“Kîne em?
Cotkar û karker,
Gundî û rêncber,
Hemû proleter,
Gelê kurdistan,
Rabin her wek şêr
Serê xwe hildin
Çi serbilind in
Bi cîhan carek
Em bidin zanîn
Rêçika markîs,
Rêçika lenîn.”
***
“Kimiz biz?
Çiftçi ve işçi
Köylü ve emekçi,
Tümden proleterdir
Kürdistan Halkı.
Kalkın siz aslanlar gibi
Başınızı kaldırın
Başınız ne diktir sizin!
Dünyaya bir kez
Bildirmeliyiz
Marks’ın yolunu
Lenin’in yolunu!”*
* Cegerxwîn'in “Kîne em?** Kimiz biz?” şiirinden parçalar.
Asıl adı Şêxmus Hesen olan Cegerxwin, 1903 tarihinde Mardin'in Gercüş ilçesine bağlı Hesar köyünde doğar. Cegerxwîn açlığın, yoksulluğun olduğu, ağaların ve şeyhlerin saltanatının sürdüğü bir dönemde dünyaya gelir. Çocuk yaşta anne ve babasını kaybeden Cegerxwîn, ablasının yanına yerleşir. Yoksulluktan kaynaklı daha küçük yaşta ağa ve şeyhin yanında ırgat ve çoban olarak çalışmak zorunda kalır. 1. Dünya savaşının patlak vermesi ile birlikte o dönem göç edenlere katılarak eniştesi ve ablası ile Suriye'nin Amud ilçesine geçer. Burada da yoksulluk içinde yaşar, ağa ve şeyhlerin hizmetinde ırgatlık yapmak zorunda kalır.
Çok erken yaşlarda açlıkla, yoksullukla tanışan Cegerxwîn, ağaların ve şeyhlerin yanında çalışırken emeğin değerini anlar, ezilmenin, horlanmanın, sömürülmenin, baskı ve zulmün ne demek olduğunu yaşayarak öğrenir. Cegerxwîn, imkansızlıktan kaynaklı başta okula gidemese de okumaya çok heveslidir. Medreselerde eğitim gören genç feqilere (medrese öğrencisi) özenen Cegerxwîn, onların da yardımı ile okuma ve yazmayı öğrenir. Daha sonra ağa ve şeyhlerin emrinde çalışmaktan kaçarak kurtulur ve kendi imkanlarıyla medrese eğitimi almaya başlar. Köy köy dolaşarak kendini medreselere kabul ettirmek için çok uğraşan Cegerxwîn, sonunda medrese eğitimini tamamlayarak 9-10 yıl sonra diploma alır ve Suriye'nin Quamışlo ilçesinin Hasdajor köyünde ilk meleliğine (molla-imam) başlar. 1. Dünya savaşında açlığın, yoksulluğun, o dönem yaşanan Ermeni tehcirinin, başkaldırı ve isyanların canlı tanığı olan Cegerxwîn, 1925’te patlak veren Şeyh Sait İsyanı’na katılır. İsyanın bastırılması ile birlikte bir grup aydın ve yurtsever ile birlikte Suriye'ye geçmek zorunda kalır. 1927 tarihinde bu aydınlarla birlikte kurduğu Hoybun (Xoybûn) adlı örgüte katılır. Aynı yıllarda Celadet ve Kamuran Bedirxan kardeşlerin çıkardığı Hawar (Çağrı) dergisinin yayın ve dağıtım çalışmalarına da katılır. Kısa bir dönem imamlık yaptıktan sonra fiili olarak Kürt siyasal hareketine katılan Cegerxwîn, Kürtçe şiirler yazmaya başlar. Şiirlerinde acılar çeken, emeği sömürülen yoksul halkının sesi olur. Adını da “çok acı çekmiş” anlamına gelen Cegerxwîn (Kanlı Yürek) koyar. Hawar dergisiyle birlikte artık o, halkların ozanı Cegerxwîn'dir. Şiirlerini anadili olan Kürtçe olarak yazar ve "Yüzbinlerce yıllık dilimizdir o, O da bizim gibi düşmanın pençesindedir, oysa ne bilge yiğittir cenk meydanında" diyerek Kürtçe yazmanın önemine vurgu yapar. Cegerxwîn, Kürt çocukların medreselere nazaran daha modern eğitim alacağı bir okul açar. Ancak Cegerxwîn’in okulu, Suriye’yi himayesi altında tutan Fransızlar tarafından kapatılır.
1949 tarihine gelindiğinde Cegerxwîn, Suriye Komünist Partisi'ne katılır. 1960'lara gelindiğinde ise Suriye Kürdistan Demokrat Partisi’ne katılır ve burada yaşamının sonuna kadar Merkez Komitesi düzeyinde görev alır. Faaliyetleri sadece Suriye Kürdistan'ı ile sınırlı kalmaz, Kürdistan'ın diğer bölgeleri ile de etkileşim içinde olur. 1961 yılında Irak'taki ulusal harekete yardım ederek burada parti kadrolarını eğitir. Diğer yandan da Kürdistan Akademisi'nde dersler verir. Güney hareketi yenilince Rojava'ya dönmek zorunda kalan Cegerxwîn, Baas rejiminin baskıları sonucu 1973 yılında Beyrut’a, 1979 yılında da İsviçre’ye geçmek zorunda kalır. Daha sonra 1984 yılında İsviçre’de yaşamını yitirir. On binlerin katıldığı bir cenaze töreni ile Suriye’de toprağa verilir.
Cegerxwîn, sosyalist fikirlerle tanışarak, şiirlerini sosyalist bir bakış açısıyla yazar. O, kazandığı sınıf bakış açısı ile diğer ilerici Kürt aydınlarından ayrılırken, tüm ezilen halkların kurtuluşu için mücadele ederek, tüm emekçi halkların ortak değeri olur. O Kürt halkının kurtuluşunu sosyalizmde görmüş ve her daim halkına egemenlere karşı mücadele çağrısında bulunmuştur.
Ezilen halkların mücadelesine yaşamını adayan evrensel ozan Cegerxwîn'i ölümsüzlüğünün 26. yılında saygıyla anıyoruz.
P. Sevra