Emekçi halkların ve ezilen ulusların yaşamları nice şiirlere, romanlara konu edildi. Emekçi toplumun bağrında boy veren ve onlardan da aldığı güçle şiirler yazan, yazdığı eserler ile birçok bedel ödeyenlerden birisi de Cegerxwîn’dır.
Asıl adı Seyhmus Hasan olan Cegerxwîn, 1903 yılında Mardin’in Gercüş ilçesine bağlı Hisar (Hesarê) Beldesi’nde Kürt bir ailenin çocuğu olarak yaşama gözlerini açtı. Küçük yaşlarda çalışmaya başlayan Cegerxwîn, toprak ağalarının hizmetinde ırgatlık ve çobanlık yaptı. Cegerxwîn küçük yaşlardayken anne ve babasını yitirdi. Ebeveynlerini yitirmesi yaşam koşullarını daha da zorlaştırdı.
Birinci emperyalist paylaşım savaşının başlamasının ardından ablası ile birlikte Suriye’nin Amuda şehrine göç ettiler. Cegerxwîn Suriye’de de ırgatlık ve çobanlık yapmaya devam etti. 18 yaşında geldiği Diyarbakır’da medreselerde dini eğitim almaya başladı. Eğitim aldığı döneminde Kürt edebiyatına ve yazılı klasik eserlere ilgi duymaya başladı.
1925 yılında gerçekleşen Şeyh Sait isyanına da katılan Cegerxwîn, isyanın bastırılmasının ardından dini eğitime devam etti. Hem eğitim aldığı dönemde hem de yaşamının büyük bölümünde Kürt halkının acılarına bizzat tanık olduktan sonra “kanayan yürek” anlamına gelen Cegerxwîn imzasıyla 1928 yılında Hawar dergisine şiirler yazmaya başladı.
İsyanın ardından Kürt aydınları ve yurtseverleri ile gittiği Suriye’de 1937 yılında Hoybun örgütüne katıldı.
Cegerxwîn, ezilen ulusun ve emekçi sınıfın yaşamlarını anlatırken her daim örgütlü mücadele vermenin gerekliliğini de savundu. 1946’da gittiği Kamışlı’da Özgürlük Meclisi ve Kürt Birliği’nin içerisinde çalışmalar yürüttü.
1948 yılında üye olduğu Suriye Komünist Partisi ile 1957 yılına kadar çalışmalarını sürdüren Cegerxwîn Cizîrê İçin Barış Komitesi çalışmasının öncüleri arasında yer aldı. 1948-1957 yılı arasında Suriye Komünist Partisi saflarında faaliyetler yürüten Cegerxwîn, partiyle yaşadığı tartışmalardan dolayı 1957 yılında partiden ayrıldı. Ardından kuruluşuna öncülük ettiği Azadi örgütündeki arkadaşlarıyla Suriye Kürdistan Demokrat Partisi’nde çalışmalar yürütmeye devam etti.
Yaşamının daha ilk yıllarında birinci emperyalist paylaşım savaşına tanıklık etmesi, örgütlü mücadeleyi yürütüp emekçi halkın yaşamını anlattığı sırada ikinci emperyalist paylaşım savaşını görmesi ve acılarını yaşaması, Cegerxwîn’ın şiirlerinde ve dünya görüşünde anti-emperyalist yanın gelişmesine büyük etki etti. Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı şiirlerinde “anti-emperyalist damarı” işledi.
Marksist dünya görüşünü benimseyen Cegerxwîn, ezilen ulusların, emekçilerin ve işçi sınıfının Marx ve Engels’in gösterdiği yoldan yürümesi gerektiği temasını şiirlerine yansıttı.
Cegerxwîn Kürt dilini geliştirebilmek ve anlatabilmek adına da çalışmalar yürüttü. 1959 yılında Bağdat’a geçerek ulusal mücadeleye destek verdi. Bağdat Üniversitesi’nde Kürtçe dersler verirken bir yandan da parti kadrolarına eğitim verdi. Yazdığı şiirler, savunduğu görüşler ve yürüttüğü mücadele sebebiyle 1963 yılında Şam’da tutuklandı.
1969 yılında Güney Kürdistan’a geçerek ulusal mücadelenin gelişmesine emek harcadı ve çalışmalarını orada sürdürdü. 1973 yılında Baas partisinin baskıları sonrası Lübnan’a geçmek zorunda kaldı.
1973-1979 yılları arasında yaşadığı Lübnan’da şiir derlemeleri olan Kine Em’i yayınladı.
1979 yılından sonra yaşamının sonuna kadar çalışmalarını sürdüreceği Stockholm’e geçen Cegerxwîn 22 Ekim 1984 tarihinde yaşama veda etti.
Kürt halkı başta olmak üzere ezilen ulusun ve emekçi sınıfın değerlerini savunan Cegerxwîn bugün hâlâ halkların ve işçi sınıfının mücadelesinde yaşıyor. O, salt bir şair değildi; marksist dünya görüşünü savunan, ezilen ve sömürülen bir sınıfın mücadelesini eserleriyle ve davranışlarıyla yaşatan, anti-emperyalist mücadeleyi şiir dizelerine konu eden, ezilen ulusa ve ezilen sınıfa mensup bir mücadele şairiydi.
Ölümsüzlüğünün 37. yılında Kürt ulusunun ve işçi sınıfının emektarı Cegerxwîn’i bir kez daha saygıyla anıyoruz...
K. Sönmez