Ölümünün 32. yılında büyük Kürt şairini saygı ile anıyoruz...

Büyük Kürt şairi ve mücadele insanı Cegerxwîn, 32 yıl önce 22 Ekim 1982’de yaşamını yitirdi. Onurlu bir yaşamın temsilcisi olan Cegerxwîn, yazdığı şiirleri ve derlediği Kürt destanlarının yanı sıra mücadelesiyle halkların gönlünde yerini aldı. Toplumsal sorunlar karşısındaki tutarlı duruşu ile Kürt halkının önde gelen aydınlarından olmayı hak eden Cegerxwîn, en zor zamanlarda bile halka umut kaynağı oldu.

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 22 Ekim 2014
  • 14:00

Cegerxwîn, (asıl adı ile Şehmuse Hesen…) 1903 yılında dünyaya geldi. Mardin’in Hesare köyünde yaşama gözlerini açan Cegerxwîn, küçük yaşlarda Kürt ağalarının yanında ırgatlık yaptı, çoban olarak çalıştı. Anne ve babasını küçük yaşta kaybettiği için çocukluğu yoksulluk içinde geçen Cegerxwîn, ablası ile birlikte Suriye’ye geçti ve burada da ırgatlık yaptı.

Cegerxwîn, daha küçükken okumaya çok heveslidir. 9-10 yıl kadar medresede eğitim gördükten sonra Suriye’nin Qamışlo ilçesinde imamlık yapmaya başlayan Cegerxwîn, 1925 yılında Şeyh Sait Ayaklanması’nın bastırılmasının ardından Suriye’ye göç eden aydınlarla tanışır. Aynı yıllarda meslektaşı olan mollalara Kürt halkının acılarına çare olunması gerektiği konusunda seslenen Cegerxwîn, bir süre sonra onlardan ve kendi mesleğinden de umudu kesmeye başlar ve cübbeyi bir kenara atıp imamlığı bırakır. Kürt halkının çektiği acıları yüreğinde duymasından kaynaklı Şeyhmus adını atıp Cegerxwîn (Kanlıkalp) adını kullanmaya başlar ve kendisini mücadeleye adar.

1932 yılında Cegerxwîn’ın şiirleri Havar, Ronahi ve Roja dergilerinde yayınlanmaya başlar. Cegerxwîn’ın şiirlerinde Kürdistan, devrim, ülkedeki iç-dış düşmanlar, halkların kardeşliği, dünya barışı ve enternasyonalizm gibi konuları işler:

Mella, mir ve ağaların elinden
Tüm K
ürtler perişan kaldılar bu yüzden
A
ğalar ve beyler zulüm pençesini indirmiş kafalarına,
Talancılar, hırsızlar, haramiler ve serseriler
Şeyh 
Birinci Divan 1945

Kürtler ve acemler kardeştirler, düşmanlar yalnız …
Türkler ve Araplar arkadaştır. Düşmanlar Seid ve Bayar dır
Biz satılmışız, sopa ve dolar’a
Onların başı koparılmalıdır işçi ve köylüler tarafından
İkinci Divan , Özgürlük Devrimi - 1954

İki emperyalist paylaşım savaşına da tanık olan büyük şair, bu konuda da elini kaleminden geri tutmaz ve açlık, yoksulluk, katliam ve talan edilmiş şehirlerden başka bir şey getirmeyen emperyalist savaşa kalemiyle karşı çıkar.

Savaş İstemiyoruz
Biz savaş istemiyoruz, lanet olsun savaşlara
Bizi korkutmuyor tehdit ile haykıran ses
Eĝer
dünyanın iyiliĝini istiyorlarsa
Çıksınlar işgal ettikleri topraklardan
İkinci Divan - 1954 

1949’dan sonra 1957’ye kadar Suriyeli komünistlerle beraber mücadele eden Cegerxwîn, bu süreçte çok kez işkence görür ve zindana girer. Aynı dönemde ABD’nin Kore’ye saldırısını ve Türkiye’nin işbirlikçi tutumunu eleştirir. “Kore savaşına gitmeyin” isimli şiirinin yanı sıra aynı dönemde Vietnam halkının Fransız emperyalizmi karşısındaki direnişini selamlar.

