Kadınlar lehine düzenlemeler

Kadınların lehine yapılan yeni düzenleme haberleri Şili, Danimarka ve Brezilya'dan geldi. Bu düzenlemeler, son yıllarda yükselen kadın mücadelesinin kazanımlarıdır. Buna rağmen kapitalizm -diğer tüm sorunlar gibi- kadın sorununu her gün yeniden üreten bir sistemdir. Dolayısıyla bu kazanımların korunması ve yeni kazanımlara ulaşılması, mücadelenin seyrine bağlı olacaktır.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 05 Eylül 2020
  • 22:05

2017 yılının son aylarında İzlanda'da eşit işe eşit ücret için, Polonya'da kürtaj hakkı talebi, Latin Amerika'da kadın cinayetlerine karşı yapılan kadın işçi grevleri ile ivme kazanan bir kadın hareketi var. Bu eylemlerin ardından Amerika'da gerçekleşen kitlesel eylemler, 8 Mart dünya kadın grevi adımları ile gelişen süreçte kadınlar hakları için sokakları, meydanları doldurdular. Çoğu durumda taleplerini militan bir mücadele ile kazandılar, egemenlerin pervasızlığına rağmen gerici yasaları püskürttüler. Tüm dünyada kadınların temel talepleri etrafında yükselen bu hareket, bazı ülkelerde somut kazanımlar da yarattı. 

Geçen haftalarda İtalya'da kürtaj yasasında kadınlar lehine düzenleme yapılırken, Kosta Rika'da kamusal alanlarda yaşanan sözlü ve görsel tacizi cezalandıran yasa yürürlüğe girmişti. Kadınların lehine yapılan yeni düzenleme haberleri Şili, Danimarka ve Brezilya'dan geldi.

Şili: Kadınlara uygulanan yeniden evlenme süresi kaldırılıyor

Şili, Türkiye'de de benzer bir kuralın bulunduğu yasada düzenlemeye gidiyor. Kadınların boşandıktan sonra 270 gün içerisinde evlenmesini engelleyen yasada değişiklik yapılıyor. Türkiye'de ise bu süre Medeni Kanunu'na göre 300 gün. Şili, 160 yıllık yasayı değiştirerek çağ dışı uygulamaya son vermek için adımlar atıyor.

1 Eylül tarihinde Parlamento'nun alt kanadında kabul edilen yasa, üst kanatta da kabul edildikten sonra yürürlüğe girecek. Değişikliğe göre kadınlar boşandıktan sonra evlenmek için belirli bir süre beklemek zorunda kalmayacak. Ayrıca kadın yeniden evlendikten sonra çocuk sahibi olursa yeni eş, babalık statüsünü kabul etmeme hakkına sahip. Daha önceki yasada eski eş yasal olarak boşanmanın ardından doğan çocuğun “babası” ilan ediliyordu.

Kadın ve Cinsiyet Eşitliği Bakanı Monica Zalaquett, “Bu kadınlar için iyi bir haber ve daha eşit Şili inşa etmek için büyük bir adım. İkinci Evlilik Yasası kadınlara ve erkeklere ayrım gözetmeksizin hayatlarını yeniden inşa etme özgürlüğüne sahip olmalarını sağlayacaktır. Kadınları etkileyen tüm çağ dışı kurallara son vermeliyiz” dedi. Zalaquett yasayı, kadınların ne zaman ve hangi koşullarda evleneceklerine karar vermesine izin veren, kadın ve erkek eşitliğinin bir işareti olarak niteledi.

Danimarka: Tecavüz tanımına “tek tarafın açık rıza yokluğu” maddesi getiriliyor

Danimarka’da tecavüz yasasında düzenleme yapılıyor. Parlamentoda yer alan partilerin çoğunluğunun üzerinde anlaşmaya vardığı belirtilen düzenlemeye göre, tecavüz “bir tarafın açık rızasının yokluğu” olarak tekrar tanımlanacak. 

