Bugün gazetelere düşen bir haberde, İzmir Aliağa’daki Gemi Söküm işçilerinin eylemine savcının denetlemeye gideceği söyleniyor. Haberin içeriğine baktığımızda Aliağa’daki Gemi Söküm patronlarının, “işçilerin eylemi nedeniyle biz zarar ediyoruz” gerekçesiyle savcılığa başvuruları sonucunda şipşak karar alınıp yarın da zabıt tutmak için savcının tersaneye gideceği söyleniyor. Oysa bizim için hukuk böyle işlemiyor. Herhangi bir sektörde, herhangi bir fabrikada hak, hukuk gasplarına karşı bir işçi şikâyetçi olduğunda dilekçeler ya karşılıksız kalıyor ya da günlerce yahut da aylarca bekletildikten sonra “soruşturmaya yer yoktur” gerekçesiyle kapatılıyor.
İşçilere işlemeyen bu hukuk patronlara çok hızlı işliyor. Örnek verecek olursak Sinbo fabrikasında da hak kaybı ve hukuksuzluk olmasına rağmen, her gün irili ufaklı iş kazaları yaşanmasına rağmen en son bir işçi arkadaşımız darp edilerek fabrikadan çıkarılmasına rağmen ne bir soruşturma ne bir ilerleme kaydedilmiş değil. Soruşturma açılacak olsa da çok uzun süre sonra açılıyor ve sonuçsuz kalıyor.
Sinbo iş yeri baş temsilcimiz ve aynı zamanda TOMİS MYK üyemiz Dilbent Türker bir kumpasa maruz kalıp işten atıldığında, savcılığa başvuruda bulunmuştuk. Davası ancak bir yıl sonraya açılabildi. Bu ve bunun gibi örnekleri Türkiye’nin her yerinde, her fabrikasında hemen her gün görebiliriz. Bu da çok net gösteriyor ki hukuk gerçekten mülkün, mülkiyetin temelidir. Parası olanındır yani.
Biz işçilerin tek seçeneği ise, fiili-meşru mücadele yol ve yöntemlerimizi geliştirmektir. Bu sistemde hukuk, sistemin sahipleri yani patronlar için işliyor. Bizim lehimize bir yasa var ise de eğer bu da bizim mücadele ederek kazandığımız haklardır. Hem bu haklarımıza sahip çıkacak ve hem de yeni haklar kazanmak için fiili-meşru mücadele edeceğiz. Atacağımız adımlara “yasal” mı diye değil, haklı mı diye bakacağız. Aliağa Gemi Söküm işçilerinin de bu haklı mücadelesinde yanlarında olacağız.
Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS)