Kadınlar sessiz kalmamalı!
Artık insanlar şiddetten başka bir şey düşünemiyor. Türkiye, geri kalmış Ortadoğu ülkelerini geçecek neredeyse. AKP iktidarı da söylemleriyle kadına yönelik şiddeti körüklüyor. En son Antalya’da dört kişilik bir aile maddi sıkıntılar nedeniyle yaşamlarına son verdi. Ben alıyorum asgari ücret, tepedekiler alıyor on binlerce lira. Benim aylığım belki onların bir saatlik harcaması. Adaletsizlik burada başlıyor.
Bu düzen şiddeti her yönden besliyor. Eskiden daha caydırıcı cezalar vardı, çocuklara yönelik istismar bu kadar çok yaygın değildi. Şimdi de buna karşın idam cezasını öne çıkarmaya çalışıyorlar. Bu cezanın kadın katillerine, tecavüzcülere uygulanmayacağını biliyoruz. Bunu özgür düşünceyi savunan ilerici insanlara uygulayacaklar.
Artık bu cinayetlerin, istismar vakalarının en üst boyutta cezalandırılması gerekiyor. Örneğin insanlar düşünceleri yüzünden yıllarca hapis yatıyor, ancak katiller karakoldan salıveriliyor. Buradan kadınlara da seslenmek istiyorum; patronumdur, eşimdir, abimdir, babamdır diye susmamamız lazım. Ayıp olan kadının ses çıkarması değil, bu insanlık suçlarının işlenmesidir. Bu nedenle sessiz kalmamalıyız.
Tuzla’dan emekçi bir kadın
***
Lütuf değil eşitlik istiyoruz!
Kadına yönelik şiddet giderek artıyor. Kadını zayıf görüp iyilik ettiğini zannederek bir şeyleri kadınların yerine yapmak isteyenler var. Ben bunu da psikolojik şiddetin bir türü olarak görüyorum. Kadına “sen bu vasfa, beceriye sahip değilsin, biz sana bahşediyoruz” diyen mantığı doğru bulmuyorum. Masum gibi gözükse de, bu tavrın kadını ikinci cins gören, eksik kabul eden erkek egemen bakıştan beslendiğini düşünüyorum. Sonuçta bizler ayrıcalık değil eşitlik istiyoruz.
Dinsel dogmalar Türkiye dahil Ortadoğu ülkelerinde çok yaygındır. Gerici ideolojinin bu ülkelerde kadın sorununu katmerlendirdiğini, gözle görülür biçimde arttırdığını gözlemliyorum. Erkek egemen zihniyetin bu tarz araçlarla özellikle kadınlara da sirayet etmesi kadının yine başka bir kadını ezmesine de yol açabiliyor. Bu toplumsal bir sıkıntıdır. Kadının sömürülmesi kapitalist toplumun en küçük birimi olan ailede başlıyor. Sonrasında okulda, sokakta, çalışma yaşamında devam ediyor. Mesleklerin bile cinsiyetlere göre şekillendirildiği bir sistemde yaşıyoruz. Kadının zekasını arka plana atarak, becerisini yok sayarak kendi egemenliklerini devam ettirme çabasına da giriyorlar. Bu zinciri kırmak için mücadele etmemiz gerekiyor.
Tuzla’dan metal işçisi bir kadın
***
Birlikte mücadele etmeye ihtiyacımız var
Kadınlar olarak yaşadığımız sorunların sonu gelmiyor. Kendimden örnek verirsem eğer, evlenmeden önce de hep çalıştım. Şimdi de benzer bir hayatım var. Çocuk yaşta çapaya, pamuk toplamaya, kayısı toplamaya giderdim. Evlendim, şimdi iki çocuk annesiyim. Sürekli olarak evde çalışıyorum. Çocukların bakımı ben de. Eşim çalışıyor fakat hayat o kadar pahalılaştı ki ben de merdiven temizliğine gidiyorum. Eşim işten artan kalan zamanını dinlenmekle geçirmiyor ekstra işlere gitmek zorunda kalıyor. Hayat biz kadınlar için çok zor. Geçim bir o kadar zor. Üstelik toplumun çoğu kötü, rezil bir duruma getirilmiş, ahlaki değerleri bozulmuş. Yan yana gelip birbirimize güveneceğimize bir çekememezlik ve düşmanlık var. Bunun ortadan kaldırılması lazım. Birlikte, birbirimize güvenerek mücadele etmeye ihtiyacımız var.
Tuzla’dan emekçi bir kadın