 “Rıza” kavramının tecavüzcüleri aklamak ve çocuk istismarını cezasız bırakmak için kullanıldığı Türkiye'nin aksine, çoğu ülke bu kavramı tecavüzcüleri cezalandırmak amacıyla gündemlerine alıyor. İspanya ve Yunanistan'ın da benzer hazırlıklarda olduğu ve Avrupa ekonomik Alanı'ndaki 10 ülkenin benzer düzenlemeleri parlamentolarından geçirdiği biliniyor. Bu ülkelere Danimarka da katılacak.

Konuyla ilgili konuşan Danimarka Adalet Bakanı Nick Haekkerup, “tecavüz olması için baskı ve şiddetin olması gereken bir sistemden rızanın olması gereken bir sisteme geçiyoruz” dedi. Tecavüzü, cinsel ilişkide bir tarafın rızasının olmaması olarak tanımlayan Haekkerup, ayrıca “Bu, Danimarka’da çok uzun zamandır yaşanan en önemli cinsiyet eşitliği savaşlarından biri. Toplumun tecavüzün ne olduğu konusundaki anlayışını değiştirmiş olmalıyız” dedi. Ayrıca yapılan açıklamada rızanın sözlü ve beden dili ile de anlatılabileceği ifade edildi. Türkiye'deki dava örneklerinde görüldüğü üzere “bağırmadı” denilerek “rıza” aranan vakalara kapı kapatılmış oldu.

Düzenlemenin yürürlüğe gireceği kesin tarih verilmezken beklentiler 2020 yılı içerisinde düzenlemenin yasalaşması yönünde.

İsveç'te 2018 yılındaki benzer düzenleme ile tecavüz mahkumiyet oranlarının iki yılda yüzde 75 arttığı biliniyor. Danimarka'da ise 2017 verilerine göre tecavüzlerin çoğu bildirilmezken, bildirilen 890 saldırıdan 535'inin yargıya intikal ettiği ve yalnızca 94’ünde mahkumiyet kararının çıktığı vurgulanıyor.

Brezilya: Kadın futbolculara eşit ücret

2 Eylül tarihinde ise kadın-erkek eşitliği noktasında yaşanan olumlu gelişmenin diğer adresi Brezilya oldu. Brezilya Futbol Konfederasyonu (CBF) yaptığı açıklamada, kadın ve erkek milli futbol takımlarının eşit ücret ve para ödülü alacağını söyledi. CBF Başkanı Rogerio Caboclo yaptığı açıklamada, “Artık cinsiyet farkı yok, CBF erkeklere ve kadınlara eşit davranıyor” dedi.

CBF ayrıca kadın futbol koordinatörü olarak Duda Luizelli ve Aline Pellegrino'yu da atadığını duyurdu.

Erkeklerin ve kadınların profesyonel futbolcuları arasındaki ücret eşitsizliği, Amerika Birleşik Devletleri kadın takımının geçen yıl ABD futbolu idare birimine kazanç ve çalışma koşullarında cinsiyet ayrımcılığı iddiasıyla dava açmasından bu yana gündemde. Ekibin iddiaları Mayıs ayında bir mahkeme tarafından reddedildi.

Avustralya futbolu yönetim organı ise Kasım ayında, sporcular sendikasıyla, kadın ve erkek takımları arasındaki "ücret farkını kapatan" yeni bir toplu pazarlık anlaşması üzerinde anlaşmaya vardığını açıklamıştı.

Yeni Zelanda ve Norveç'in de erkek ve kadın sporcuları arasındaki ücret farkını gidermek için harekete geçtiği ifade ediliyor.

Kadınlar lehine yapılan bu düzenlemeler, son yıllarda yükselen kadın mücadelesinin kazanımlarıdır. Buna rağmen kapitalizm -diğer tüm sorunlar gibi- kadın sorununu her gün yeniden üreten bir sistemdir. Dolayısıyla bu kazanımların korunması ve yeni kazanımlara ulaşılması, mücadelenin seyrine bağlı olacaktır. Dünyada sayıları artan faşist rejimlerin cinsiyetçiliği derinleştirdiğini, Türkiye’deki dinci-faşist AKP-MHP iktidarının icraatlarından da biliyoruz. Bu olgu, kadınların gerçek eşitliğe ulaşabilmeleri için, cinsiyetçiliği yeniden üreten kapitalist sistemin yıkılmasının şart olduğuna işaret ediyor.