi çalışma ve yaşam koşullarına sahip olması için sömürücü sermaye sınıfına karşı mücadele etmesi olduğunu unutuyorlar.
Tekstil işçileri tabandan birleşerek, sermaye sınıfı adına biz işçileri denetim altında tutan bu ağa takımından er ya da geç hesap soracaktır.
Tekstil İşçileri Birliği
13 Mart 2023