Mustang küçük yabani at demek. Deniz Gamze Ergüven’in ilk uzun metrajlı filmine Mustang adını vermesi, evden kaçan 10-12 yaşındaki kız çocuğunu gem vurulmayan yabani bir ata benzetmesinden kaynaklıdır.
Annesi babası ölmüş, amcası ve babaannesinin yanında kalan 5 kız kardeşi anlatıyor Mustang filmi. En büyükleri genç kızlığa adım atmış 5 çocuk anlatılıyor. Sınıflı toplumla birlikte ortaya çıkan ve kapitalizmde son halini alan erkek egemen kültürde 5 kız çocuğu şahsında kadının yeri gözler önüne seriliyor.
Beş kız kardeş henüz daha çocuk olduklarından, erkek egemen geleneklerin prangasına girmeden oyun oynuyorlar. Erkek egemen prangalar tüm benliğine işlemiş bir kadın, 5 kız çocuğunu babaannelerine şikayet ediyor. Babaanneleri “namus” için çocukları en büyüklerinden başlayarak sırayla dövüyor. Çocukların yaşadığı yerde herkes “namuslu” bir şekilde kız çocukların oynamasının dedikodusunu yapıyor. Dedikoduları duyan amca eve geldiğinde çocukları öldüresiye dövecek gibidir. Babaanneleri korur çocukları. Amcaları da “Kızlar bozulmuşsa sorumlusu sensin” gibi sözlerle annesine bağırır.
Ertesi günü amca, kızları bekaret kontrolüne götürür. Kız çocukları bu travmayı yaşamakla kurtulmazlar. Fiili olarak ev hapsine alınırlar. Evde klasik köle kadın kursları alırlar. Ev işleri özel kurslarla öğretilir. Tam bu sırada bir maça kadın ve çocukların alınması sansasyonel biçimde duyurulur. Maça gitmeyi bile erkeğin bir lütfu olarak gören kadının “Erkeklerden Allah razı olsun” demesi, ruhen erkek egemen prangalarla köleleştirilen kadını rahatsız edici bir açıklıkla anlatıyor.
Oyun oynadı diye bekaret kontrolüne götürülen kızlar geleneklere uygun bir şekilde pazarlanıyor. İki büyük kardeş evlendiriliyor, istemeye geldiklerinde gördükleri erkeklerle. Biri yine de daha önceden gördüğü kişiyle evleniyor. Sonra “talibi çıkan” diğer bir kardeş düğünden kısa bir süre önce sofrada kardeşleriyle oyun oynuyor. Amca kıza kalk sofradan diyor. Kız sofradan kalkıyor, odaya geçiyor ve silah sesi geliyor. Kız intihara ediyor.
Kısa bir süre sonra henüz genç kızlığa bile adım atmamış kız çocuğu “kız isteme-verme” geleneğiyle pazarlanıyor. Tam düğün günü en küçük kız kardeşin öncülüğünde iki kız kardeş baş kaldırıyor ve evden kaçıyorlar. İstanbul’a geliyorlar. Filmde sadece buradan sonra en azında kızlar şanslılar dedirtecek bir durum gerçekleşiyor. İki kız çocuğu yaşadıkları yerdeki kadın öğretmenin yanına gidiyor ve öğretmenlerinin kızları kucaklamasıyla film bitiyor.
Filmde çözüm sunulmuyor. Sadece kapitalist sistemde kadının yeri ortaya seriliyor. Kapitalizmde kadının yerinin anlatıldığı bir film Mustang.
H. Ortakçı