Diyan – Biyan – Fu, Diyan – Biyan – Fu
Sömürgecilerin çizmesi üzerinden kalktı
Kahraman evlatların kendilerini feda etti.
Senin için unutulmaz bir nam bıraktılar
Özgürlük bekçilerin sömürgecileri attılar
İkinci Divan - Özgürlük Devrimi - 1954

Suriyeli komünistlerle anlaşmazlık yaşadıktan sonra arkadaşları ile “Azadi” isimli örgütü kuran Cegerxwîn ulusal alanda mücadelesini sürdürür. 1959 yılında Bağdat’a giderek, üniversitede Kürtçe dersleri vermeye başlayan büyük şair, daha sonraki yıllarda Rojava ve Güney Kürdistan’da da yaşar. 1973 yılında Suriye hükümetinin baskısından kaynaklı Lübnan’a geçmek zorunda kalan Cegerxwîn, Kürt halkı için adeta manifesto niteliğinde olan ve en önemli şiiri olarak bilinen “Kine Em” isimli şiirini yayınlar. Bu şiirinde Kürt halkının sorunlarını işleyen şair, halkına kendi kimliğini sorgulatır.

Kimim Ben?
Onurlu kürdüm,
düşman
ın düşmanı,
barışseverin dostuyum.
Uygar insanım,
Ne ilkelim, ne de yabani
Ne yapayım savaşsız olmuyor.
Düşman ülkemden çıkmıyor.
Benim atalarım
Hep özgür yaşadılar
Köle olmak istemiyorum
Sonsuza deĝin
Kimim ben?
Üçüncü Divan – Kime Ez 1973

Marksizm’i okuyan ve savunan Cegerxwîn, işçi ve köylülerin örgütlenmesi ve birlik olması gerektiğini savunur. Safını işçi ve köylülerden yana belirleyen şair, birçok şiirinde işçilerin mücadelesine ve iktidarına vurguda bulunur. Birçok şiirinde Marks ve Engels’e atıfta bulunur.

Egemenlik başlayalı dünyada,
kimi insanlar derebeyi, hanedan oldular,
kimisi de yoksul, perişan boyunduruk altında.
Marks ile Engels dertlerimize derman oldular.
İki bilge insan işçi sınıfına önder oldular.
Onlar ki ölümsüzdürler, bize yol gösterdiler,
Onların yolunda kavga verilince uyandı işçiler
Gün doĝdu, gün doĝdu

İkinci Divan – Özgürlük Devrimi - 1954

Cegerxwîn başka bir şiirinde ise iki ulusun (Kürt ve Türk) ezilen sınıflarının birlik olması ve kendi ezen sınıflarına karşı mücadele etmesi gerektiğini söyler. O’nun bu bakışı güncel planda da önemini koruyan hatta son derece hayati önemde bir konudur.

Türkler’in de Kürtler’in de alt tabakaları,
birlikte aç, beraber yoksun,
yan yana yürümelidirler, omuz omuza,
kavga etmeliler gündüz gece.
Ellerine almalılar iktidarı,

pay sahibi olmalı ikisi de
açıkçası iki devlet olmalı
iki dost halk.
 

Cegerxwîn’ın şiirleri birçok dergide yayınlanmış, birçok sanatçı tarafından bestelenmiştir. Milyonlarca emekçi tarafından okunan şiirleri egemen sınıflara karşı açılmış bir mücadele bayrağı olur; Kürt halkının ulusal kimliğinin gelişiminde özel bir yer tutar.

Cegerxwîn mücadelesini ulusal sınırlarda bırakmamış politik alanda da sürdürmüş, tüm baskılara göğüs germiş onurlu bir Kürt aydınıdır. Bu yönü ile de günümüz aydınlarına yol göstermektedir.