Toplumsal cinsiyet eşitsizliği derinleşiyor!

Rejim, kriz ve salgın fırsatçılığıyla işçi, emekçi kadınları kötü koşullarda, güvencesiz çalışmaya, güvencesiz yaşamaya zorluyor.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 10 Kasım 2020
  • 08:15

Ev içi yükümlülükler, ataerkil zihniyetin hortlatılması, düşük eğitim seviyesi, cinsiyetçi iş bölümü, düşük ücret politikaları kadınların işgücüne katılımını zorlaştırıyor. Çalışma yaşamına girebilen kadınlar ise ev içi işler nedeniyle çoğu durumda kayıtsız, esnek-güvencesiz istihdam biçimlerini “tercih” etmek durumunda bırakılıyor. Zaten çalışma yaşamında binbir çeşit esnek istihdam biçimleri de hazır bulunuyor ve bunlar kadınların önüne “fırsat” olarak çıkarılıyor. Kapitalistler kadınların “evde kalmaları”ndan kar elde ederken, kadınlar için “cazip” hale getirilen güvencesiz çalışma biçimleriyle de karlarını artırıyorlar.

Sermaye sınıfı, yeri geliyor ucuz emek gücü ihtiyaçları doğrultusunda kadınların çalışmasının önündeki engellerin kaldırılması yönünde sözde cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkan politikalar öne sürüyor. Yeri geliyor, farklılaşan ihtiyaçları doğrultusunda kadınların işgücünden çekilmesini dayatıyor. Bu sefer de kadınların anneliğini kutsayan propagandaya başvuruyor. 

Kapitalizm kadın-erkek emek gücünün sömürüsüne dayalı bir sistem olsa da kadın emeğinin değeri daha düşüktür. İşçi sınıfı, ürettiği artı-değerin çok az bir kısmını ücret olarak alıyor. Bir sonraki işgününe devam etmeye yetecek sınırlarda tutulan ücret, kadınlar söz konusu olduğunda “çeyiz parası, el harçlığı, mutfak masrafı, ek katkı vb.” adlar altında önemsizleştiriliyor ve bu çarpıklık topluma kanıksatılmaya çalışılıyor. Pek çok sektörde kadınlar aynı işi yaptıkları halde erkeklerle aynı ücreti alamıyor.

Varolan eşitsizlik kriz ve salgınla birlikte daha da derinleşti. Son aylarda yapılan araştırmalar bu gerçeği kayıt altına alıyor. Temmuz 2020 TÜİK verilerine göre (ki bu kurum hiçbir zaman gerçek rakamları yansıtmıyor), kayıt dışılık oranı kadınlarda yüzde 40,2. Toplam istihdam içinde kadınların oranı %32. Kadınların emekliler arasındaki oranı ise sadece %19. İşgücüne katılımı sınırlanan, olduğu kadar da kayıtsızlığa, güvencesiz çalışmaya itilen kadınların haliyle emekliliğe erişim oranları da çok düşük oluyor. AKP-MHP rejimi tarafından meclise getirilen son torba yasa ise, kadınların emekli olma hakkına ulaşmasını daha da zorlaştıracak.

Rejim, kriz ve salgın fırsatçılığıyla işçi, emekçi kadınları kötü koşullarda, güvencesiz çalışmaya, güvencesiz yaşamaya zorluyor. Kadınların örgütsüz olmaları hem rejimi hem kapitalistleri daha da pervasızlaştırıyor. Bu nedenle topun ağzında olan emekçi kadınların adım atması, varolan haklarını savunmak, yeni haklar talep etmek ve kazanabilmek için çalışma alanlarından başlayarak bilinçlenme, örgütlenme, mücadele etme sürecini hızlandırmaları gerekiyor.

Cinsiyetçi uygulamalara son!

Eşit işe eşit ücret!

Tüm işyerlerinde kreş ve emzirme odaları açılsın!

Esnek çalışma yöntemlerine son verilsin! Tüm çalışanlara iş güvencesi!

Emeklilik yaşı düşürülsün!